NİRVANA

182 13 2
                                    

Uzaklardan bir yerlerden bir ses geliyor. Kafam çatlıcak sanki. Pencereden gözüme vuran güneş ışığıyla uyandım. Üstümdeki düştü düşecek olan yorgana bir tekme de ben savurdum ve lavoboya gidip rutin işlerimi tamamladım.

Telefonumdan Gülşen- Bir İhtimal Var'ı açtım. Niye bilmiyorum ama bıkmadan dinleyebilirim. Saat 8'e geliyordu. 9 ' da cafeyi açmam için hemen hazırlanmam gerekirken ben her zaman ki gibi üşengeçliğimi yaparak balkona çıktım.

Yağmur yağdıktan sonraki kokuyu çok seviyorum napayım. Bir sigara içtim ve daha fazla geç kalmamak için odama hazırlanmaya gittim.

Dolabımdan krem boyunlu kazağımı ve ekose pantolonumu giydim. Siyah çanta ceket bot konbinimi alıp hemen aynanın karşısına geçtim. Yüzüme bazımı sürdükten sonra çok azıcık  minicik fondöten alıp yüzüme yedirdim. Neden badana yapar gibi yapayım ki zaten yüzüm pürüzsüz. İşte bu yüzden egolu diyorlar sana Eliz. Hah al işte geldi yine. Tanıştırayım arkadaşlar iç sesim  Cafer. Biraz tuhaf bir isim ama biz onunla böyle anlaşıyoruz. Hemen kafamdaki Caferi kışkışlayarak kırmızı rujumu sürüp allığımı ve rimelimi sürdüm.

Eşyalarımı alıp yeterince geç kaldığım iş yerime geçmek üzere beyaz mercedes'ime yetiştim.

Kış aylarının ortasına gelmiştik ama kar henüz yağmamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kış aylarının ortasına gelmiştik ama kar henüz yağmamıştı. İyi ne güzel işte dediğinizi duyar gibiyim ama bir sahil çocuğu için ne olduğunu anlayamazsınız. Sahilde yaşayanlar bilirler bunu.
20 dakikalık bir yolculuktan sonra kafeye geldim.

Geneli kahve tonlarında olan kafeme  yakışır şekilde havalı bir şekilde yürücem derken- paattt! Kahretsin kıçımla kafam yer değiştirdi.

'Çok değil ya bir günümün sıradan geçmesini bekliyorum. Neden ben. Neden bi başkası düşmüyoda ben düşüyorum Allah'ım. En azından müşterilerimin önünde rezil olmayım ama o da yok. İlla bir yerlerde Eliz düşmek zorunda.'

Ben böyle kendi kendime söylenirken tepemden gelen gülme sesiyle başımı kaldırdım Özgür. Garsonumuz. Bana olan mahcupluğundan her zaman erken gelir onu uyarmama rağmen.

Üniversiteye yeni geçti oda sevincinden havalara uçuyo. Rabbim inşallah güldürür yüzünü mutlu olur onun.
-Eliz Abla ben seni kaldırmaktan usandım sen düşmekten sıkılmadın mı artık?

Kaşlarım benden habersiz çatılırken iyi çocukmu dedim şimdi ben buna Cafer? Halt etmişim ukala çocuk.

'Çok konuşma da tut elimden kaldır beni.'

Özgürle rutin sabah karşılaşmamızı yaptığımıza göre kahvaltımızı yapıp temizliğe başlayabilirdik. İçeri girdiğimizde Ayşe Abla' nın yaptığı dereotlu poğaçaların kokusu kafenin her yerini sarmış adeta insanın evinde hissedeceği bir ortam oluşmuştu.

Özgürün bana seslenmesiyle kendime geldim;
'Abla iki saattir sana sesleniyorum niye cevap vermiyosun? '

'Dalmışım Özgür napayım şimdi' dedim. O da tamam abla hadi kahvaltıya dedi. Tamam diyip ellerimi yıkamak için lavoboya gittim.

Koridora girdiğimde ağır bir parfüm kokusu vardı. Kesin Şermin dir bu anlamıyorum ki düğüne geliyo sanki. Doğru tahminde bulunduğum için kendimi bir kez daha tebrik ederek Şermin 'e Günaydın dedim. Günaydın Eliz Hanım. Te allam ya hanımlık bir tarafım varmış gibi hanım diyordu bana.

Ellerimi yıkayıp çıkarken Özgürlerin yanına gittim. Yarı yolda çantamı lavoboda unuttuğumu farkettim.

Tam kapıdan içeri girerken Şermin'in sesini duydum;
"Tamam efendim. Aynen. Evet biraz önce geldi Eliz Hanım. Yok, kim olduğumu bilmiyor. Tamam efendim. Gözüm üzerinde olucak sürekli. İyi günler."

Yerimde mıh gibi kalırken bu kızın zaten bişeyler karıştırdığının en başından beri farkındaydım. Benim kime ne zararım var ki birisi beni başkaları aracılığıyla göz hapsine alsın. Aklıma gelen şeyle kalbim tekledi.. Acaba O mu? Acaba bana geri dönmek içinmi beni izliyo. Bunu öğrenmenin tek bir yolu var o da Şermin'i konuşturmak.

Kapıyı aniden açtım ve içeri girdim. Şermin'in saçından tuttuğum gibi kafasını dizime vurdum. Burnundan oluk oluk kan akarken olayın şokuyla bana bakıyordu.

Telefonda konuştuğu kişinin kim olduğunu daha çok merak ederken kafeyi inletecek bir şekilde;
"Kimin piyonusun sen?" diye bağırdım. Korkudan ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Bakışlarımı yumuşatmak istesemde yapamazdım çünkü telofondakinin kim olduğunu çok merak ediyordum.
Ben merakla beklerken Şermin sonunda ağzını açtı. Be-ben ş-şeyy.....





Eveeet arkadaşlar merhabalar hepinize. İlk hikayem olduğu için kurgu basit gelebilir ya da olay akışı biraz durgun olabilir o yüzden kusura bakmayın.
Keyifli okumalar dilerim💜

Eliz'i takip eden kim?
Şermin doğruları konuşacak mı?

Son olaraaak lütfen hikayemi oylayın ve yorum yapın arkadaşlar buna ihtiyacım var💙
Şimdiden iyi okumalar sağlıcakla kalın❤❤❤

NİRVANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin