Yeni bölüme hepiniz hoş geldiniz efenim! Lütfen hikayeyi okurken düşüncelerinizi paragraf arası yorumlarla benimle paylaşmayı unutmayın. Yorumlarınızı merakla bekliyorum!
Keyifle okuyun!
Altıncı Bölüm – Cesedin Fısıltısı
Önümdeki bilgisayarın ekran parlaklığını kıstıktan sonra sandalyemi biraz daha masaya yaklaştırdım. Elimde WhatsApp fotoğrafı ve ismi dışında hiçbir bilgi olmayan adamı, Mir'i araştırıyordum. Hayatıma bir anda dâhil olup da tabiri caizce tüm devrelerimle oynayan bu adamın kim olduğunu merak etmemek elimde değildi. Bir yabancı olarak hayatıma dâhil olup ihtiyacım olan her an yanımda olmayı başarmıştı. Üstelik zihnimi boşaltmam gereken anlarda, ne yapması gerektiğini bilir gibi hep doğru adımlar atmama yardım etmişti.
Karşımdaki arama sayfasına ne yazmam gerektiğini bilmiyordum. Yalnızca bir ismi yazmak karşımda milyonlarca sonuç doğuracaktı. Ben de aramamı biraz daha kişiselleştirmek için sosyal medya hesaplarımdan birine giriş yaparak arama butonuna hızlıca "Mir" yazdım. Ancak karşıma çıkan profillerin hiçbiri ona ait değildi. Üstelik adı Mir olan kimse yoktu bile, yalnızca isminin içinde bu üç harfin yer aldığı insanların profilleri dizilmişti karşımdaki sayfaya. Buna rağmen merakla profilleri incelemeye devam ettim. Belki de adı gerçekten Mir değildi, belki bir lakaptı ya da isminin kısaltmasıydı.
Önümdeki sayfanın neredeyse sonuna ulaşmama rağmen hiçbir şey bulamamıştım. Pes edip sayfayı kapatmak üzereyken bu ismin geçtiği birkaç gönderiye gözüm takıldı. Köşede çıkan küçük fotoğrafa tıkladığımda ekranım Mir'in fotoğrafıyla aydınlandı. Kameranın odak noktası olan kadın, kendi fotoğrafını çekerken konudan bihaber gibi gözüken Mir'i de kadraja dâhil etmişti. Bir şeyler bulmuş olmanın verdiği rahatlıkla gülümsedim. Kadının profiline tıklamadan önce bana hiçbir şey ifade etmeyen isme baktım, Eirena Çevik.
Yabancı kadının sosyal medya hesabı açılır açılmaz kendisiyle ilgili yazmış olduğu tüm bilgiler sıralanmaya başladı. Ensesinde biten gür sarı saçlarıyla, onu bir Hollywood filminden fırlamış gibi gösteren parlak ve oldukça güzel yemyeşil gözleri vardı. Yaşı her ne kadar "41" olarak kaydedilmiş olsa da çok daha genç gözüktüğünü inkâr etmemek anlamsızdı. Profil fotoğrafına tıkladığımda yine aynı soyada sahip bir adamı yanına etiketlediğini gördüm. Bu adam Eirena'nın kocasıydı. Ancak adamın güncel bir fotoğrafının olmaması içimde bir şüphe uyandırdı. Belki de bu kadın Mir'in annesiydi ve adam da birkaç sene önce kaybettiğini söylediği babasıydı...
Sanki yanlış bir şey yapıyormuşum gibi içimde bir pişmanlık hissettiğimde arkama yaslandım. Kadının profilinde Mir'in birkaç fotoğrafı daha vardı. Ama hepsi habersiz çekilmiş gibiydi. Hiçbir fotoğrafta Mir kameraya bakmıyor, poz vermiyor ya da yanındaki kadının yakınında durmuyordu. Bilgisayarın açık sekmesini kapattıktan sonra oturduğum yerden kalktım. Onun hakkında bir şeyler araştırıp hiçbir şey bulamamak beni daha da meraklandırmıştı. Üstelik çocukça bir araştırmaya tutuşmak yerine merak ettiğim şeyleri Mir'e sormam daha iyi olacaktı. İnkâr edilemez bir şekilde arkadaş sayılırdık sonuçta. Onu tanımak istememden daha doğal bir tutum olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolanın Affı
FantasíaSonsuz Serisi I - Kaybolanın Yükselişi Teni tenime, ruhu ruhuma işlerken anladım. Tanımadığımı düşündüğüm bu adamın gözleri birkaç dakika, birkaç saat, birkaç gün, birkaç hafta önce değil; birkaç asır önce çarpmıştı gözlerime. Adını biliyordum. Güze...