Bütün gece uyuyamamıştım. Luke'un yan odada olmasının da bunda etkisi olabilirdi. Birkaç kere kontrol etmiştim ve hepsinde de farklı şekillere girmiş bir şekilde uyurken buluyordum onu. Aynaya baktığımda bambaşka birini görüyordum. Gözaltlarım morarmıştı ve normalde olduğumdan daha beyazdım. Beni gören hasta olduğumu sanabilirdi. Hatta şu salgın hastalık sonucu yaratığa dönüşen insanların olduğu bilim kurgu filmlerine alınabilirdim. Bütün gece ne yapacağımı düşündüğüm ve çıkış bulamadığım için filme seçilme fikri bile bana normal görünmüştü. Tam olarak yarın bu saatlerde Luke eski haline dönecekti ve ben daha kendi mezarımı bile açmaya vakit bulamadan ölecektim. Dün anın akışına bırakıp Luke ile eve dönmeyi kabul etmiştim. Ayrıca onu öpmüştüm. Tanrım ben Luke Hemmings ile öpüşmüştüm. Hatırladıkça içimdeki hayvanat bahçesi canlanıyordu.
▼▼
Eyfel'e hayranlığımı gizleyemeden bakarken Luke yanımda sanki Dünya'nın en sıradan şeyine bakıyormuş gibiydi. Kesinlikle anın güzelliğini bozmakta onun üstüne yoktu. Yolda aldığı fotoğraf makinesini açtı ve karşıma geçerek beni çekmeye çalıştı. Başımı çevirerek beni çekmesine engel oldum. En son istediğim şey, benden nefret eden birinde fotoğrafımın bulunmasıydı.
"O saçma şeye para vermen bile bir hataydı." dedim. Kameradan başını kaldırıp bana baktı ve omuz silkti. "Saçma şeyleri severim. Seninle anılarımı ölümsüzleştirecek şeyleri daha çok severim." dedi. Bu çocuk benim kalbimi nasıl çalacağını iyi biliyordu. Biraz daha ondan uzaklaştım ve öyle dikilmeye başladım.
"Çek hadi." dedim. Gamzeleri ortaya çıktığında bende gülümsedim. Hızla fotoğrafımı çektiğinde elimi uzattım. Başını olumsuz anlamda salladı ve "Elini kaldır. Bunu yapmazsak bir anlamı kalmaz. Eyfel'i elinde tutuyor gibi görünmen gerek." dedi. Elimi kaldırdığımda biraz daha geri gitti ve "Çekiyorum." dedi. Kamerayı indirdiğinde yeniden elimi uzattım. Elimi yakalayıp ilerlemeye başladı.
Birkaç saat çevrede dolaştıktan sonra akşam oldu ve yorgunluktan ölecek duruma gelmiştim. Işıkların yanmasıyla Eyfel gözüme daha da güzel görünmüştü. Elimde olsa yıllarca burada kalırdım.
"Sana buranın gece daha güzel olduğunu söylemiştim." dedi. Elimi tutan elini biraz daha fazla sıktım ve ona döndüm. "Teşekkür ederim." dedim. Bu ani değişimime şaşırdığı halde fazla belli etmedi ve gülümsememe karşılık verdi. Diğer elimi de tutarak karşıma dikildi. "Yarın benimle geri döneceksin değil mi?" dedi. Onun umutla bakan mavi gözlerine olumsuz cevap vermek çok zordu. Ama onunla gidemezdim. Ertesi gün benimle olmayacak biri için bu işe bulaşamazdım. Zaten yeterince çamura batmıştım. Ben bunları düşünürken bir anda dudaklarıma hızlı bir öpücük bıraktı. "Lütfen." dedi. Ne yaptığımı idrak edemeden Luke'un dudaklarına yöneldim ve o ne yaptığımı anlayıp elini belime dolayarak beni kendisine çekti. Dudaklarımız birleştiğinde sanki olan biten her şeyi unutmuş gibiydim. Öpüşü sakin ve bir o kadar da umutluydu. Ellerimi onun ensesinde birleştirip öpücüğü derinleştirdim. Onu öperken ölmek isterdim. Her zaman mutlu olduğum bir anda ölmek istemiştim ve şu an tam da sırasıydı. İsteksizce geri çekildiğimde alnıma öpücük kondurdu ve alınlarımızı birbirine dayadı.
"Bu döneceksin demek oluyordur umarım. Yoksa kendimi kullanılmış hissedeceğim." dedi. Gülümseyerek döneceğimi söyledim. Dudaklarıma yeniden yöneldiğinde mırıltıyla teşekkür etti ve beni sevdiğini söyledi. İksir sebebiyle bile olsa ondan bunu duymak beni çok mutlu etmişti.
▼▼
Telefonumun sesiyle kendime geldim ve uzanıp telefonumu elime aldım. Annemlere döneceğimi söylemek için açmıştım sonra da kapatma gereği duymamıştım. Arayan Michael'dı. Ne diyeceğimi bilemiyordum ama ona olan kızgınlığım geçmişti. Düşününce o beni aldatmış sayılmazdı. Çünkü eğer onunki aldatma sayılırsa benim de Luke ile öpüşmüş olmam aldatma sayılırdı. Oyunun gerçek hisleri ortaya çıkaracağını ikimiz de bilemezdik. Her ne kadar Michael'a karşı hislerim arkadaşça da olsa onu kaybetmek istemiyordum. Ne zaman zor durumda kalsam beni kurtaran o olmuştu. Tanışmadığımız halde beni Luke'a karşı koruması güzeldi. Ona kızamazdım. Aksine ona borçlu bile sayılırdım. Yatak başlığına sırtımı dayayarak oturdum ve telefonu açtığımda Michael'ın endişeli sesini duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Potion
Fanfiction"İzninle, zorla da olsa kalbine girmek istiyorum." Başlangıç tarihi: Ağustos 2014 Bitiş tarihi: Ocak 2015