2.1

16 5 0
                                    

Boğazımı temizleyip titreyen ellerimle zar zor tuttuğum telefonu kitleyip bakışlarımı Ece'ye çevirmiştim. Endişeli bakışları onunda çaresiz kaldığını yeterince belirtiyordu.

"A-annem rahatsızlanmış da benim gitmem gerekiyor." daha fazla bir şey diyemeden kimsenin yüzüne bakmadan koşar adımlarla çıkmıştım kantinden.

Annem yoktu, Ege bunu biliyordu.

Ama beni bilmiyordu.

Bu sayede kafasında oluşabilecek ufacık bir şüpheyi dahi yok etmiştim. Çünkü bilinmeyeni annesi olmayan bir kız olarak biliyordu ve Ece'nin arkasına sığınan bu silik kızın çok şükür ki annesi vardı. İhtimaller dahiline bile giremeyecek biriydim her halükarda, bu sadece işimi şansa bırakmamak için oynadığım bir kumardı.

Yalan söylemiştim. Yarım saat kadar önce kendi ayaklarımla gidip kendimi açık etmek isteyen ben, şimdi bir umut sayılabilecek ihtimali var etmeden atmıştım. Gözlerimdeki yaşlar durmazken çantamı bile almadan okuldan çıkmıştım direkt.

Ege'nin gözlerime değen bakışlarını silemiyordum zihnimden. İlk kez bana bakmamış, beni görmüştü Ege. Bu yazmak gibi değildi, bu keskindi ve ben olabildiğince korkaktım. Yara almaktan değil yara olmaktan korkmuştum. Beni sevemeyeceği için vicdan azabı çekmesinden korkmuştum. Bu çirkin ve yaralı kızı kendisine bir yük etmesinden korkmuştum.

Ben onu kusursuzluğuna kusur olmaktan korkmuştum.

Boğazımdan kopan hıçkırıkla bulduğum ilk banka çöküp başımı dizlerime yasladım. Buydum işte ben, koca bir hayal kırıklığı.

Annem rahatsızlanmış.

kurduğum cümle de kafamdan çıkamayacak kadar çaresizceydi. öyle bencildim ki bu söylediğimin gerçek olmasını çok istemiştim. Annem olsaydı da rahatsızlansaydı, diye düşünmekten alamıyordum kendimi.

Annem olsaydı zaten, bu kadar kırılmış bir kız olmayacaktım. Annem olsaydı belki de Ege'yi hiç tanıyamacaktım ve ben bunun iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi olacağına kendim bile karar verememiştim.

Kendi karanlığımdan beni kısmen koparan telefonumun kaçıncı kez çalışıydı bilmiyorum, en sonunda kayıtsız kalamadım ve cebimden çıkartıp arayana baktım, Ece'ydi. Onun haricinde de Ege'den bilinmeyene mesajlar vardı. Derin bir nefes aldım ve önce mesajlara girdim.

Ege: Bugün ilk defa sana yaklaştığımı hissettim biliyor musun

Ege: Bir çift ela gözde seni görmüş gibi oldum (Gönderilmedi)

Ege: Bakışları aklımdan çıkmıyor, sanki senmiş gibiydi (gönderilmedi)

Ege: Ne olur söyle bana yakın mıydın?

Ege: Bu kadar uğraşırken seni bulmak için

Ege: Yollarımı kapatma yalvarırım (Gönderilmedi)

Ege: Engel koyma önüme

Ege: Kaçma benden artık

Ege: Başkalarında seni görmeye başlıyorum kafayı yiyeceğim (Gönderilmedi)

Ege: Delirmemi istemiyorsan, yardım et

Ege: Çık karşıma

Ege: Lütfen

Okuduğum mesajlarla durmaya başlayan yaşlar tekrar firar ederken çaresizce başımı gökyüzüne kaldırdım biraz olsun nefes alabilmek için. Kendimle beraber onu da delirtmiştim. Allah kahretsin yazdığım, onun huzurlu hayatına çomak soktuğum günü.

Ellerimle yüzümü temizleyip tekrar derin bir nefes aldım. Aynı zamanda telefonum tekrar çalmaya başlamıştı bu kez arayan Ege'ydi. Kaşlarım şokla kalkarken öylece ekrana bakmayı sürdürdüm.

İlk defa arıyordu beni.

Onu buna iten şey neydi? Stresten ve korkudan kalbim hızla atarken çaresizce etrafımda gezdirdim gözlerimi. Telefon ikinci kez çalmaya başlayınca daha fazla kayıtsız kalamamış ve açmıştım telefonu.

"Alo?" Diyen sesini kavanoza koyup saklamak istemiştim. Çaresizce iç çektim, gözlerim hala bulanık görürken etrafı zihnimdeki tek net şey onun güzel sesiydi.

"Bilinmeyen? gerçi böyle söylemek de tuhaf oldu." Ufak kıkırtısıyla burnumu çektim ve arkama yaslandım, gözümdeki yaşlar durmaya başlamıştı.

"Ağladın mı sen?" Başımı iki yana sallayıp hıçkırığımı tutmaya çalıştım ama işe yaramadı. Ondan gelen herhangi bir şefkate muhtaçtım. Çaresizdim.

"Hayır." diye boğuk sesimle cevap vermemi ben de beklemiyordum. "Ah," diye fısıldadığını duydum. "Konuş, lütfen birkaç kelime daha söyle." Heyecanlı sesiyle kıkırtımı gizleyemedim. "Niye?" diye sorabilmiştim sadece. "İlk defa gerçekten biriyle konuştuğuma ikna olabildim." Bir süre bekledikten sonra devam etti. "Çoğu zaman hayal olduğunu düşünüyorum." İtirafı kalbimi hızlandırırken derin bir nefes alıp boğazımı temizledim.

"Ben de çoğu zaman hayal olduğunu düşünüyorum." Diye fısıldadım. "Gerçek olamayacak kadar güzelsin Ege. Benim olamayacak kadar özelsin." Kısa süreli bir beklemenin ardından cevap gelmişti. "İkimizi de bu imkansızlıktan kurtaracak kişi sensin. İsmim dudaklarına bu kadar yakışırken nasıl olurda ben yanına yakışamam?" Yer ayaklarımın altından kayarken sıkıca üstüne oturduğum banka tutundum.

"Ege," diyebildim çaresizce. Güldü erkeksi sesiyle. "Bir daha söylesene." Diye fısıldadı. Ses tonu o kadar güzeldi ki saatlerce dinleyebilirdim melodili gülüşünü. "Neyi?" dedim kaşlarımı çatarak.

"İsmimi."

"Ege."

"Güzelim?" Kalbim hızla atarken sesini telefondan duyacak diye korkmaya başlamıştım. Güzelim demişti şiir gibi sesiyle. Güzelim, demişti.

"Yapma." Diye fısıldayabildim.
"Neyi?" Diyerek beni taklit etti. Gözlerimi yumup koca gülümsememi tutmaya çalıştım.

"Güzelin olamayacak kadar çirkinim." Derken sesimdeki hüzün bariz belli ediyordu kendini. Ezikliğime ben bile yüzümü buruştururken o ne haldedir bilmiyordum. Bir süre cevap vermedi o da ne diyeceğini bilemiyordu muhtemelen.

"Seni görmedim, bu konuda ne söylersem komik kaçar muhtemelen ama seni gördüm de aynı zaman da." Kaşlarım çatılırken devam etmesi için bekledim. "Cümlelerinde gördüm, sevginde gördüm, kalbinde gördüm ve şimdi de sesinde gördüm, gördüğüm kadarıyla da sen çok güzelsin. Kendine haksızlık ettiğine de o kadar eminim ki yine de dediğin gibi olsan da benim gördüğüm güzellikleri sen de dahil hiçbir ölümlü göremez, güzelim."

Sıkıca tuttuğum telefon elimden kaymak üzereyken son anda yakalayıp çoktan yaşlarla kaplanmış yanağıma geri yasladım. Hayal mi görüyordum? Rüya mı görüyordum? Ya da delirmiş miydim? Ege bunları söylemiş miydi?

"Şey." Diyebildim sadece. "Benimle evlenir misin?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 24 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir Bilinmeyenli Denklem || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin