Hepiniz hoş geldiniz! Şu an buralarda kaç kişi var, bu linki kimlerle paylaştım ya da kimler kendisi görüp geldi bilmiyorum ama beni en çok heyecanlandıran kurgumla birlikte buradayım! İlk bölümü paylaşmadan bir ay önce sizinle tanıtım bölümünü paylaşmak ve düşüncelerinizi duymayı çok istedim. Bundan neredeyse 8-9 yıl önce yazdığım ilk hikayem fantastik bir kurguydu ve yine karşınızda fantastik karakterlerle birlikteyim!
Hikayemin güzel kapağı için Zeynep'e ( @mitolojikbiri ) kocaman teşekkür ediyorum! ❤
04.03.2019 Pazartesi, Kaybolanın Affı'na hoş geldiniz!
MİR - KAYBOLANIN AFFI
Prolog
Uçsuz bir uçurumun kıyısında durmuş sona eren yolu izliyorum. Gözümde uzadıkça uzayan bu yol, gerçekleri haykırmak istercesine gürleyen sert bir rüzgârla çarpıyor arabanın camlarına. El freni hemen solumda. Yanımdaki koltukta alnının ortasından vurulmuş bir adam uzanıyor, son nefesini vereli tam kırk dört dakika elli yedi saniye olmuş. Elli sekiz, elli dokuz, altmış... Yanımdaki adam için endişelenmeyi ve korkmayı kısa bir süre önce bırakmış olmamın yanı sıra, el frenini indirip uçuruma ulaşmak için cesaretimi toplamaya çalışıyorum. Yapabilirsin, diyorum. Yapabilirim, çünkü zaten arabada ben dâhil iki ölü olduğunun bilincindeyim. Göğsümün üstündeki yara kanamayı bırakalı kırk üç dakika olmuş. Yanımdaki adamla aynı anda can çekişmiş olmamıza rağmen ancak birimizin ruhu bu karanlık dünyaya veda etmiş. Nefes alıyorum. Boğazımı yakan hissin adını anlamaya çalışıyorum. Sorgulamam gereken çok fazla şey var. Ancak zihnime dolan yabancı anıları sorgulamak yerine, ruhani bir boyutta olduğuma inanmayı tercih ediyorum. El frenini çeksem de uçurumun sonunda ölemeyeceğimi biliyorum. Çünkü zaten ölüyüm. Gözlerimi üç saniyeden uzun süre kapalı tuttuğumda başka bir boyutta kendimi izlemeye başladığımdan göz kırpamıyorum. Kendimi uykuya teslim edemiyorum. Gerçekten ölmediysem eğer, öldüğümde o korkunç boşlukta cesedimi izlemeye devam etmekten korkuyorum.
Bakışlarımı yoldan ayırıyorum ve parmaklarım güçlü bir şekilde el frenine uzanıyor. Yanımdaki ağır cesedin ayağının gazda olduğunu görebildiğimden paramparça olmuş camların arasındaki anahtara uzanıyorum. Anahtarı tekrar çevirmeden önce yanımdaki adamın boş bakan gözlerinin kırık ön camı aşarak yıldızları seyredişine odaklanıyorum. Sonra onun uzaktan gelen sesini duyuyorum.
"Dur," diyor. Ürkek bakışlarım arabanın kırık ön camını aşıp ona döndüğünde kalbimin korkuyla göğsüme çarptığını hissedemediğim için kendime kızıyorum. "Açıklamama izin ver," diyor.
Ve bedenim, kelimenin tam anlamıyla beni öldüren bu adamın dudaklarından dökülecek tüm gerekçeleri duymak adına bana hükmediyor.
*
Bir ay sonra ilk bölümle görüşmek üzere...
*Hikayenin bu bölümü 26 Haziran 2021'de düzenlenmiş versiyonuyla güncellenmiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolanın Affı
FantasySonsuz Serisi I - Kaybolanın Yükselişi Teni tenime, ruhu ruhuma işlerken anladım. Tanımadığımı düşündüğüm bu adamın gözleri birkaç dakika, birkaç saat, birkaç gün, birkaç hafta önce değil; birkaç asır önce çarpmıştı gözlerime. Adını biliyordum. Güze...