Telefona gelen bildirim sesiyle gelen mesaja baktım. Hazar'dandı.
"Tanıştığıma memnun oldum Ayparçam"
Başımı kaldırdığımda hala bana bakıyordu. Mesajına cevap vermeden arabayı çalıştırdım. Hazar'a son bir bakış atarak arabayı evime doğru sürdüm.
Ne Hazar ne de bir başkası ben Kenan'ı istiyordum.
***
Tabağımda ki zeytinleri çatalımla didiklerken dün gece olanları düşünüyordum. Kim sevdiğine sapık gibi sinsi sinsi yaklaşırdı. Hazar seviyorum diyordu ama sevgisi takıntıya dönüşmüş haberi yoktu. Oysa benim istediğim sevgiden öte saygıydı. Aklımdaki karışık düşüncelerle Hazar'ın yanından ayrıldıktan sonra direk eve gelmiş aklımda bin bir düşünceyle uyuya kalmıştım.
Daha fazla tabağımdakilere işkence uygulamaktan vazgeçip odama hazırlanmaya gittim. Hazar'ın dün geceden beri sesi soluğu çıkmıyordu. Açıkçası çokta umrumda değildi. Beyaz gardrobumun aynalı kapaklarını kıyafetlerimi seçmek üzere açtım. Herşeyin kurtarıcısı siyah pantolonumu ve siyah kazağımı aldım. Kıyafetlerimi yatağımın üzerine bıraktıktan sonra banyoya dişlerimi fırçalamak için gittim.
Bugün önce Sultan Teyze'min yanına gidip sonra kafeye geçmem lazımdı. Kafeyi çok boşlamıştım. Bunları düşünürken dişlerimi fırçalamış odaya dönmüştüm bile. Hemen üzerime seçtiğim kıyafetlerimi geçirdikten sonra aynanın karşısına geçtim. Saçımı binbir uğraşla tepeden topuz yaptıktan sonra rimelimi ve şeftalili parlatıcımı sürdüm. Yüzüme renk gelsin diyede birazcık toprak tonlarında allığımı sürdüm.
Aynadaki yansımamdan memnun bir şekilde kendime onayımı verdim; Kuş uçtu beybisi...
Daha fazla oyalanmadan beyaz ceketimi ve pembe şalımı alıp kapıya doğru gittim. Siyah ugglarımı giydim ve siyah çantamı alıp vestiyerdeki aynaya son bir bakış atıp evden çıktım.Bugün arabamla gitmektense yürümek istemiştim hava güneşliydi ve ben bu güneşli günü kaçırmak istemiyordum. Apartmandan çıkmış hastaneye yürürken çiçekçiye uğrayıp Sultan Teyze'min çok sevdiği kasımpatılardan almalıydım. Şans eseri yürüdüğüm caddenin sonunda çiçekçi vardı. Vakit kaybetmeden çicekçiye girdim. Etrafta rengarenk çiçekler adeta renk cümbüşü oluşturuyordu. Mekanın en köşesinde uzun boylu bir adam güllerle konuşarak onların bakımını yapıyordu. İşini çok sevdiği burdan bile belliydi. Dikkatini üzerime çekmek için "iyi günler" dedim.
Yaptığı işten başını kaldıran adam beni görünce gülümseyerek; "hoşgeldiniz hanımefendi" dedi. Başımla onu onaylarken vakit kaybetmemek için hemen söze girdim; " Ben büyükçe bir kasımpatı demeti istiyorum. Beyaz ve pembe ağırlıklı olsunlar."
"Tabi hanımefendi üzerine not yazmak istermisiniz ben hazırlarken sizde notunuzu yazabilirsiniz isterseniz"
Nota gerek yoktu ne de olsa kendi elimle veriyordum çiçeği.
"Teşekkürler gerek yok ben beklerim. Yalnız biraz acele ederseniz çok iyi olur, fazla zamanım yok"
Gülümseyerek "Tabi efendim hemen hazırlıyorum. Çay istermisiniz bu arada?"
Hava güneşli olsada yine de soğuktu ve üşümüştüm. En azından içim ısınırdı. "Tabi olur. Bir bardak çayınızı içerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİRVANA
RomanceKimi kalır, kimi gider, Bu hikayede kim kalıp kimin bittiği meçhul.. Adam sevdiğini sandı.. Kadın sevmekten bitap düştü.. Adam gitti , Kadın kaldı.. Adam korkak, adam kaçak.. Kadın ... Kadın mı ? Kadın herşeye rağmen ayakta . Ailesini bi trafik kaz...