Boruto'nun ağzından:
Sarada uzun zamandır mutfaktaydı. Kaiyo-baachan birazdan gelir dese de hâlâ sesi çıkmıyordu. Mitsuki ve Konohamaru-niichan çaylarını bitirince bardakları götürme bahanesi ile mutfağa gittim. Sarada mutfaktaki masada oturmuş, kafasını masanın üstüne koymuştu. Hareket etmeden öylece duruyordu ve bu beni endişelendirmişti. Sarada'nın yanına gidip omzuna dokundum. Sarada irkilip kafasını masadan kaldırdı. Beni görünce rahatlamışçasına nefes verdi.
Sarada: Sen miydin Boruto?
Boruto: Evet de, sen burda ne yapıyorsun? Hem ayrıca... Sarada senin gözlerin neden kıpkırmızı? Ağadın mı sen?Sarada hemen başını başka yere çevirdi.
Sarada: H-hayır. Neden ağlayayım ki?
Boruto: Bilmem. Uchihalar ağlamaz mı yoksa?
Sarada: O da nerden çıktı?
Boruto: Hiiiç, öylesine. Neyse içeri gelmiyo musun?
Sarada: G-geliyorum şimdi.
Boruto: Tamam.Uchiha aklıma nerden gelmişti ki? Neden böyle bişey söylediğim hakkında en ufak fikrim yok. Belki aklım yine şu mağaradaki olaya kaymıştır? Oooffff kimi kandırıyorum ki? O olayı düşünmediğim bir an bile olmadı. Sarada için çok endişeliyim. Gözleri cidden kıpkırmızıydı ve ağladığı apaçık ortadaydı. Neler olduğunu öğrenmem gerekiyordu, eğer verdiğim söz olmasa bir şekilde öğrenebilirdim. Ancak bunu yapamam. En azından şimdilik.
Kaiyo-baachan uyumamız için birkaç battaniye getirmişti. Ben ve Mitsuki yerde uyku tulumlarında yatıyorduk. Benim yanımdaki koltukta Sarada, arkamda duran koltukta Konohamaru-niichan yatıyordu. Bugün olanlardan öyle yorulmuştum ki kendimi direk uykunun kollarına bıraktım.
Sarada'nın ağzından:
Boruto ve diğerleri uyuyalı iki saat olmuştu, ancak benim hiç uyuyasım yoktu. Nasıl uyuyabilirim ki? Kaiyo-san'ın anlattıkları beynimde dönüp dururken uyumamın imkânı yoktu. Uzun bir süre tavana bakıp düşündüm. Babamın bunca şeyi öylesine yapmayacağından emindim. Ama ne olursa olsun neden yaptığını öğrenmek istiyorum. Bir yandan da düşününce babamın Konoha'dan nefret etme ihtimali saçma geldi. Babamla nanadaime bildiğim kadarıyla çok yakın arkadaşlardı. Ayrıca babam konohadan nefret etseydi neden konohalı biri ile evlensinki? Ayrıca neden konoha'yı korumak için 10 yıllık bir göreve çıksın? Babamın konohadan nefret etmediğine eminim. Ancak diğer yaptıklarına bir anlam getiremiyordum. Ya annem... cidden annemi öldürmeye mi çalışmıştı? Ne yapacağımı gerçekten hiç bilmiyordum. Ama acı olan şu ki, bu gerçeği bir başkasından değil de direk babamdan öğrenmek isterdim. Eminim daha az yakardı canımı. Gözlerimi tavandan çekip sol tarafımda uyuyam Boruto'ya çevirdim. Uyku tulumunda deli yattığı için battaniyeyi üstünden atmış, ağzını kocaman açıp horlayarak uyuyordu. Bu hâline önce tebessüm ettim sonra da gülmeye başladım. Oldukça komik görünüyordu. Uyurken bile beni güldürmeyi başaran sarışın çocuğa gülümsemeye devam ettim. Yavaşça yerimden doğrulup yanına çömeldim. Battaniyeyi düzgün bir şekilde üzerine örttüm. Sonrada elimi yavaşça sarı saçlarına deydirdim. Yumuşacıktı. Elimi geri çekip yüzüne baktım. Acaba o benim yerimde olsa ne yapardı? Nasıl bir tepki verirdi?
Boruto'ya bakmayı bırakıp yeniden koltuğa uzandım. Bu sefer yüzümü ona döndüm. Ağırlaşan göz kapaklarımla birlikte uykuya daldım.
******
Sabah yeniden Konoha'ya doğru yola çıktık. Aşağı yukarı yarım saat köye vardığımızda yolumuzu değiştirmeden hokage binasına gittik.
Naruto: Hırsızlık olayını duydum Konohamaru. Bir açıklama yapmak ister misin?
Konohamaru-sensei: Köye ilk vardığımız zaman öğrendik zaten olayı. Duyar duymaz da aletleri aramaya başladık. Köylülerden birinin çalmış olma ihtimaline göre köylüleri de araştırdık ancak köylülerde yoktu. Zaten aletleri çalan kişiyi görenler sadece Boruto ve Sarada'ydı.Yedinci tek kaşını yukarı kaldırınca Konohamaru-sensei anlatmaya devam etti.
Konohamaru-sensei: Ben ve Mitsuki köylüleri araştırırken Boruto ve Sarada köyün dışını inceliyordu. O sırada görmüşler.
Naruto: Peki nasıl biriydi?
Boruto: Yüzünü görmedik. Maske takıyordu. Ama büyük ihtimalle bizim yaşlarımızda bir kızdı.
Naruto: Anladım. Çıkabilirsiniz. Yeni görev geldiğinde size haber vereceğim.
Mitsuki: Anlaşıldı.Hepimiz evlerimize dağıldık. Evimin önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve kapıya yaklaştım. Elimi kapıyı çalmak için kapıya yaklaştırdığımda kararsız kaldım. Öğrendiğim şeyler her an her saniye beni unutma dercesine beynimde dolanırken babama çaktırmadan öğrendiklerimi nasıl gizleyebilirdim ki? Bir an gözlerimi kapattım. Babamın uzun zamandan sonra konohaya geri gelmesi aklıma gelmişti. Yeniden giderken ilk önce bana sarılması sonra işaret ve orta parmağıyla alnıma yavaşça vurması gözlerimin önüne geldiğinde duygulanmıştım.
"Çünkü sana sahibiz, Sarada..."
Babamın söylediği şeyi hatırlayınca gözlerimden bir damla yaşın süzülmesine engel olamadım. Sonra da hafifçe tebessüm edip göz yaşlarımı sildim. Ne olursa olsun babamı dinlemeden hiçbir şey yapmayacaktım. O bana asıl gerçeği anlatana kadar benim için değerli olan anılarımla birlikte tanıyacaktım babamı. Yabancı bir kadının söylediklerine takılarak kendimi ve ailemi üzemem. Bir kere daha derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım. Kapıyı babam açtı.
Sasuke: Demek döndünüz. Hoşgeldin Sarada. Annen şu anda evde yok ve biliyorsun ki bende yemek yapmak ne demek onu bile bilmiyorum. Bu yüzden annen gelene kadar dün akşamdan kalan yemeklerle-
Babam ne olduğunu bile anlamadan kollarımı beline dolayıp ona sıkıca sarıldım ve başımı göğsüne yasladım.
Sarada: Hoşbulduk baba...
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*Evet arkadaşlar yeni bölüm geldi.
Özür dilerim biraz geç geldi ve ayrıca fazla uzun bir bölüm olmadı. Maalesef ki bugün grip olanlar grubuna katıldım ve bu yüzden yazarken biraz zorlandım kusuruma bakmayın.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde görüşürüz:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgelerdeki Parıltı ~BoruSara~
Roman pour Adolescents~TAMAMLANDI~ Uchiha Prensesi Uchiha Sarada Uzumaki'nin en güçlüsü Uzumaki Boruto Boruto'nun yaptıklarına ve gösterdiği cesarete karşın kendisini işe yaramaz hisseden Sarada köyünü koruyabilmek için elinden geldiği kadar güçlenmeye çalıştı. Ne kadar...