48. BÖLÜM

553 42 2
                                    

"Duygularından emin oldukça mutludur, insan..."

Uzandığı yatağında gözünü bile kırpmadan tavanı izleyen genç kız, Demir'in 'Hazırım!' dediği andan itibaren yaşadıklarını düşünüyordu. Kalbi ne kadar kırılırsa kırılsın, canı ne kadar acırsa acısın geri adım atmamıştı. Israrla olduğu yerde durmaya devam etmişti. İçinde barındırdığı umuda tutunmuştu hep. Demir'i kendisine aşık edememişti belki ama elinden geleni yapmıştı. Her ne kadar kaybetmiş olsa da kazandığını hissediyordu. Hayallerinin çok küçük bir kısmını gerçekleştirmeyi başarmıştı. Sonuçta arkadaş ve sevgili oldukları dönemde hep kötü olaylar yaşamamışlardı... Birkaç yıl sonra geçmişe dönüp baktığında Demir ile geçirdiği güzel günleri hatırlayıp geleceğe öz güvenli adımlar atacağını hissediyordu. 

Derin bir nefes alıp yatağında doğrulan genç kız, bakışlarını odasının penceresine doğru çevirdi. Hafif aralık olan perdesi sokak lambalarının yaydığı ışıklara az da olsa geçiş izni verdiği için odası çok da karanlık sayılmazdı. Dikkatli bir şekilde bacaklarını yatağından sarkıttıktan sonra yavaş bir şekilde yatağından kalkıp penceresine doğru ilerledi. Ve dün sabah rahatlıkla baktığı karşı pencereye çekinerek bakmaya başladı. Demir'in odası da kendi odası gibi karanlığa mahkum edilmişti. Tek fark o uyurken, genç kızın gözüne bir gram uyku girmiyordu. 

-"Hayatına devam etmek zorundasın. Kendine acı çektirmek yok." dedikten sonra aklına gelen fikirle odasından çıkan Deniz, odası gibi karanlığa mahkum olan evde parmak uçlarında yürüyerek mutfağa yöneldi. Mutfağın lambasını açtığında gözlerindeki yanma ile mavi gözlerini kısan genç kız gözlerinin ışığa alışması ile buzdolabının kapağını açıp sütü dışarı çıkardı. Raftan aldığı bardağı ağzına kadar sütle doldurduktan sonra masanın etrafında dizili sandalyelerden kendisine en yakın olanına oturduğu gibi sütünden büyük bir yudum alan Deniz, soğuk sütün boğazından geçerken bıraktığı etki ile rahatlarken duyduğu sesler ile elindeki bardağı masanın üstüne bırakıp oturduğu sandalyeden kalktı. Mutfaktan çıktığında duyduğu seslerin dışarıdan, -tam kapının önünden- geldiğini fark eden Deniz, bağırıp evdekileri uyandırmak istese de sessiz bir şekilde kapıya doğru yaklaşmayı tercih etti. Kapının önüne geldiğinde derin bir nefes alan genç kız 'Hırsız olduğuna emin olduktan sonra çığlık atacağım.' düşüncesiyle kapının deliğinden dışarı bakmaya başladı ve gördüğü tanıdık yüzle kaşlarını çatarken hızlı ama sessiz bir şekilde kapıyı açıp

-"Batu, bu saatte ne işin var burada?" diye sordu ama sorusu gördüğü ve fazlasıyla sarhoş olan Demir ile havada asılı kaldı.

-"Demir, dur artık! Bak, Deniz'i uyandırdın. İstediğin oldu." derken fazlasıyla çaresiz görünen Batu'ya acıyan gözlerle bakan genç kız, sevdiği mavilerin kendisini fark ettiği anda parlamasıyla 

-"Merhaba, Demir." diye fısıldadı. Kendisine doğru yalpalayan adımlarla ilerlemeye çalışan Demir, düşeceği esnada kendisini tutan güçlü kollarla dimdik ayakta durmayı başardı. 

-" 'Deniz'i görmek istiyorum.' deyip durdun. Şimdi de susuyorsun. Ne söyleyeceksen söyle artık!" diyen Batu ile 

-"Merhaba." dediği an kahkaha atmaya başlayan genç adam dudaklarında hissettiği parmaklarla susmak zorunda kaldı.

-"Demir! Ne yapıyorsun? Sessiz ol!" diyen kıza başını aşağı yukarı sallayarak cevap vermekle yetindi. "Batu, Demir'i ağabeyim, babam ve en önemlisi dedem uyanmadan önce eve götürmen lazım."

-"Benim de ilk tercihim buydu zaten ama sarhoş Demir ile uğraşmak düşündüğün kadar kolay değil." diyen Batu ile parmaklarını üstünde durdukları dudaklardan çekerken, gözlerini sessizce kendisini izleyen Demir'e çevirip

Geniş Zamanda SEN - TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin