Onu gerçekten tanıyıp sevmek istiyordum. Veya bilmiyorum işte. Bir şeyi de bilsem zaten anormal olurdu ve bu olayları izleyen Tanrı bana 'Yeter aq salağı'derdi. Ah.
Ne kadar sürdüğünü bilmediğim, tahminimce 2 saat boyunca öylece sessizce gökyüzünü izlemiştik ve o bakışımdan sonra bir yudum daha içmemişti. Ama sarhoştu hâlâ. Boynunun girintisine koyduğum kafamı kıpırdaştırdım. "Gidelim hadi." Dedi. Kafamla onayladım. Yerimden kalktığımda, o da kalkmaya çalışıyordu. Ama benim aksime, sırt üstü düşmüş bir kaplumbağa gibi sallanıyordu.
Yanına gidip ona yardım etmek amacıyla,bir elimi omuzuna ve diğerini koluna koydum. Az biraz olsun gücümün yettiğiyle onu yan çevirdim. Böylelikle sırt üstü değil, ağız üstü yere yapıştı. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve ona baktım.
Yerden kalktı. Gözlerimin içine baktı. Ardından elimi tuttu, eve doğru yürümeye başladı. Sadece onu takip ediyordum. Ve baktığım yer ise damarlı, büyük, yumuşak elleriydi. Ve hafifçe rüzgar estiğinde fark etmiştim, alkole karışan kokusunu. Çenesinin altında ki sarı tüyler bile mükemmel gözüküyordu.
Eve girdiğimde yüzüme çarpan sıcak hava ile ona baktım. Ve o da benim gibi, anında, kıpkırmızı olmuştu. O an anladım fazlasıyla üşüdüğümü. Şimdi odasına doğru gidiyorduk. Onunla yatacaktım. Tek ihtiyacım olan şeydi bu. Bu öyle bir şeydi ki, sana bir anne, bir baba ve arkadaşın veremeyeceği bir şeyi. Bunu biliyordum. Ve onunla sarılıp uyumak. Tenlerimizin birbirine, cinsel anlam dışında başka sebepten değdiği pek olmuyordu. Bu yüzden bu kadar kutsaldı benim için. Kutsal değilse bile bunu kutsal yapacaktım.
Odası hoştu, duvarları koyu tonda krem renkliydi, yatağı gayet modern duruyordu. Ama üzeri full dağınıktı. Elmi bıraktığında, "Üzerini çıkartır mısın?"dedi. Çıplak yatmak aklımdan geçmiyordu, "Ne?"dedim anlamamış gibi. O da soyunmaya başlamıştı, üzerine haki yeşil bol bir sweet giyindi, altına da eşofman giyindi bana döndü, "Ne giymek istersin?" Dedi.
Dolabının içine baktım. Ben bakarken, dolap kapağına yaslandı, ellerini göğüsünde birleştirip tatlı tavşan gülüşünü gösterdi. Ona döndüm, "Im. Yatağa girer misin?" Dedim. Bana baktı, "Peki."dedi, geri geri adım atarak. Sonunda yatağa yattığında... Tam ortasına yatmıştı, sırt üstü. Kollarından birini başının altına koymuş, diğeri yan tarafta alem yapıyordu.
Üzerimi soyundum. Ama pedimin gözükmemesi için, bayağı hareketlenmiştim. Zar zor soktuğum sağ bacağımı tamamen rahat edecek şekilde çekiştirip, ona döndüm. "Geleyim o zaman."dedim mırıldanarak. Ardından boşta kalan kolunun olduğu tarafa geçtim, çarşafı kaldırıp içine girdim. Ardından ona doğru yan bir şekilde yattım. Kafam omzuna geliyordu ama rahatsız olmasın diye ekstra olarak ellerimin üzerine kafamı koymuştum.
Başının altına koyduğu elini çıkartıp beni belimden sardı. Kafasını, boynum ile göğüslerim arasında ki boşluğa koydu. "Kalp krizi filan mı geçiriyorsun?" Dedi gülerek.
Hadi! Yaparsın sen! Tavla şu çocuğu!
"Bilmem içinde olan sensin kontrol etsene."dedim. Kafasını kaldırıp neye uğradığını şaşırmış bir biçimde bana baktı, ardından etrafa. Sonra elini ağzına götürdü. Tıpkı 15'li kız gibiydi. Gülmemek, bu ânı bozmamak için dudaklarımı bastırdım. Yatakta doğruldu. Etrafa hâlâ tuhaf bir şekilde mutlulukla bakıyordu. Ben ise bozuntıya vermeden, onun gibi sırt üstü yatıp ellerimi ensemde birleştirip tavana bakmaya başladım.
Üzerime eğildi, ellerini yanıma koydu, "Sen..."dedi. Dudaklarını yanağıma bastırdı. Bu çok masumdu. Onu tavlamış olmam ayrı bir meseleydi. Şu an ciddi olmalıydım. "Ben.." dedim kollarımı yavaşça boynuna dolarken. "Sen..."dedi. Kaşlarım çatıldı, ardından yanıma yattı, o sağ kolu üzerine yattı, ben ise sol kolum üzerine. Birbirimize bakıyorduk sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DADDY'S MİLK | SNAEKR
FanfictionDuşakabine girdiğimizde; sakin ve olgunca su sıcaklığını ayarlamaya başladı. Onu inceliyordum, "Altın şapkalı Jungkook."dedim. Sonunda suyu ayarladığında, fıskiyeden su tepemizden, tırnağımıza akıtıyordu. "O ne demek?"dedi. Koyu kahverengi gözleri ü...