Boruto'nun ağzından:
Hava iyice kararmıştı. Ancak ne ben, ne de Sasuke-san Sarada'yı aramayı bırakmıyorduk. Sakura-san bile Sarada'nın kaybolduğunu duyunca kendinden geçmiş, saatlerdir hastanede yatıyordu. Mamoru'ya da annem bakıyordu. Tüm shinobiler birlik olmuş, tüm ormanı talan etmişlerdi. Ancak hiçbir şey bulamamıştık. Babam, Sai-san aracılığıyla diğer kagelere habervermiş, beş ülke birden Sarada için seferber olmuştu.
Sabaha kadar ormanda dolaşıp durmuştuk. Ancak bulduğumuz tek şey, ateş ülkesinin rüzgâr ülkesine olan sınırda bulunan gözlüktü. Sarada'nın gözlüğü...
O gözlük bulunduktan sonra o çevredeki çalışmaları olabildiğince arttırmış, ancak başka bir ipucu bulamamıştık.
Bu şekilde saatler, ardından da günler geçip gitmişti.
2 hafta sonra...
Haftalardır aramalara devam ediyorduk. Sakura-san bile Sasuke-san'nın tüm ısrarlara rağmen hastanede kalmayı reddetmiş, aramalara katılmıştı. Artık umudumuzu kaybetmeye başlamıştık. Su içmek için malzemeleri koymay amacıyla kurulan çadıra yaklaştım. Babam da oradaydı.
Naruto: İyi misin Boruto?
Boruto: Kötü dersem hoşuna gider mi baba?
Babam derin bir nefes alarak bana yaklaştı ve omzumdan tutup beni tam karşımızda bulunan ağacın altına oturtturdu. Sonra da kendisi yanıma çöktü.
Naruto: Boruto, hissettiğin şeyin sana ne kadar acı verdiğini inan çok iyi anlıyorum. Ancak sabırlı olmamız gerekiyor. Gücümüzün yettiği yere kadar yolumuza devam etmeliyiz. Eğer inanırsan, onu bulursun Boruto.
Boruto: Bundan emin misin, üstünden tam iki hafta geçti ve... ben kaybolmuş gibiyim.
Naruto: Ben çok daha büyük sınavlardan geçmek zorunda kalmıştım Boruto. Eğer şimdi bırakmayı düşünüyorsan bırakabilirsin. Ancak bir daha geri dönüşün olmaz, bunu bil.
Tam bir şey söyleyeceğim sırada yanımıza gelen shinobi ile konuşmamızı kesmek zorunda kalmıştık. Babama iyice yaklaşıp bir şeyler fısıldadı. Babamın gözleri bir anda faltaşı gibi açıldı. Ayağa kalkıp diğerlerine seslendi.
Naruto: Herkes toplansın, köye geri dönüyoruz!
Sasuke: Ne diyorsun Naruto?!
Boruto: N'oluyor baba?
Babam bir süre ben ve Sasuke-san arasında gözlerini dolaştırdı. En son Sasuke-san'a bakarak konuştu.
Naruto: Köy... köye baskın yapmışlar.
Gözlerim şaşkınlıkla sonuna kadar açılırken gözlerimi babama diktim. 'Şaka mı bu?' dercesine ona bakıyordum. Sonra gözlerimi Sasuke-san'a çevirdim. Gözlerinde yanan öfke ateşini saklamıyor, nefretini gizlemiyordu. Oturduğum yerden kalkıp elimle koluna dokundum. Bakışlarını babamdan çekip bana döndürdü. Sessizce konuştum.
Boruto: Sakin olmalısız Sasuke-san. Kolay olmadığını biliyorum ama sakin kalmak zorundasınız.
Sakura-san elini Sasuke-san'ın sol omzuna koyup ona bakmasını sağladı. Yüzünde buruk bir gülümsemeyle kocasına bakıyordu. Sasuke-san'ın bakışları az da olsa yumuşayınca bakışlarını yeniden babama çevirdi.
Sasuke: Tamam... gidelim.
Birkaç kişiyi ormanda bırakıp köye geri döndük. Orada gördüğüm kişilerden sadece birkaçı tanıdık gelmişti. Bunlardan biri elbette Kaiyo'ydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgelerdeki Parıltı ~BoruSara~
Ficção Adolescente~TAMAMLANDI~ Uchiha Prensesi Uchiha Sarada Uzumaki'nin en güçlüsü Uzumaki Boruto Boruto'nun yaptıklarına ve gösterdiği cesarete karşın kendisini işe yaramaz hisseden Sarada köyünü koruyabilmek için elinden geldiği kadar güçlenmeye çalıştı. Ne kadar...