Yeryüzünde çarpan yıldırımlar ile Jungkook, sarhoşluğundan uyandı. Gözleri fal taşı gibi açılıp, bir elmas kadar parlak oldu. Ve ne düşüneceğini, ne diyeceğini karar veremediğini o kadar belli etti ki...
"Ne hastalığım var?"diye bağırdım. O sırada, herkes nutku tutulmuş bir şekilde bir bana bir ona bakıyordu. Jimin, "Lara... Onun hastalığı."dediğinde, "LARA, ÖYLE Mİ?"dediğimde, yanımdan geçip önüme duran Yoon-Gi, "Ne var?"dedi.
Ellerimi saçıma atıp çekiştirdim, "Lara, kardeşin. Bu konu. Arkamı döndüğümde neden onun konusu açılıyor. Beni özlemişti hani, bana olan sevgisi artıyordu hani?"dediğimde, Jimin, "Fennek. Lütfen anlayışlı ol."dedi. "ANLAYIŞLIYIM!"dedim.
"Hayır değilsin."diye, Jin mırıldandı. Kaşlarımı çattım, "Öyle mi? Öyleyse söyleyin bana. Ben Jungkook'a, unut demiyorum, geçmişine saygı gösteriyorum. Ama Jungkook bana saygı göstermiyor. Fark burada. Sadece Jungkook mu üzüntülü aşk çekti? Ha? Benim geçmişim yok mu? Ben hiç üzülmedim mi? Ama bunu söylemiyorum. Çünkü artık yanımda Jungkook var. O da bana böyle davransa fena olmaz hani!"dediğimde. Elimde tuttuğum her neyse onu bir kenara bırakıp odadan büyük bir hışımla çıktım.
Jungkook'un çatı katında ki odasına yürüdüm, çıktım, sonunda o odaya girdim. Tavanda ki cama baktım, gökyüzünde seyrek görünen yıldızlara baktım, "Namjoon olsa... En azından böyle bir şey olmazdı. Madem herkes geçmişini açıyor, yarasını gösteriyor. Ben de gösteririm."dedim.
Derin nefes aldım, yerde ki yatağına baktım, ardından üzerimdekileri bir kenara attım ve yatağın üzerine oturdum. Gözlerimi kapatıp sırtımı duvara verdim. Gelmesini bekledim.
Geldi, gözlerimi araladım, "Gri Na... Son bir kez, senle ben, Lara'yı ziyaret edelim. Sonra... Başka ülkelere gider gezeriz."dedi. Başımı iki yana salladım, "Kim seninle geliyor? Lara mı? Gelsin tabi. O senin aşkın."dedim. İç çekip önümde eğildi, "Benim aşkım sensin."dedi. "Senin aşkın... Lara. Senin aşkın L-A-R-A."dedim.
Kımıldadığımda yaralarım acımıştı, bu yüzden, "Ah-m!"diye bağırdım. Ve gözlerimi sımsıkı yumdum. Jungkook'un yumuşak parmaklarını, vucudumun her yerinde teker teker hissetmeye başladım. "Sorun ne? Ne oldu?"dediğinde, "Lara hasta ya. Onunla ilgilen. İlerde hasta olurum, belki. Ve belki o zaman vicdan azabı çekersin."dediğimde ağzımdan alev çıkıyordu.
"İleri gitme. Ölmek filan yok. Sırf kıskandığın için öleceksen. Kapı orada. Ama sorumluluk almaya çalışıyorum. O yüzden onu anıp duruyorum. Onunla son kez konuşalım. Sonra seninle evleniriz."dediğinde, "Ne?"dedim. Ardından kahkaha atmaya başladım, "Bana evlenme teklifini, böyle mi yapıyorsun?"dedim.
Kafasını olumlu anlamda salladığında bir kez daha kahkaha attım, "Hayır, seninle evlenemem."dedim. Sonra durdu, üzerime eğildi, elini belime koydu, nefesi yüzüme çarparken gözlerimi kapatıp ellerimi omzuna koydum, "Yaralıyım."dedim fısıltıyla. Yavaşça beni yatağa yatırdı. Ardından yanıma uzandı, beni kendine yavaşça çekti. Sonra arkamı ona dönerek, yan yattım. O da yan yatıp arkamdan sarıldı, ama bir bütün gibiydik çünkü çook yakındık.
"Lara ile piknik yapalım, demiştin. Yapalım."dedim. Nefesini sesli ve uzun bir şekilde dışarı verdi, "Seni üzdüğüm için özür dilerim."dedi. "Şu sıralar..."dedim, aklımdan geçen şeyi tam neydi, bilmiyorum ama sadece söyleyiverdim, "Lara'yı şanslı buluyorum."dedim. "Hayır, öyle sakın düşünme.Ve bir daha asla, ölmeyi ağzına alma."dedi.
"10 yıl sonra öleceğim, desem bir şey değişecek."dedim. "Sus."dedi. Kafamı biraz geriye attım, "Sustum. Aşağıda insanlar var. Yanlarına git. Ben dinleneceğim."dedim. "Bırak... Kendi hallerinde kalsınlar. Jimin ve Taehyung gidiyor zaten. Jin de gidecek. Yoon-Gi ve Hoseok ile aram da çok iyi değil."dedi. Arkama yavaşça döndüm. Yüzünü avuçladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DADDY'S MİLK | SNAEKR
FanfictionDuşakabine girdiğimizde; sakin ve olgunca su sıcaklığını ayarlamaya başladı. Onu inceliyordum, "Altın şapkalı Jungkook."dedim. Sonunda suyu ayarladığında, fıskiyeden su tepemizden, tırnağımıza akıtıyordu. "O ne demek?"dedi. Koyu kahverengi gözleri ü...