Gelen bildirim sesiyle, ellerimi yıkayıp havluya kurulayıp masadaki telefona uzandım, bir yandan da son bir bakış attığım yemeğin kapağını kapayıp altını kısmaya çalışıyordum.
Esma'dandı. Yakın bir yer vardı bizim eve, orada buluşalım mı diyordu. Bana göre hava hoş da annemi bilemiyorum tabi.
Telefonu cebime atarak mutfaktan çıktım. Anneme mutfaktaki son durumu, patateslerin hangi kıvamda olduğunu falan anlattıktan sonra iznimi de aldım.
Esma'yla çok uzun zamandır oturup konuşmamıştık, en son konuştuğumuzda benim ruh halim pek iyi değildi.
Düşündüm de ben biraz özlemiştim galiba bizim kızı.
Yeni akrabalık ilişkilerine göre görümcemle buluşmaya gidiyordum. Bu biraz şey değil mi ya, komik ?
Çantamı kontrol ettikten sonra koridordaki aynada son kez örtümü düzelttim. Sanki bir şey unutuyorum gibiydi, telefon, cüzdan, anahtar tamamdı.
Bir anda bularak, yüzük eksik kızım yüzüüük diye kendime yükseldim. Bir yandanda 'ah bu gençliğin hali ne olacak akıl beş karış havada' bakışı attım.
Ee bu bakışı da annemden öğrendim tabi.
Odama dönüp komidinin üzerindeki küçük şeyi parmağımla buluşturdum. Bak şimdi tamam oldum işte.
***
Kapıdan içeri girdiğimde gözlerim Esma'yla buluşmayı bekleyerek sağı solu arıyordu, ama göremiyordum. Daha gelmemiş diye düşünerek insanlardan en izole masaya doğru ilerledim.
Beklerken de ablamı aradım, ama Ali'nin ağlamasıyla kısa kesmek zorunda kaldık, kısacık bir konuşma oldu yani.
Öncekinde ne zaman varacaklarını sormayı unutmuştum heyecandan, gece on birde ineceklermiş, on bir buçuk gibi de evde olurlar inşaallah. Yemeğe yetişemiyorlar ama, e gidince bir tatlı yapayım bari.
Beklerken Selim'i de aradım. Esma hala görünmüyordu. O sırada çayım da geldi.
Gayet keyifli bir şekilde açtı telefonu. Bu aralar iyiydi miniğim. O durgunluğu geçmişti. Kapalı kutu gibi olduğu için sebebini öğrenememiştim ama bir yolunu bulurum onunda.
"Efendim abla"
"N'apıyon miniğim, nerelerdesin ?"
Miniğim dedikten sonra kendince bi' güldü.
Olsun be, gül de, dalga geçsen de olur.
"İyi ablam, n'olsun, Bahadır abiyleyiz, bizimkilerin yanına gidicez, geçerkende sana Esma ablayı getiricektik ama yol fena tıkalı, kaza falan var galiba, biraz geç kalıyoruz."
Bahadır mı abiyleyiz ?
Normalden de normal davranarak kapatmayı planlamıştım. Hatta planı uygulamaya da koymuştum
"İyi bakalım, dikkatli gelin, selam söylersin."
Ama Selim'in "Enişte ablamın selamı var." patavatsızlığında bir cümle kuracağını düşünememiştim işte. Ayı kardeşim benim, bi ona mı söyledik selamı, o genel bi selamdı.
Allah seni ne yapmasın diye söylenirken, onun da selamı varmış diye cevap verince, kafede olduğumu hatırlayıp, sesimi içime geri gönderip, sakince, "seni mahvedicem çocuk, bak gör, Merve'yle konuşucam bende" tehditleriyle kapadım telefonu.
En son "ya ama abla" sesleri geliyordu, birde "Selim tamam kardeşim" sesi duymuştum ama o hala yankı yaptığı in bünyede, henüz algılamaya geçememişti.