1.8 - Öpücük

2.9K 200 36
                                    

Başımdaki bereyi biraz daha indirerek Michael'ın koluna girdim. Son zamanlarda çok farklı görünüyorlardı. İçinde fırtınalar kopuyordu ama bana yansıtmıyordu. Mutlu görünmeye çalışıyordu ama üzülüyordu. Onun neye üzüldüğünü merak ediyordum. Onun acısını unutmasını sağlayamıyordum. Sorunun ne olduğunu bulmam gerekiyordu. Onun kolunu sıktığımda bana döndü. Beresinden çıkan siyah saçlarına bakıp kıkırdadım. Yüzündeki ciddiyet bir anda yok olup onun yerine kendisine hayran bıraktıran gülüşü belirdi. Gitmek istediğimi ona söylediğim günden beri bir daha konuyu açmamıştı ve ben konuyu açmaya çalıştıkça geçiştiriyordu. Kafamı bulandıran davranışlarının nedenini tek bir kişiden öğrenebileceğimi düşünüyordum. Ona ulaşmanın bir yolunu bulmam gerekiyordu. Michael'ın her hareketini bildiği için bana yardımcı olması gerekiyordu. Okula girdiğimizde Michael'ın önüne geçip geri geri yürümeye başladım. Michael, bana endişeyle bakarken söylenmeye başladı.

"Düşeceksin, Pier. Oyun oynama lütfen. Sana bir şey olsun istemiyorum."

Sözleri kalbime mutluluk saçarken geri geri gitmeye devam ettim. Eskiden olsa beni anında yakalardı ama bu defa beni sadece sözle uyarıyordu. Bana dokunmamaya özen gösteriyordu ve ne zaman onu öpmek istesem geri çeviriyordu. Geri geri giderken bir anda takıldım ve Michael beni tutamadan başka birinin kollarına düştüm.

"Dikkat et, Pierrette. Ters yürümek sana göre değil."

Luke'un sesini duyunca hemen kollarından kurtulup ona döndüm. Onu aramaya başlamadığım halde beni bulması büyük bir tesadüf olmuştu. Michael ile sevgili olduğumuzdan beri Luke benimle uğraşmayı kesmişti. Ama ona kör kütük aşık olan kızlar beni bir türlü bırakmıyorlardı. Sadece benim Michael ile tanışmamı sağladığı için bu okulu sevebilirdim. Michael, gelip benimi tuttuğunda ona biraz daha sokuldum. Luke, hiçbir duygu değişimi göstermeden bize baktı. Mavi gözleri benimle buluşunca Michael'ın ceketine tutundum. Neden dizlerimin tutmadığını sandığımı anlamıyordum. Sanki mavi gözleri beni olduğum yere çivilemişti. Michael, belimi daha da sıktığında derin bir nefes verdim. Bu saçma durumdan bir an önce kurtulmak istiyordum. Michael'a bakmak için başımı kaldırınca Michael'ın yüzündeki hüznü gördüm. Onun ceketini çekiştirdiğimde bana baktı ama bakışlarındaki derinlik geçmemişti.

"Sınıfa kadar bana eşlik eder misin?" dedim. Michael, başıyla beni onayladıktan sonra okulun içine girdik. İçimdeki gerginlik bir türlü geçmiyordu. Luke'un bakışlarındaki keskinliği hatırladıkça tüylerim diken diken oluyordu. Bana neden öyle baktığını bilmiyordum ama içimde garip bir kıpırtı oluşmuştu. Sınıfımın önüne gelince Michael'a döndüm. Yeşil gözlerine baktığımda içimde bir rahatlama oluştu. Sevdiğim insan yanımdaydı ve o da beni seviyordu. Bana bugün ilk defa içten bir gülümseme bahşetti ve eğilip dudağımın kenarına bir öpücük kondurup geri çekildi. Bütün bedenim ısınırken parmak uçlarımda uzanıp aynı şekilde onun dudağının kenarından öptüm. Yeşil gözleri kapanıp yeniden açıldığında ışıl ışıl bana bakmaya başlamıştı. Tanıdığım Michael, aşık olduğum zamanki Michael yavaş yavaş geri dönüyordu. Bana karşı duvarlarını örmeden önce bir şeyler yapmalıydım. Onun bu halini çok az görmeye başlamıştım ve bu canımı acıtıyordu. Gece rüyasında "Sen başkasına aitsin." diye mırıldandığı günden beri korkuyordum. O bahsettiği kişi olmak istemiyordum ama içimdeki ses o kişinin ben olduğumu söylüyordu. Michael olmazsa yaşayamazdım. Beni bırakmasına izin vermemem gerekiyordu.

"Çıkışta ne yapacağız?" dedim. Benim dersin ondan daha geç bitiyordu ve beni bekleyip beklemeyeceğini bile bilmiyordum. Gergince ona baktığımda gülümsemesi genişledi. "Ne istersen yapabiliriz pizzacık. Ders sonuna kadar düşün. Çıkışta seni almaya gelirim." dedi. Ellerimi çarpıp zıplamaya başladığımda kahkahası kulağıma doldu ve uzanıp ona sarıldım. "Çıkışta görüşürüz o zaman." dedim ve sınıfa girdim. Onun yanında olmamı seviyordu ama onu bir şeyler engelliyor olmalıydı. Michael gittikten sonra sınıfın kapısına çıkıp beklemeye başladım. Eğer şimdi kaçırırsam bir daha onu yalnız bulamazdım. Koridorda yere bakarak gelen silueti görünce sırtımı duvardan çekip önüme gelmesini bekledim. Beni fark etmeden önümden geçecekken kolunu yakaladım. Ani temasım ikimizi de ürpertmişti. Bir anda elektrik çarpmışa dönmüştüm ve hemen elimi çektim. Luke, mavi gözleri kocaman bilyeler şeklinde bana bir süre baktıktan sonra bakışları eski ruhsuz halini aldı. 

Love PotionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin