Yedinci Bölüm - Uzun Gecede Doğanlar

127 35 26
                                    

Herkese merhaba! Bu bölüm sizi olayların ortasına atıyorum. Yani bu demek oluyor ki yapacağınız her yorum çok çok değerli. Bölüm sonunda tek bir soru var ve sizden ricam o soruya gelene kadar bol bol paragraf arası yorum yapmanız... 

Sevgili okurum, Kaybolanın Affı'na asıl şimdi hoş geldin.

Sevgili okurum, Kaybolanın Affı'na asıl şimdi hoş geldin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yedinci Bölüm – Uzun Gecede Doğanlar

Elimdeki not kâğıdı titreyen parmaklarımın arasından uçup gitmeden önce derin bir nefes aldım. Ancak ne yaparsam yapayım giden arabanın ardından bakmamak elimde değildi. Birinin beni sıkıca tutup sarsmasına ihtiyacım vardı. Eğer son günlerim birer rüyadan ibaretse uyanmak istiyordum. Zihnimdeki karmaşıklığın ve göğsümdeki huzursuzluğun sona ermesini istiyordum. Not kâğıdını zarfın içine tekrardan sokmakla uğraşmadan ceketimin cebine koydum. Bakışlarımı yoldan ayırmak oldukça zor olmuştu ama bir şekilde çantamdaki anahtarımı çıkarıp kendimi eve atmayı başarmıştım.

Adımlarım aceleyle odama yöneldiği sırada kapalı kapımın ardından tanıdık bir fısıltı duydum. Cesedin fısıltısı... Parmaklarım kapının kulpuna milimler kala duraksadığında endişeyle geri çekildim. Deliriyordum. Tüm bu yaşadıklarımın başka bir açıklaması olamazdı. Her nasıl böyle bir durumun içine girdiysem, nasıl bir rüyadaysam kurtulmam gerekiyordu. Sona ermeliydi.

Evin boğucu havası altında etrafımı çevreleyen duvarları aşmam gerektiğini biliyordum. Az önce içeri girdiğim kapıdan kendimi dışarı attığımda çantam hâlâ elimdeydi. Diğer elimi cebime sokarak not kâğıdının orada olduğundan emin olmak istedim. Gerçek sandığım bir düşten daha kurtulmam gerekiyor gibiydi. Beni eve bırakan adam kadar, cebimde uzanan tek cümlelik notta gerçekti.

Apartmandan çıkıp etrafı gözetlerken sokağın sessizliğinden faydalanarak otobüs durağına yürümeye başladım. Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Gece gördüğüm her şey bir rüyadan ibaretse bile bugün aynı korkuyu göğsümde taşımam yersizdi. Kapımın ardından gerçek bir ses duymam kadar hem de... Üstelik dedemin şoförü sanarak arabasına bindiğim adamın kim olduğu hakkında artık hiçbir fikrim yoktu. Tanıdık gelen yüzünü nerede gördüğümü bilmiyordum. Ya da o adam, dedemin şirketi olduğunu bilecek kadar beni nasıl tanıyabiliyordu? Cebimdeki notu yazan kimdi? Hepsinin yanı sıra beni rüyayla gerçeklik arasında, arafta, kıstıran o isim neyin nesiydi: Theona.

Otobüs önümde durduğunda hızlıca içeri geçerek cam kenarında boş bir koltuğa kendimi bıraktım. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Yalnızca delirmekten beni kurtaracak bir şeylere ihtiyacım vardı. Gerçek bir şeylere, düşüncelerimi bastıracak ve belki de uyanmama yardımcı olacak bir şeylere.

Telefonumu cebimden çıkararak Rüya'yı aradım.

"Ilgın, derste değil misin?"

Kaybolanın AffıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin