Ünlü Avukat Kim Junmyeon eve gitmek için eşinin ona doğum gününde hediye ettiği özel yapım saatten dakikaları sayarken sayarken, ofisinde ki telefonun çalması ve kendini yine şehirde ki izbe karakollardan birinde bulması şaşırtıcı falan değildi.
Hatta sorgu odasında onu bekleyen çocuğu bir kaç haftadır görmemişti ve çocuğun başına kötü bir şeyler geldiğini düşündüğü şu günlerde içine su bile serpmişti.
"Oh Sehun, ben de ne zaman başını belaya sokacaksın diye bekliyordum."
Junmyeon havasız ve çamur izleriyle kaplı sorgu odasından içeri girerken konuşmuştu, çantasından bir bir mendil çıkardıktan sonra masanın üzerini silip evrak çantasını temiz alana koydu ve ardından tam karşısında oturan çocuğu dikkatlice gözlemledi.
Sol kaşı patlamış, yüzü ise morluklarla doluydu. Sandalye de sola doğru hafif eğik şekilde oturuyor ve sağ kolunu tutuyordu.
"Benden daha önemli işleriniz yok mu Avukat Kim?" Sehun fazla hareket etmemeye özen göstererek konuşurken Junmyeon'da çantasından Sehun'un dosyasını çıkarmış ve incelemeye başlamıştı.
"Ben yoğun bir adamım Sehun ve senden iki haftada bir kavgaya karışıp kendini bu karakola düşürmesen ikimiz içinde daha iyi olur tabi ki." Junmyeon incelemeyi bitirdiği elinde ki dosyayı kapatırken bacak bacak üstüne attı ve karşısında ki çocuğa baktı. Bu sefer ciddi şekilde hırpalanmış gözüküyordu, öncekilerden farklıydı.
" Size avukatım olmanız ilgili bir istekte bulunduğumu hatırlamıyorum Bay Kim. Neden burada olduğunuzu bile anlamakta zorlanıyorum açıkçası. Bir sokak serserisine neden bu kadar iyilikte bulunuyorsunuz?" Sehun hiç taviz vermeden karşısında ki adamı tersledi.
Junmyeon ise genç adamın bu hallerine alışıktı. Onla ilk karşılaşması da yine bir karakolda olmuştu. Üstü başı kan içindeydi. Üç polis memuru onu zorlukla tutuyordu. Sehun ise onu bırakmaları için yalvarıyor hastane de onu bekleyen birisi olduğunu söyleyip onun yanına gitmesi gerektiğini haykırıyordu.
Junmyeon o zaman orada başka bir dava için olsa da istemsizce kendini Sehun'un yanında bulmuştu çünkü o haykırışları nerede olsa tanırdı, içine işleyen ,kalbini burkan, içinde insanlığa dair ne kırıntısı varsa hepsini sarsan çaresiz haykırışları tanımaması imkansızdı.
O geceden sonra bir şekilde kendini Oh Sehun'a karşı sorumlu hissetmeye başlamış ve kendini çocuğun dosyasına avukatı olarak yazdırmıştı. Sehun ise ne onu kabullenmiş, ne de başını belaya sokmaktan geri koymuştu.
"Bu sefer fena dayak yemişsin." Junmyeon düşüncelerinden sıyrılırken konuştu , çocuğun sorusunu da duymamazlıktan gelmeyi seçmişti, Sehun'un istediği gibi onunla zıtlaşmayacaktı.
" Hatırlattığın için teşekkürler." dedi Sehun , konuşmanın başından beri ilk kez ufakta olsa gülümsedi. Junmyeon ise kaşlarını çattı ,karşısında ki genç tamamen bu olayları bir oyun olarak görüyor olması onu elinde olmadan sinirlendirmişti.
" Avukatın olarak belirtmeliyim ki bir daha kamu alanında suça karışırsan kendini ceza evinde bulman işten bile değil." Avukat olan yerinden kalkarken elinde ki dosyayı çantasına geri koydu. "Bu gece nezarethanede kalacaksın. Yarın savcıyla konuşup, cezanı kamu hizmetine çevirmeye çalışacağım. "
"Bana saldıran onlardı."
"Sence savcı buna inanır mı Sehun. Sabıka dosyan oldukça aşikar, karşı avukat bunu önümüze sürecektir." Junmyeon çocuğun anlayabileceği en basit şekilde durumu özetledi. " Ama gerçekten bir saldırı söz konusuysa ve kanıtın varsa şikayetçi olabiliriz."
" Bana inanmıyorsun bile ne işe yaramaya buradasın ki?" Sehun sinirle ayağa kalktığında yüzü de acıdan dolayı buruşmuştu. Bir an için dengesini kaybettiğinde ise Junmyeon hızla çocuğa ulaşmış ve onu tutmuştu.
Sehun'un bedeni acıyla kasılırken Junmyeon memurları çağırmış ve genci hastaneye götürmeleri gerektiğini belirtmişti.
Oh Sehun o gece her ihtimale karşı hastane de gözetim altında kalmıştı. Junmyeon o gece eşine eve gelemeyeceğini ve durumu özetleyen bir mesaj atmıştı. Sabahında Sehun'a eşlik eden polis memurlarıyla birlikte savcılığa gitmiş ve duruşmaya katılmışlardı. Tıpkı genç çocuğa söylediği gibi cezanın kamu görevinde gerçekleştirilmesi kararı çıkmıştı.
Şimdiyse adliyenin kantininde oturmuş karınlarını doyuruyorlardı. Sehun'un tek kolu sargılı olmasına rağmen tostunu Junmyeon'dan önce bitirmiş ve ananaslı meyve suyunu içiyordu. "Peki şimdi ne olacak?"
"Sana gözümün önünde olacağın bir iş bulacağım." Junmyeon ağzını zarifçe sildikten sonra konuştu. İştahı zaten çok açık sayılmazdı. " Sende hayatında bir kez olsun serseriliği bırakıp beni dinleyeceksin."
" Siz soylulara göre hayat toz pembe ilerliyor sanırım." Genç olan bitirdiği meyve suyu kabını yakınında ki çöp kutusuna attı. " Bana kim iş verir ki. Sabıka dosyamdan bahseden sendin."
"Sen sadece benden haber bekle." Junmeyon masadan eşyalarını toplayıp ceketini de koluna astı. Dün geceden beri ayaktaydı ve uykusuzluktan ölüyordu. Sıcak bir banyoya ve ardından uyumaya ihtiyacı vardı. "Ve Sehun kayıtlara geçsin diye söylüyorum , bu hayatta bir tek zorluklarla yüzleşen sen değilsin."
Sehun Junmyeon'un bu yorumuna sesli bir şekilde gülerken avukat olan çocuğu selamladı ve kantinden çıktı. Otopark'ta ki Siyah SUV'una yerleştiğinde ise telefonunu çıkardı ve rehberinden Kim Jongin'i buldu.
Arama bir kaç çalışın ardından cevaplandığında Junmyeon direk konuya girme gereği duymuştu. Kim Jongin ortağı Park Chanyeol ile birlikte KaiTech adında bir oyun geliştirme stüdyosuna sahipti aynı zamanda Junmyeon'un eşinin küçük kardeşiydi.
"Merhaba Jongin, hala bir yardımcı arayıp aramadığı sormak için aramıştım ve ne kadar şanslısın ki tamda ihtiyacın olan yardımcıyı bulduğumu söylemek içinde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
breathin「osh + kji」
Fanfiction"Sokaklar onu doğurdu büyüttü, bu güne kadar ona ne kattıysa hepsini de almayı fazlasıyla iyi bildi." başlama tarihi: 181228