3 . Bölüm

642 35 6
                                    

"Biiiiii!"

Abime, abi demek istemediğimden ve sayesinde abi kelimesinden nefret ettiğimden farklı farklı sesleniyordum ona.

Fakat bu sefer cevap vermediği için adıyla seslenmeye karar verdim.

"Rüzgar! "

Odasına kapıyı çalmadan girdim.

"Ne dedin?"

Adını söylediğimi duyduğu halde çok sakin cevap vermişti bende bundan cesarerlenerek tekrar ettim.

Başını yavaşça aşağı yukarı sallayarak yatağının alt tarafını açtı. Yatak altı hep dergileriyle ve kutularla doluydu zaten.

"O kadar iyi biriyimki veda etmene izin veriyorum. "

Elinde tuttuğu posteri görünce şok içinde almak için hamle yaptım.  Fakat elini havaya kaldırınca boyunun uzun olmasına bir kez daha lanet ederek geri çekildim.

"Yapma. Orjinal imzalı o."

Gülümseyince yapmaz diye umut ederek sevinmiştim ki bir anda Rihanna posterimi ortadan ikiye acımadan yırttı.

"Pislik hayvan. İnşallah kusmuğunda boğulursun, sevdiğin kızın yanında kuşlar kafana pisler, yemek yerken ağzında solucan hareket eder ...."

Yarım saat.Tam yarım saat boyunca saydırdım ve bana para verip göndermesiyle olay kapandı. Cidden posterimi ona kaptıracağımı mı sanıyordu? Sadece kopyaydı. Kendini fazla akıllı sanıyordu.

Neyse para aldığıma göre artık parka gidebilirdim. Geçen gördüğüm kaykaylı çocuğu bulmam gerekiyordu. Gerekirse akşama kadar beklete bilirdim.

"Usun!"

Abim yine ben kapıdan çıkacağım zaman arkamdan sinirle kükredi .

"Kahvaltı sırası bugün sendeydi!"

♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡ ♡

Saat nerdeyse altı olmuş ve hava kararmaya yüz tutmuştu. Ben ise başta kaykayla hareketler yapmaya çalışmış, dondurma yemiş, biraz kestirmiştim. Tam acıkmış eve dönmeye karar vermiştim ki onu gördüm. Sonunda gelmişti.

Yanına gidip konuşmak için hareket edince ne diyeceğimi bilmeden geri döndüm.

Seslice oflayarak banka iyice yayıldım.

Nasıl konu açacağımı ne diyeceğimi hiç bilmiyordum bile.

"Sevgilinden mi ayrıldın?"

Duyduğum sesle yerimden sıçrarken gelen kişiye baktım.

"B-ben mi? "

Biraz önce kaykay sürerken şu an tam yanımdaydı. Başını aşağı yukarı sallayınca gerçekten bana seslendiğini fark ettim.

"Sevgilim yok benim."

Anladığını belirten sesler çıkardıktan sonra tekrar konuştu.

"Kaç yaşındasın? Burada yaşıtım gibi görünen ve kaykayı olan tek sen varsın. "

Yanıma oturup kaykayını benim gibi yere koydu. Ayaklarını da kaykayın üstüne yerleştirerek ayaklarını sağa sola sallamaya başladı.

"On sekiz."

Kekelemediğime şükrederek hafif ona doğru döndüm. Cidden çok yakışıklıydı.

"Ben 20."

Gülümseyerek bana baktı.

" Beraber gözükmememiz gerek yoksa biliyorsun. ."

Etrafını sanki filmdeymişiz gibi tarayarak bana yaklaştı. Fısıldayarak konuştu.

"Kızlar hep sana gelir."

Daha sonra geri çekilerek bana göz kırptı.

Hayal kırıklığı içinde gözlerim doldu. Gerçekten çok mu erkek gibiydim?

"Hayır gelmezler."

Tam ona erkek olmadığımı açıklayacaktım ki lafımı ağzıma tıktı.

"Ama artık arkadaş olduğumuza göre benim için sorun olmaz. "

İlk defa birisi bana arkadaş olduğumuzu söylüyordu.

"Ya aslında ben-"

Aklıma gelen şeyle susunca merakla kaşlarını kaldırdı.

"Evet?"

Gülümserek cevap aradım.

"Aslında ben... açım. Evet evet çok açım hatta. En iyisi eve gideyim. "

Üzüldüğünü fark edebilmiştim.

"Gitmen şart mı? Daha hiç konuşamadık. "

Başımı evet anlamında sallayarak ayağa kalktım.

"Sonra görüşürüz. "

Kaykayıma bindiğim gibi evin yolunu tuttum.

"Yarın aynı saatte gel!"

Arkama dönmeden sağ elimi havaya kaldırarak salladım.Kararımı vermiştim. Erkek gibi davranarak ona yakın olacaktım.

Oradan hemen ayrılmamın sebebiyse kız olduğumu her an anlayabilme ihtimaliydi. Ne kadar bol tshirt de giysem göğüslerim belliydi. Ayrıca saçlarım her an şapkamdan fırlayabilirdi.

Ani kararla hemen yönümü en yakın kuaföre çevirdim. Kaykayımla açık kapıdan içeri girerek kaykayın üstünden atladım. Yavaşladığım için kaykay duvara çarpıp durmuştu. Koltuğa oturarak dükkana göz gezdirdim. Neyseki kimse yoktu.

"Saçımı kestirmek istiyorum."

Şapkamı çekerek saçlarımın sırtıma dökülmesini sağladım. Kadının şokla ağzı açılınca söyleme gereği duydum.

"Evet evet kızım. "

Ağzını kapatarak yanıma geldi.

"Nasıl kestirmek istiyorsun?"

Telefonumu çıkararak resmi gösterdim.

"Bu şekilde. "

Saçlarım omzumu bir iki karış geçiyordu hemen hemen. Üşendiğimden ve para gitmesini istemediğimden uzatmıştım. Yani kesilip kesilmemesi benim için bir anlam ifade etmiyordu.

"Emin misiniz?"

Kararlı bir şekilde aynada kendime baktım. Geri dönüş yoktu.

" Evet! "

Not: Usun'un saçı multide :)

Kimin Umrunda?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin