9

34 6 1
                                    



Geçen yıl her gün bir olay gırgır şamata ne ararsan bizdeydi. Bu sene yok eğlence hep can sıkıntısı, kavga ve tartışma. Düşüncelerimden sıyrıldığımda karşımda birinin durduğunu fark ettim. ''Hani bahçeye inmezdin?'' kalkıp gitmeye çalışsam da izin vermedi. ''Kamran beni rahat bırakır mısın artık?'' ''Neden yalnız oturuyorsun hani sizinkiler nerde!'' ''Sana ne'' dedim en sonunda çıldırttı beni. Gülerek ''Bana bak Sıla sen benim Burcu ile barışmama mı bozuldun'' ''Sizin barışmanızdan bana ne?'' deyip oturduğum yerden kalktım zaten zil de çalmıştı. Kolumdan tutup geri çekti beni ''Neden konuşmuyorsun?'' ''Ya arkadaşım sen anlamıyorsun her halde niye bu kadar takıldın, eğer benimle uğraşmayı bırakacaksan arkadaş olarak tekrar ekleyim yeter ki düş yakamdan'' kolundan sıyrılıp yürüdüm. Sınıfın penceresine baktığım da Berk Can'ın bizi izlediğini fark ettim. Koşarak sınıfa çıktım ve Merve'yi gördüm yeni geliyordu. Geçip sırasına oturdu Musa'nın gözleri açıldı hemen soluğu yanında aldı.

''Merve neredesin sen sabahtan beri arıyorum açmıyorsun'' ''Duymamışım Musa''

''Konuşacağız hemen, affet beni özür dilerim ama dinle bir kere''

''Şimdi sırası değil sonra konuşuruz, yerine gider misin?'' Musa başını eğip sırasına oturdu. Bu sefer de ben şansımı denedim ''Merve ne oldu, konuşalım mı biraz''

''Sıla sonra konuşsak geldiğime pişman etmeyin beni'' Merve'ye dikkatlice baktığım da gözlerinin şiş olduğunu fark ettim, Allah bilir ne zamandan beri ağlıyor.

''Olmaz şimdi konuşacağız, ben sana böyle mi yaptım'' diyerek sınıftan dışarı çıkardım.

''Anlat bakalım ne oldu, neden kavga ettiniz''

''Ya Sıla bıktım artık içimde tutamıyorum, dün üst sınıflardan bir çocuk benden hoşlandığını söyledi. Sosyal medyadan eklemiş konuştuk biraz. O sırada Musa ile de konuşuyorduk, geç cevap yazınca sordu bende anlattım. Ondan sonra kavga ettik zaten. Ben aslında... Neyse olay bu işte demediği laf kalmadı çok üzgünüm'' o sırada ağlamaya başladı Merve. ''Sen aslında Musa'yı seviyorsun ama ondan sana adım yok değil mi?'' diye sordum. Gözlerini silip bana baktı ''Çok mu belli oluyor'' ''Evet, ama ikiniz de adım atmıyorsunuz o da kıskançlığından çıkartıyor bu kavgaları zaten'' ''Zannetmiyorum onun beni sevdiğini'' ''İlerde göreceksin'' deyip sarıldım arkadaşıma, kıyamam nasıl da üzülmüş. Sınıfa girerken Kamran geçti yanımızdan ve hiç yüzüme bakmadı. Çok şükür rahat bırakır herhalde artık beni. Öğretmen geldi, dersimiz matematik. Konulara artık hâkim olduğum için başım dik bekliyorum soruları. Konuyu işleyip soru kısmına geçince atıldım hemen ''İlk soruyu ben çözebilir miyim?'' ''Daha soruyu yazmadım'' dedi öğretmen. ''Olsun ben çözeyim yine de'' cevap vermesine izin vermeden tahtaya çıktım. Kendimi göstermem lazım bu hocaya yoksa içim rahat etmez. ''Peki, kendine bu kadar güveniyorsan sana zor bir soru yazalım'' soruyu yazdıktan sonra kalemi bana verdi. Bir de yapamayacakmışım gibi bıyık altından gülümsüyor. Soruyu hemen çözüp kalemi geri verdim ''Aferin yapabileceğini düşünmemiştim'' ''En sevdiğim ders matematik ve kendimi başarılı buluyorum. Hayatımda sadece bir kere derse geç kaldım, o da şans eseri sizin dersinizdi. Gözünüzde küçük düştüğüm için önce kendimden sonra da sizden özür diliyorum'' ''Hatanın farkında olman ve başarın güzel tebrik ederim'' hocanın konuşması bittikten sonra yerime geçtim. Bir soru daha yazdı öğretmen ''Bunu kim yapacak?'' Kamran ben yapabilir miyim diye sordu ve tahtaya çıktı bir de dönüp bana baktı. Anlaşıldı hala kurtulamamışım. Soruyu çözdükten sonra yerine geçti. Öğretmen ''Anlaşılan bugün hatalarından pişman olan arkadaşlarımızın kendini gösterme günü tebrik ederim hep böyle olun'' zil çaldı, ev ödevlerimizi de verdikten sonra çıktı. Vay be demek ki Kamran'ın da matematiği iyi!

Aşkın BüyüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin