Sohbet muhabbet derken ilk geldiğimizde kapıyı açan görevli elinde tabaklarla odaya girdi. Tabakta birçok pasta börek tatlı vardı herkese sırayla dağıttıktan sonra çayları da bardaklara doldurup çıktı odadan. Kamran ''Çocuklar nerde anne''? ''Odalarındalar oğlum ders çalışıyorlar, inerler birazdan hadi buyurun afiyet olsun'' fazla yememeye çalıştım, aksi halde akşam yemeğini yiyemezdim. Alışkın değilim pasta börek çörek işlerine, yiyemem de fazla ama sesimi çıkarmam mümkün değil. Ailemden ve okuldan falan bahsettikten sonra babası derslerimi sordu ''Geçen seneye kadar hep takdir belgesi ve onur belgesi getirdim'' Kamran'ın babası ve annesi birbirlerine baktılar ve babası devam etti ''Gerçekten mi? Kusura bakma şaşkınım yani Kamran'ın dersleri çok kötüdür. Bu güne kadar çevresindeki herkesin de öyleydi kusura bakma kızım biz senin hakkında biraz ön yargılı davrandık'' ''Önemli değil ama Kamran'ın matematiği iyi sanırım derslere de ilgili'' Kamran öksürdü babası ile annesi de güldü ''Ne oldu'' diye sordum. Kamran ''Sıla itiraf etmeliyim bunu, özür dilerim ben matematik dersinde sırf sana gıcıklık olsun diye soruyu internetten araştırıp cevapladım'' bir şey diyemedim kendimi çok küçük düşmüş hissettim. Demek beni kandırmış, sorarım bunun hesabını. ''Eee kızım bizim oğlana da anlatırsın birkaç şey'' diye araya girdi babası. ''Tabi anlatırım seve seve.'' Çay faslı bittikten sonra Kamran beni odasına çıkarmak istedi ayıp olmasın diye işaret ettim ama neye yarar. Odasına girince kendimi rahat hissettim. O kadar çok gerilmişim ki kendimi nasıl sıktıysam artık, kuş gibi hafifledim. Odasını çok sade döşemişler; kırmızı ve siyah renk hâkim olan bu odada resmen huzur var. ''Beğenmedin mi yoksa odamı?'' ''Hayır, tam tersi çok güzel, huzur kokuyor adeta'' ''Beğenmene sevindim'' deyip yanıma oturdu. ''Senden önce huzur yoktu bu odada artık huzur kokuyor. Nasıl annemle babamı beğendin mi'' ''Nasıl laf o öyle beğenmek falan. Çok iyi tatlı insanlar ikisi de, neden bana daha önce simlerini söylemedin? Annenin ismi Fatma sanırım ama babanınkini hala bilmiyorum'' güldü ve cevap verdi ''Annemin ismi Fatma babamın da Şakir'' ''Ayrıca Kamran Bey o matematik sorusunun hesabını soracağım, demek beni kandırdın'' ''Sinirlenince daha da güzel oluyorsun sen'' ''Dalga geçme Kamran'' ''Özür dilerim küçük Hanım'' uzatmadım bende konuyu kapattım. İlk defa Kamran'a bu kadar yakınım ve parfümü o kadar güzel kokuyor ki kendimden geçiyorum resmen... Gözlerimin içine, derinliklerine kadar bakıyor bende ayırmadım gözlerimi ondan, bu anın tadını doya doya çıkarmaya karar verdim. ''Gül esanslı parfüm mü kullanıyorsun sen''? ''Evet, neden sordun'' ''İlk defa bir insanda bu kadar güzel koktuğunu hissediyorum, sanırım âşık olduğum için'' kahkaha attım ''Sen bana âşık mısın''? ''Âşık ne demek hem de deli gibi, Seviyorum seni Sıla haddinden fazla...'' ''Bende seni seviyorum Kamran iyi ki varsın ve itiraf etmem gerekirse seninki de çok güzel'' biraz daha yaklaştı bana iyice içime çektim kokusunu. Dayanamadım sarıldım sıkıca, babamdan sonra ilk sarıldığım erkek Kamran oldu. O kadar çok içten ve sıkı sarıyor ki bedenimi kalbimin sesini duymasından korktum. Biraz geri çekildim ''Ne oldu rahatsız mı oldun Hanımefendi'' ''Hayır, biraz daha sarılırsak kalbim yerinden çıkacak'' güldü ve tekrar yaklaştı dudağımın kenarına küçük bir öpücük kondurdu. Kızardığımı hissettim Allah'tan fark etmeye fırsatı kalmadan kapı çaldı. Görevli bayan odaya girdi ''Kamran Bey anneniz eğer müsaitseler aşağıya gelsinler diyor. Emre ve Hatice de aşağıdalar''
''Tamam, Şaziye abla geliyoruz hemen'' kadın kapıyı kapatıp çıktıktan sonra ayağa kalktım; ''Hadi inelim ayıp olmasın'' Kamran kolumdan tutup tekrar oturttu yatağının üzerine! ''Ne o kaçmaya mı çalışıyorsun''? Gülüyor birde ama o kadar içten o kadar samimi gülüşü var ki içim eridi karşısında ''Yok neden kaçayım'' ''Görmedim zannetme kıpkırmızı oldun'' ''Of Kamran kalk'' deyip elinden tuttum, kapıya doğru sürüklerken belimden tutup kendine çekti ''Sıla sadece benimsin bunu unutma!'' Gülümser gibi yapıp kapıyı açtım ve ailesinin yanına indik. Hatice ve Emre oturmuş bizi bekliyorlar, ikisi ile tokalaştıktan sonra Emre soru sormaya başladı; konuşmak için çabalıyor. Hatice hiç yüzüme bakmadı nedenini anlamamış olsam da benimle ilgili olmayacağını düşündüm. Emre 4. Sınıfa gidiyormuş, abisinin aksine derslerinde de oldukça başarılı bir öğrenci. Hatice de 7. Sınıfa gidiyor yaşına göre olgun oturaklı ama ne yalan söyleyeyim Emre'den aldığım elektriği ondan alamadım, sinsi alttan iş çevirebilecek bir yapısı var galiba biraz da kıskanç. Hava kararmaya başlamıştı Şaziye Hanım yemeğin hazır olduğunu söyledi hep birlikte yemek masasına doğru yürüdük. Kamran beni yanına oturttu ve büyüklerin yemeğe başlamasını bekledik. Kamran'ın annesi ve babası birbirlerine bakıp gülümsediler nedeninin anlamadığım için bir şey diyemedim. Çorbalardan sonra patlıcan yemeğini getirdiler tabağıma koyarken ''Sıla hanım patlıcan istiyor musunuz'' diye sordu. ''Tabi zahmet olmazsa alabilir miyim'' Kamran'ın annesi dayanamayıp konuştu ''İşte bu ya sonunda kendime göre bir gelin...'' duraksadı sonra devam etti ''Yani sonunda kendine göre birini buldun Kamran. Kızım kusura bakma ama içimde tutamayacağım bu Burcu var ya ne yemekte büyüklerini beklerdi ne de doğru düzgün yemek yerdi. Her şeyi seçer burun bükerdi onun ağzının tadına göre yapmaya başlamıştık artık yemekleri'' ''Yok ben yemek seçmem'' diye cevap verdim. Demek ki biraz önce gülümsemelerinin nedeni de buymuş. Sınava mı geldim ben bu ne böyle diye düşünmeye başladım. Benim bildiğim erkekler kendini kabul ettirmeye çalışır ben neden bu aileye kendimi kabul ettirmeye çalışır gibi bir vasıftayım acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Büyüsü
Teen FictionKüçüklüğünden beri hedefinde polislik olan genç kızın lise yıllarında hayatına birinin girmesiyle değişiyor bütün hayalleri. Aşık olmanın ne olduğunu o zaman anlıyor Sıla. yaptığı hataların bedelini ne kadar kötü de ödemiş olsa aşkı yaşamak başka...