0.9

588 52 3
                                    

Soğanları doğrarken, içimdeki tüm birikmişlikleri akıtırcasına ağlıyor bir yandan da babam gelmeden yemeği yetiştirmek için çaba gösteriyordum. Daha hiçbir şey hazır olmadan, yapacağım yemeğin içinde soğan olmamasına rağmen soğanları kesmekten başlamıştım işe. Yanlış yoldaydım sanırım.


Alışmış olmam gerekmez miydi? Yıllar geçmişti üzerinden. Uzun yıllar. Unutmuş olmam gerekirdi. Bir annem olduğunu unutmuş olmam gerekirdi. Ya da ne bileyim, bu acıya katlanmam gerekirdi. Ama maalesef ki ben güçsüz, pasif kızın tekiydim.


Beni terk eden bir anne. Bana anne olmaya çalışan küçük bir çocuk. Ege. Benim hikayem, benim aşkım beni terk eden annemle başlamıştı. Daha altı yaşındaydım. Doğum günümdeydi. Benim bana vereceği hediyeyi düşünmekle vakit geçirmem gerekiyordu. Daha çocuktum. Mutluluğu öğrenmeden, acıyla tanıştırdı beni annem.

Bahçede yeni tanıştığım komşu çocuğuyla oynuyordum. Annemin evde olmayışını bana hediye almaya gittiği yalanını söyleyerek örten çaresiz babamla sabırsızca annemin gelmesini beklerken tanışmıştım o komşu çocuğuyla. Saatlerce oyun oynadık. Annem gelmiyordu. Biz yeni bir oyun buluyorduk. Babam eve gelmemi istiyordu. Ama perişan hali beni korkutuyordu. Yeni arkadaşımla artık hiçbir sorun yokmuş gibi konuşamıyordum. Oyun oynayamıyordum. Gülümseyemiyordum.


Vakit akşamı geçmişti. Ben ve arkadaşım kaldırıma çökmüş öylece oturuyorduk. Babam da gitmişti. Hem de hiçbir bahane üretemeden. Beni yeni komşumuza emanet etmiş ve kızarmış gözleriyle yüzüme bile bakmadan, bakamadan gitmişti.


Üstünden geçen saatler bir şey değiştirmiyordu. Ne gelen vardı ne giden. Anlamaya çalışsamda bir şeyleri altı yaşında ki bir çocuğun zekası nereye kadar yetebilirdi ki? Elimde olmadan ağlamaya başladım. Hiçbir şey anlamıyordum ve çok korkuyordum. Sonra bir ses bana şefkatle "Ağlama lütfen." Dedi. Ondan sonra da benim tek kişilik ailem oldu o ses. Kendisinin dahi haberi olmadan.


O zamanlarki minik Ege her ne kadar ailem olmayı kendisi iste de, şimdiki Ege'nin o aileden haberi yoktu.



O benim giden annem, kendi acısında boğulan babam ve kalbimdeki tek aşktı. O benim hayatım, her şeyimdi.


Ama dedim ya, haberi yoktu.

-

Hiç  içime sinmeyen bir bölüm oldu. Biraz fazla mı aceleye getirdim bilmiyorum ama beğenmedim ben...

Bir Bilinmeyenli Denklem || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin