Multimedya: Hazar
***
Doktorların içeride tontonumu geri getirmelerinin sonucu olumsuz olmuş ve beyaz örtüyü o güzel yüzüne örtmüştü. Gitmişti işte. Sevdiğim birisi daha gitmişti. Yalnızlığıma çare derdime deva olan tontonum da gitmişti. Kim ne yapsındı ki beni. Dizlerimde derman kalmamış gibi olduğum yere yığılacakken bir çift kolun beni tutmasıyla onun kucağına yığılıverdim. İçim dışına çıkarcasına ağlıyordum. Yine yalnız kalmıştım. Saçlarımı okşayan iri eller bana iyi olacağıma dair öğütler verirken ona sığınmaktan başka birşey yapmıyordum.
Belki de tontonumun sözünü tutmalıydım. Doğru kişi belki de Hazar'dı.
***İçeriden gelen seslerle uyanmış yatağımın başlığına sırtımı dayamıştım. Son bir haftadır yaptığım gibi hiçbirşey yapmadan yine boş boş oturuyordum. Cenazeden sonra Bilal Amca'nın evine gitmiş onunla birlikte kalmıştık. Ertesi günde Sultan olmadan benim ne işim var buralarda artık deyip memleketi Hatay'a dönmek istediģini söyledi. Hiçkimseden bir söz çıkmazken kimse itiraz edilmeyeceğini sanki biliyordu. Bu konuşmadan iki gün sonra Bilal Amca'da temelli memleketine dönmüştü. Dolaylı yoldan o da ellerimden kayıp gitmişti. Bu bir haftanın içinde kendimi dışarıya karşı fazlasıyla kapatmış bir iki lokma birşey yemek dışında ya uyumuş ya da odamda oturmuştum. Yine de bizimkilerin elinden kurtulamamış doğru düzgün yalnızlığımı bile yaşayamamıştım. Deniz, Hazar, Sinem ve Özgür hep yanımda olmuştu.
Ben böyle saf saf otururken sağ tarafımın çökmesiyle başımı o tarafa çevirdim. Biraz şefkat birazcıkta merhamet kırıntılarıyla bana bakıyordu. Odada ki sessizlikten rahatsızlık duyarak boğazımı temizledim.
"Neden gitmedin hala?" Sol eliyle birbirine karışmış saçlarımı okşarken cevap verdi.
"Sen olsan gider miydin?" Neyim oluyordu ki benim. Kalsam ne olacaktı. Gitsem ne olacaktı. Nedensizce kalbinin kırılmasını istemiyordum. Çatallaşmış sesimle konuştum.
"Gitmezdim." Söylediğimle yüzü aydınlanırken sözüme devam ettim.
"İnsanız sonuçta yanında olmazsak ayıp olur."
Sonradan ifadesi bozulurken yine de istifini bozmadı. Yine gülümsedi. Ne kadar itersem iteyim yine de dibimde bitiyordu. Alışmış kudurmuşturdan beterdir misali yanıma gelmediği zamanlar gözüm onu arıyordu.
"Biliyorum çok yakışıklıyım ama açlıktan bayılmanı istemem. Kaç gündür yemiyorsun hiçbirşey."
Yanaklarım ısınırken başımı önüme eğdim. Parmaklarımla oynarken alnımda bir sıcaklık hissetmemle başımı ona çevirdim tekrardan. Işıl ışıl bakıyordu gözleri.
"Çok güzelsin" diye fısıldadı bariton sesine tezat yumuşacık tınısıyla. Sözleriyle daha fazla kızardığımı hissetmiştim. Böyle güzel sözleri duymayalı uzun süre olmuştu. Annem söylerdi hep. Hiçbirşey demeden ona bakıyordum. Cevap vermeyeceğimi biliyordu. Zaten ben birşey söyleyeyim diye söylememişti ki. Hislerini iliklerime kadar hissediyordum.
Yanağıma tekrardan bir buse kondurdu. Gözlerimi ondan kaçırırken hiçbir tepki vermiyordum. Onu itebilirdim ya da bağırıp çağırabilirdim. Fakat onu sevmesemde ona bir şans vermek istiyordum. Tabi bunu Hazar'ın bilmesine gerek yoktu. Kendi kendime bu düşündüklerime sırıtırken Hazar'ın sesiyle kendime geldim.
"Ne o hoşuna mı gitti küçük cadı?"
Cadı mı? Ben mi? Birşey dememe fırsat kalmadan yüzümün heryerini öpmeye başladı. Ama şöyle birşey vardı ki ben yüzüme dokunulunca huylanıyordum. Daha fazla dayanamadan kıkırdamaya başlarken Hazar da gülmeye başlamıştı. Tam Hazar'a durmasını söyleyecekken kapının aniden açılmasıyla ikimizde başımızı oraya çevirdik.
Aydın hınzır bakışlarıyla bize bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİRVANA
RomanceKimi kalır, kimi gider, Bu hikayede kim kalıp kimin bittiği meçhul.. Adam sevdiğini sandı.. Kadın sevmekten bitap düştü.. Adam gitti , Kadın kaldı.. Adam korkak, adam kaçak.. Kadın ... Kadın mı ? Kadın herşeye rağmen ayakta . Ailesini bi trafik kaz...