"Yeni bir ev; yeni anılar, yeni umutlar, yeni başlangıçlar demektir... Kısacası yeni bir hayat demektir. Gözünüzü her yeni güne açtığınızda geçmişten bir adım daha uzaklaşmak demektir."
Genç kız, ağabeyinin yardımıyla eşyalarını kısa bir süre içinde toplamış ve tam olarak iki haftasını geçirdiği eve taşınmıştı. On yedi yaşında anne ve babasının yanından ayrılan bir kızın üzülmesi gerekirken Deniz mutluluktan ağlamak üzereydi. Omzundaki yüklerden kurtulduğunu hissediyordu. Anne ve babasının da böyle hissettiğine emindi. Sonuçta kendisinden kurtulmuşlardı.
-"Hey uykucu ayakta da mı uyumaya başladın?" Sesiyle kafasını hızlı bir şekilde sağa sola sallayıp kendine gelmeye çalışan genç kız yanına oturan ağabeyine döndüğünde muhteşem bir gülümsemeyle karşılaştı.
-"Dalmışım. Uyumuyordum."
-"Tabi canım ben de yedim."
-"Sana yalan borcum mu var benim? Uyumuyorum dalmışım alt tarafı."
-"Tamam. Tamam inandım. Ne yazıyorsun?" diye soran genç adamın meraklı bakışları kardeşinin kucağındaki deftere kaydı.
-"Önemli değil. Öylesine karalıyorum bir şeyler."
-"Önemli değilse ver, okuyayım." diyerek deftere uzandığında kardeşinin bacaklarının üstündeki defteri hızlı bir şekilde ortadan kaldırmasıyla istemsizce bir kahkaha firar etti dudaklarından. "Yalancı! Önemli olduğunu biliyordum. Merak etme okumaya niyetim yok. Sevdiğin çocuğun kim olduğunu bilmek istemiyorum." diyerek gözlerini kapalı olan televizyona çevirdi. Ağabeyinin söyledikleri ile şaşkına dönen genç kız 'Öyle bir şey yok.' demek istese de sustu. Yalan söylerse içindeki duyguları kirletecekmiş gibi geliyordu. Genç adam, kardeşinin savunmaya geçmemesiyle "Lanet olsun! Gerçekten birini mi seviyorsun? Ne ara büyüdün sen? Bu gerçeği kalbim kaldırmayacak ama sormak zorundayım. Çıkıyor musunuz?"
Genç kız, 'Sus! Sakın hiçbir sorusuna cevap verme.' diye haykıran iç sesine uymak istese de derin bir nefes alıp "Hayır, çıkmıyoruz. İçin rahatlayacaksa benden haberi bile yok." diyerek oturduğu yerden kalkmaya hazırlandığında bileğinde hissettiği soğuk parmaklarla tekrar yanında oturan ağabeyine döndü.
-"O zaman o çocuğa Cemal Amcanın telefon numarasını ver." diyen ağabeyi ile birkaç saniye ne demek istediğini anlamaya çalışırken
-"Cemal Amcanın konumuzla ne alakası var... O göz doktoru."
-"Eğer senin gibi kusursuz bir kızdan haberi yoksa görme organında bir sorun var demektir." diyen ağabeyi ile istemsizce tebessüm ederken
-"Bana kızacağını düşünmüştüm."
-"Ben sana kızamam, Deniz. Sen benim canımın yarısısın... Ama aynı şeyi ileri ki zamanlarda benimle tanıştırmak istediğin çocuk için söyleyemem çünkü ben bir ağabeyim. Kardeşimi korur, yerime geçmeye çalışan çocuğun canına okurum." demesiyle kendisine sımsıkı sarılan kardeşi ile yüzünde oluşan tebessüme engel olamazken kollarını daha da sıkı sardı kardeşine. Birkaç saniye o şekilde durduktan sonra genç adam aklına gelen konuyla yavaşça kardeşinden ayrılıp
-"Deniz, sana bir şey söyleyeceğim. Bir arkadaşım buraya gelecek." dediğinde genç kız, meraklı bir ses tonuyla
-"Kız mı? Erkek mi?" Diye sordu.
-"Kız." cevabını aldığında başını aşağı yukarı salladıktan sonra
-"Sen hiç merak etme. Ben hazırlanır Öykülere giderim." diyerek ayaklandı. Ağabeyine ayak bağı olacak değildi. Odasına yöneleceği sırada az önceki gibi bileğinden tutulup koltuğa çekilmesi bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geniş Zamanda SEN - TAMAMLANDI
Genç Kız Edebiyatı"Bir kız düşünün... Henüz 17 yaşında. Bir kız düşünün... Olabileceğinden fazla olgun, fazla güçlü, fazla yıpranmış. Bir kız düşünün... Anne ve babası tarafından sevilmeyen, ilk aşkım dediği ağabeyi tarafından geride bırakılmış. Kendisinden sevgisini...