8

36 11 1
                                    


Vedalaştıktan sonra ayrıldık bizimkilerden. Düşünceler yine dolanmaya başladı beynimin içinde. Benim bu çocuğu unutmam lazım, derslerime adapte olmalıyım. Eve gittiğimde annemle babamın olmadığını gördüm. Telefonla arayıp nerede olduklarını öğrendim. Dolaşmaya çıkmışlar açsan bir şeyler ye bizi bekleme dediler. Ne yiyebilirim ki bu mide ile? Yesem de yaramaz, çıkartırım. Odama çıkıp yatağa uzandım, Kamran... İsmi, bakışı, gülüşü hiç gözümün önünden gitmiyor. Kalkıp ellerimi yıkadım üzerimi değiştirip tekrar yatağa uzandım. Biraz müzik dinleyip kafa dağıtacağım. Birkaç şarkıdan sonra aklıma geldi acaba ilişki durumunu değiştirdi mi? Bakayım diye düşündüm bilgisayarı açmak içimden gelmedi. Telefonumdan profiline girip baktım. İşte orada, kafede resim çekinmişler ama yalnız değil hepsi var. Kamran ile Burcu da birbirine yakın değiller, aslında Kamran uzak durmuş. İlişki durumunu kontrol ettim değiştirmemiş hala ilişkisi yok yazıyor. İyi bari buna dokunmamış. En azından kendimi avuturum. Ne saçmalıyorum ben, hani unutacaktım? Düşüncelerimi yine telefonun zil sesi böldü. ''Efendim Merve?'' ''Nasılsın Sıla, aklımda kaldın ya seni hiç öyle görmemiştim'' ''İyiyim merak etme, en azından ilişki durumunu değiştirmemiş'' diye espri yaptım. ''Derslerimle ilgilenmeliyim artık Merve benim aklımda hiçbir şey olmamalı. Sınava bir sene kaldı'' ''Evet çeki düzen ver kendine boş ver o çocuktan sana hayır gelmez'' Merve ile konuştuktan sonra telefonu kapatıp kendimi uykuya teslim ettim. Ertesi gün kalktığımda bizimkilerin sesi çıkmıyordu. Dün gece de görmedim merak ettim toparlanıp aşağı indim. Bir pazar klasiği, annem kahvaltı hazırlıyor, babam da gazetesini okuyor. Günaydın diye bağırdım, o kadar çok dalmışlar ki ikisi de olduğu yerde zıpladı. ''Kızım niye bağırıyorsun korkuttun'' ''Korkma babacığım'' deyip yanağına bir öpücük kondurdum, sonra da annemin. ''Bende seni uyandırmaya gelecektim saat 11 oldu kızım ne uykusu bu böyle'' ''Hafta sonu uykusu annecim bırak da olsun o kadar'' ''İyi bakalım hadi oturun sofraya'' güzelce kahvaltımızı yaptık. Babam bugün bir şey yapmak isteyip istemediğimizi sordu bizde annemle düşüncemizin olmadığını söyledik. Herkes kafasına göre takılacak yani. ''Ben ders çalışacağım odama çıkıyorum'' konuları toparlamam lazım, madem artık aşk yok kafamdan silmeye kararlıyım en iyisi kendimi derse vermek. Matematikten başladım işlediğimiz yere kadar gelip bıraktım, çok şükür artık derse rahatlıkla girebilirim. Edebiyat ve dil bilgisini de kontrol ettikten sonra işim bitti. Şimdi rahat rahat kafa dinleyebilirim. Akşam yemeğine kadar sosyal medyada takılmaya karar verdim. Kamran Bey paylaşım yapıyor ama ilişki durumunu değiştirmemiş. Dayanamadım sileceksem komple sileceğim, profiline girip gözümü kırpmadan arkadaşlıktan çıkardım. Şimdi biraz daha hafifledim en azından paylaştıkları zırt pırt önüme çıkmaz. Film açıp izlemeye başladım, tam heyecanlı kısma gelmiştim ki annem çağırdı ''Sıla yemek hazır'' ''Geliyorum anne'' filmi durdurup yemeğe indim. Tabağımı bitirip odama çıkıyordum ki babam ''Hayırdır Sıla, acelen mi var kızım'' ''Evet baba film izliyordum da'' ''Tamam bakalım'' dedi bende odama çıktım filme kaldığım yerden devam ettim. Sonunda beklediğim gibi bitmedi ama olsun. Yine klasik korku filmlerinden, aslında aşk filmi izlemeyi daha çok severim ama şu an ruh halim ona müsait değil. Telefonumu elime alıp kurcalamaya başladım, canım sıkılıyor vakit geçirmek için bakındım ama yok. En iyisi kalkıp duşa gireyim sonra da yatar uyurum yarın okul var zaten. İşlerimi bitirip yatağıma uzandığımda saatin geç olduğunu gördüm, yatağıma iyice gömülüp kendimi uykunun ellerine bıraktım. Gözümü açtığımda telefonun alarmı çalıyordu, nihayet kendine gelmiş de çalmayı akıl etmiş. Hemen hazırlanıp aşağıya indim. ''Günaydın anne, günaydın baba'' ''Günaydın kızım, kahvaltı yapmayacak mısın?'' ''Yok, annecim okulda hallederim'' deyip kaçtım yanlarından. Sabah erkenden kahvaltı yapamıyorum, zorlamalarıyla az da olsa arada atıştırıp kaçıyorum o kadar. Telefon çaldı cebimden çıkarıp baktığımda bilmediğim bir numara olduğunu gördüm. Sabah sabah kim acaba, bizimkiler işletiyor olmasın sakın! ''Alo buyurun'' ''Sıla?'' ''Evet, benim de tanıyamadım siz kimsiniz?'' telefonun diğer ucundaki erkek sesi yabancı gelmiyor ama çıkaramadım, aklımdan telefonu birden kapatmak geçti, yapmadım. ''Ben Kamran, konuşabilir miyiz biraz?'' ''Numaramı nerden buldun, konuşacağımız bir şey yok hem rahatsız etme artık beni'' ''Sıla lütfen'' dediği sırada suratına kapattım. Kendine ne kadar çok güveniyor bu çocuk. Anlam veremiyorum hem numaramı benden habersiz birilerinden alıyor hem de sabahın köründe rahatsız ediyor! Okula yaklaşmıştım bizimkileri gördüm yanlarına doğru ilerlerken yine çaldı telefonum. Aynı numara, bu sefer cevap vermedim. ''Günaydın arkadaşlar'' ''Günaydın Sıla'' dedi Musa. ''Merve'yi gördün mü?'' ''Yeni geldim Musa nasıl göreceğim'' ''Haklısın, kafam karışık kusura bakma'' Musa bugün epey dalgın gözüküyor hayır olsun. ''Ne oldu Musa sıkıntı ne?'' ''Kavga ettik dün gece. Birbirimize söylemediğimiz şey kalmadı, çok ileri gittim bu sefer, pişmanım!'' dokunsam ağlayacak sanki dayanamadım sarıldım. ''Berk Can sesin çıkmıyor sen nasılsın?'' ''İyiyim Sıla, Buse'yi bekliyorum biraz işimiz var da!'' ''Öyle mi tamam o zaman siz bekleyin ben sınıfa çıkıyorum'' tamam dedi ikisi de aynı ağızdan. Kaptırmış hepsi kendini, daha senenin başında dağıldılar. Neyse ki ben dün gece kendimi topladım. Telefonumu çıkarıp Merve'yi aradım ama cevap vermedi. Mesaj attım: 'müsait olduğunda beni ara, aramasan bile mesaj at ACİL!' Musa'ya kızıp benimle de konuşmazsa ben de bundan sonra ona hiçbir şey anlatmam.

Sınıfa çıktığımda fazla kimse yoktu, muhtemelen çoğu bahçede geziniyor. Ben duramam bu soğukta bahçede falan, müdür de sınıflara çıkabilirsiniz dedikten sonra hiç beklemem bahçede. Daha derse vakit var, kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye başladım. Son ses açtım tam kendimi kaptırmıştım ki biri kulaklığımı çıkardı. Kafamı kaldırıp baktığımda Kamran'ı gördüm benim ona yaptığımı şimdi o bana yapıyordu.

''Sıla konuşabilir miyiz?'' Hayır deyip kulaklığımı elinden aldım tekrar taktım. Yine durmadı yanıma oturup telefondan müziği kapattı mecburen kendim çıkardım kulaklıkları. Bugün farklı bakıyordu bana; içten, gözlerimin içine derin derin...

''Ne istiyorsun Kamran?''

''Konuşmak istiyorum Sıla, bana biraz zaman ayırır mısın?''

''Ben konuşmak istemiyorum''

''Bahçeye inelim ya da kantine lütfen''

''Hayır'' diye tekrarladım ama anlamıyor çok ısrar etse de inadımdan vazgeçmedim. Ben dün gece bir karar almıştım ve uygulayacaktım. Kamran'dan uzak durup hayallerimin peşinden gidecektim. İyice sinirlendi biraz önce sevgiyle içten bakan gözler şimdi adeta yerinden çıkacak gibi bakıyor. Sınıfa dönüp ''Arkadaşlar bize biraz müsaade eder misiniz lütfen!'' kimseden ses çıkmadı. Arkalardan bir ses ''Bu soğukta dışarı çıkamam kusura bakma siz gidin'' ''Arkadaşım bahçeye çıkmak zorunda değilsin kantine in, bir tost ye benden olsun. Lütfen bizi yalnız bırakın'' yine kimseden ses çıkmayınca Kamran elini sıraya vurdu. ''İnsan gibi söylüyoruz anlamıyorsunuz, illaki kötü yüzümüzü göstereceğiz. Boşaltın sınıfı zil çalınca gelirsiniz'' diye bağırdı. Herkes teker teker sınıftan çıktı. Kamran'ı ilk defa böyle sinirli görüyorum demek ki Buse haklı, yavaş yavaş yüzünü göstermeye başladı kabadayı...

''Ne yaptığını zannediyorsun sen niye çıkartıyorsun milleti dışarı!''

''Sana konuşalım dedim dinlemedin başka çarem mi var Sıla'' diye bağırdı.

''Var aşağı inmek zorunda değiliz kimseyi çıkarmadan burada da konuşabiliriz''

''Maalesef Sıla Hanım ben toplu ortamlarda konuşamıyorum'' deyip karşıma geçti, sıranın üzerine oturdu.

''Güzellikle olmazsa zorla olur, bir daha ben bir şey söylüyorsam yapacaksın Sıla anladın mı?''

''Öyle bir zorunluluğum yok hem uzatma ne konuşacaksan konuş işim var benim'' bir süre sessiz kaldıktan sonra gözlerime baktı.

''Neden sosyal medya da arkadaşlıktan çıkardın beni?'' o an kahkaha attım. Takıldığı şeye bak arkadaşlıktan niye çıkarmışım demek ki takip ediyor beyefendi.

''Gerek duymadım, zaten yanlışlıkla eklemiştim''

''Yanlışlıkla ekledim derken?''

''Öyle işte yanlışlıkla ekledim isteyerek olmadı yani. Ayrıca sevgilin kızar, adımı aradığın için ayrıldınız, yeni barıştınız bir de ekli olduğumu görürse ooo olacakları düşünemiyorum. Onun için gerek yok yaşamınıza devam edin siz'' Kamran'ın bozulduğunu fark ettim.

''Ben isteyerek barışmadım Burcu'yla. Arkadaşlar ısrar etti bir kez daha deneyin dedi olmaz desem de zorladılar. Burcu da devamlı özür diliyor zaten zorlamayla oldu kısacası yani''

''Dün gayet mutlu gözüküyordun hiç de zorlamayla olmuş gibi durmuyordu''

''Sen beni mi takip ediyorsun?''

''Ne alakası var, kafede gördüm sadece. Ayrıca söyleyeceklerinbittiyse gider misin artık?'' biraz daha devam edersek konuşmaya, kekelemeyebaşlayacaktım onun için sohbeti bitirmem lazım. Yüzüme dikkatlice baktı''Bitmedi ama şimdilik bitsin Sıla'' diyerek yerine gitti. O sırada sınıfınkapısı açıldı içeri Buse girdi arkasından da bizimkiler. Merve yoktu gelmemişgaliba, bana cevap da yazmadı en iyisi çıkışta yanına gideyim. Buse yanımayaklaşıp ''Siz baş başa ne konuşuyorsunuz sınıfta?'' diye kıkırdadı. Hiçbir şeykonuşmuyoruz deyip yanından uzaklaştım. Sır verirsem bu kıza sır olarak kalmazokulda ilan eder aman Allah korusun! Dersten sonra bahçeye indim Buse ile BerkCan sınıftalar Musa da kantinde hala Merve'ye ulaşmaya çalışıyor. Merve'ninannesini aramayı düşündüm telefonu çıkarıp rehberden buldum arayacaktımvazgeçtim. Okulu ektiyse evde de değilse ele vermiş olurdum. Oflayarak bankınbirine oturdum, canım sıkılıyor bu sene hiç bir şey eskisi gibi değil.     

Aşkın BüyüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin