Masum bir sevgiydi benimki. Karşılık beklemeden, kırıp dökmeden. Annem yerine koymuştum ben Ege'yi. Giden annemin yerine şefkat göstermişti bana. O kadar iyi bir arkadaş olmuştu ki bana hiç ayrılalım istememiştim. İhtiyacım olan tek şeydi.12 yılın yükü değildi aşkımdaki büyüklüğün sebebi. Ben ona zaten altı yaşında küçük bir kız çocuğuyken bağlanmıştım. Hayal meyal hatırladığım çocukluğumdaki tek gerçek oydu. Onunla yaşadıklarımızdı.
Hayatım olmuştu.
Şimdi de oturmuş, onun güzel yüzünü izliyordum. Ben yine arkalarda bir yerdeydim. Gözden uzakta. Yüzümde sıcak bir gülümseme arkadaşlarıyla şakalaşmalarını izliyordum. Kalabalık bir arkadaş ortamı vardı. Zaten ilgi gören bir erkekti gerek dış görünüşü gerek eğlenceli kişiliğiyle oldukça beğeni topluyordu. Kısacası herkes onu seviyordu.
Ben de o herkesten biriydim işte.
"Ege!" Herkes gibi bende sesin geldiği yöne doğru döndüm. Benim boylarımda sarışın mavi gözlü ve oldukça güzel bir kızdı. Daha önce okulda görmemiştim. Ege'nin ismini bildiğine göre onun bir arkadaşı olmalıydı.
Bakışlarım teyit etmek için Ege'ye döndü tekrar. Ege de çardağın birkaç adım ilerisindeki kıza dönmüş ve yüzündeki gülümsemeyle selam vermişti. Kız da bunun üzerine onların yanına doğru adımlamıştı.
Çardağa vardığı gibi direkt Ege'nin boynuna sarılmıştı. Başta şaşıran Ege hemen sonra karışılık vermiş ve yerlerine oturmuşlardı. Çardağa yakın olmadığım için konuşmalarını duymuyordum ama gözlerine baktığım adamın mutluluğu keyifli bir sohbetin geçtiğini gösteriyordu.
Ufak tebessümüm yüzümde kalmaya devam edemezken gözlerimi üzerlerinden çektim. Onu kıskanıyordum. Biliyorum buna hakkım yok ama elimde olan bir şey değildi bu kalp ağrısı.
Daha fazla seyirci olmak istemediğim için oturduğum yerden kalktım. Hemen Çardağın yanında geçerken kulaklarım konuşmalarına misafir olmuştu.
"Gelmek zorundasın. Yoksa affetmem seni ona göre tatlım." Tatlım? Zorundasın? Ah, lanet olsun.
"Bakarız dedim Nazlı uzatma işte. Hem sen bunun için mi okula kadar geldin?" Cevabına Nazlı (?) Göz devirmişti. "Davet bahane seni görmek şahane Ege'cim. Senin için buraya kadar geleyim, sen neden geldin de aşk olsun."
"Neden burda dikiliyorsun sen?"
Sesle birlikte yerimde hopladım ve hızla arkama döndüm. Meraklı bakışlarla bana bakan Ece'ye şirince gülümsedim ve gözlerimle hemen yanında durduğumuz çardağı işaret ettim. Gözleri işaret ettiğim yere dönerken bakışlarındaki merak yerini anlayışlı bir ifadeye bırakmıştı. "Daha ne kadar gizli gizli onu izleyeceksin merak ediyorum doğrusu." Kısık sesiyle kulağıma doğru konuşması tek tesellimdi açıkçası. Ona cevap vermedim, veremedim çünkü bir ses buna engel oldu.
"Oo Ece naber kanka?" Çardaktan Doğan'ın sesiyle gergin yüzüm Ece'den önce onu bulmuştu. Ece bu kez benim olayı batırmamı engellemek istercesine hemen neşeli sesiyle cevap vermişti. "İyi senden naber çakma kaptan?" Doğan okulun basketbol takımında bir ara kaptanlık yapmış fakat daha sonra okula gelen tecrübeli bir çocuğa yerini kaptırmıştı bundan dolayı okulda epey bir dalga konusu olan Doğan'ın yeni bir lakabı doğmuştu. 'Çakma Kaptan' kabul ediyorum pek yaratıcı bir lakap değildi fakat Doğan'ı sinir etmeye yetiyordu işte.
Çardaktaki yüzler ikilinin sohbeti üzerine tamamen bize dönmüştü bunu hissediyordum fakat çardağa bakmayı inatla reddediyordum. Rezil olacağım bir şeyler yapmaktan korkuyordum ve kalbim şimdiden hızla atmaya başlamaştı. Evet, evet, evet ben büyük bir umutsuz vakaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Bilinmeyenli Denklem || Texting
Historia CortaEge: Beni Böyle güzel seven birinin olduğunu asla unutmadan yaşayacağım Ege: Seni bulacağım Ege: Aşık gözlerinden ses tonunu Ege: Ezberleyeceğim seni bilinmeyen Ege: Ve bir daha asla bu lanet kafamdan silinmeyeceksin Ege: Tıpkı benim senin kalbi...