CANIMI YAKACAK KADAR CESARETİ OLANIN, SONUÇLARINA KATLANACAK KADAR DA GÜCÜ OLMALI.
SEVAL HANIM
Genç ve tecrübesizdim. Sadece yanlış bir karar verdim. Sevdiğim arzuladığım adamın kollarında geçirdiğim bir gecenin bedeli bu kadar ağır mı olmalıydı.
Her şeyi bilerek isteyerek yaşadım ama bunu kendime bile itiraf edemeyen güçsüz bir insanım ben. Aras beni kandırdığını tuzağa düşürdüğünü düşünse de o gecenin bütün anıları hep benimle olacak.
İlk kez birini sevmiştim. Elinde tutamazsın diyenlere inat ona sahip olmak ve benden başkasını düşünmemesini sağlamak istemiştim. Bunun en kolay yolu da tabi ki bir bebek olmalıydı.
Ancak bana söyledikleri yüzünden en büyük silahımı kullanamamıştım bile.
Sevdiğim arzuladığım adamı kaybetmekle kalmadım sadece. Birde karnımda tiksindiğim bu şeyi taşımak zorundayım.
Hiçbir işe yaramayan bu bebek benim en büyük cezam sanki.
Aklım da olan tek düşünce Aras'ken bu bebek beni içten içe yiyor.
Bu zor günlerimde ailemle bile olamıyorum. Bunun tek nedeni ise her gün içimde yavaş yavaş büyüyen bu kız çocuğu.
Evet bir kız asla sevmeyeceğim nefes aldığım müddetçe nefret edeceğim bebek.
Ellerimi karnıma koydum, içimde kıpırdanışlarını hissettikçe gözlerimden yaşlar boşalıyor. Onu içimden çıkarıp atmak için neler vermezdim.
Aras'a koşmak gururumu bir kenara atıp ağız dolusu haykırmak için var olan bütün benliğimi verirdim.
Beni Aras'a kavuşturur diye düşündüğüm bu şey katilim olmak üzere aklımda beliren yeni düşüncelere engel olmak için çok çaba zarf ediyorum. Kendi hayatıma son vermemek için her dakika savaş veriyorum.
Annem nefret güçlü bir duygudur derdi hep. Ancak hiç anlam veremezdim şimdi söylediklerini anlayabiliyorum. İnsan canından can verdiği bir şeyden nefret eder mi? İçimdekileri birine anlatsam delirdiğimi düşünürdü. Ama delirmedim ben.
Evrendeki bütün kuvvetler birleşse bile duygularımı değiştiremeyeceğini biliyorum. Beni rahatlatan tek düşünce az bir zamanın kalması bu bebek doğacak ondan kurtulacağım ve asla arkamı dönüp bakmayacağım.
Sanki bu zaman hiç var olmamış gibi bu anları yaşayan ben değilmişim gibi hareket edeceğim.
Aras asla öğrenmeyecek bana vermediği sevgiyi bu şeye vermesine izin veremem.
Bu günah beni kabul etmeyen adamın günahı olacak. İksinden de intikamı mı böyle alacağım.
Kendimi bu sabah hiç iyi hissetmiyorum. Sürekli sancım var. Akşama doğru bütün gücümü kaybettim. Bütün gece hayal edemediğim ağrılara katlandım ve doğum odasında bir ağlayış duydum. Bu sese katlanmak o kadar zor ki.
Hemşire baş ucuma pembe battaniyeye sarılı bebeği getirdi. Ağladım bağırdım onu benden uzak tutmaları için bu halimle haykırdım. En sonunda insaflı biri çıktı ve o şeyi benden uzaklaştırdı. Yüzünü bile görmediğim bu kız çocuğu bu şekilde hayatımdan çıkmış oldu.
Bir hafta daha burada kalmak zorundayım ruhumda bedenimde geri dönmek için hazır değil.
Not; Seval hanımın iç dünyası. Belki neden kendi kızını kabul etmemiştir diye düşünenler olmuştur. Eğer her şeyin suçlusu olarak görürse insan kendi evladına bile düşman olur mu?
Ya da Seval hanımın çok karanlık bir iç dünyası vardır. Herkesten sakladığı sırları hastalıklı isterik bir karakteri.
Bana sorarsanız bu dünyadaki en büyük mucize bir bebeğin gülüşü......
Ama Seval hanım için bu gülüş sadece hedeflerine ulaşmak için bir silah ve o silahta sadece kendisine zarar vermiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Hayat Hikayesi (FİNAL)
Romanceİstenmemek nasıl bir duygu Hayat bunu dibine kadar tatmıştı, hiç tanımadığı annesi sevdiği adam kimse onu istememişti, bu dünya ya kendi istediğiyle gelmemişti belki ama onun varlığı hayatları değiştirmişti, tek suçu bir insanın doğmaksa çözümü ne o...