1.1

1.3K 110 47
                                    


Seokjin'in arabasında başkasına ait bir emanet gibi duruyordum. Şimdilik onun yanındaydım ama O'na ait değildim. Bir hediyeydim. Beni O bulmuştu. Ama sahip değildi. Beni bir başkasına verecekti. Neden kendi sonuma böyle har vurup harman savurarak ilerliyordum hiç bir fikrim yoktu. Bilmiyordum, neden kabul etmiştim. O an sadece en mantıklı gelen şey onunla gelmeyi kabul etmekti. Belki de onlardan intikam almak istiyordum. Onunla gidince canlarımı yanıcaktı ki? Tatmin olacaklardı. Elimle alnıma bir şaplak attım.

" İndir beni, seninle gelmiyorum. " Yoldan başını çevirip bana baktı ve sordu.

" Neden? " Bakışlarını benden çekmeyince elimle kafasını yola çevirdim.

" Bir, seni tanımıyorum. İki, istemiyorum. Üç, vazgeçtim. Dört, şimdi arabayı durduruyorsun ve evime gidiyorum. Hadi görüşürüz. " Elimi kapıya atıp baş parmağımı kilidi açma yerine koydum. Kapıları kilitledi. Büyüyen gözlerimle başımı ona çevirdiğimde hiç bana bakmadı ve gaza köklendi. Araba ana yolda bir ok kadar hızlı bir şekilde ilerlemeye başladı.

" Seokjin, yavaşla. Kaza yapacaksın. Ana yoldayız. Bu kadar hızlı kullanman yasal değil ve yol arabalarla dolu. Tanrı aşkına durur musun? "

" Imm, bir, canım istemiyor. İki, seni indirecektim ama vazgeçtim. Üç, benimle gelmek zorundasın. Dört, şimdi elini kapı kulbundan çekiyorsun ve bende yavaşlıyorum. "

" Peki, tamam, elimi çektim. Teslim oluyorum. " Ellerimi iki yanımda havaya kaldırdım.

" Ama buna pişman olucaksın. "

" Hayır, olmayacağım. " Kesin konuşmasından nefret etmeye başlamıştım. Ondan nefret ediyordum. Bu kadar kibar ve yakışıklı biri nasıl böyle bir oduna dönebilmişti?

" Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz Go Seokjin hazretleri. Vahiy falan mı geldi? Galibiyet mi gördünüz? Evlenmiyor muyuz? Umarım öyledir. " Gözlerimi devirerek arkama yasladım ve kollarımı göğsümde birleştirdim.

" Burjuva bozuntusu. "

" Onların yanlarına hiç gitmeyebilirdik Jisoo, ama oraya gidip onların oyunlarıyla oyun oynayabiliriz. "

" Nasıl olucakmış o? " Yandan bir gülüş sundu ve arabayı yavaşlatmaya başladı. Başını çevirip dikiz aynasından arkasına baktı. Ardından bir kavşaktan döndü.

" Oraya gidince görürsün. Ve bu arada senin orda hiç konuşmana gerek yok. Ben onların ağzının payını vereceğim. " Yüzümü buruşturdum.

" Nerde feminizm? "

" Tam olarak yaptığım bu davranışta. " Koltukta tamamen ona dönerek oturdum.

" Hadi lütfen açıkla, merakla dinliyorum acaba tam olarak neresinde? " Gözlerinde yumuşak bir bakışla bana döndü. Hafifçe gülümsedi. Sert duvarlarımın titrediğini hissettim. Bu kadar çabuk yelkenleri suya indirme Jisoo! Kendine gel! Bu adam senin gelecelteki kocan olabilir ama ikinizde birbirinizi istemiyorsunuz! Sizin bir geleceğiniz yok, çıkar o kurguları aklından.

" Sen ilk defa ailenden bu kadar uzak kaldın Jisoo, onları görünce yelkenlerini suya indirebilirsin. Sert ve soğuk, hatta sivri dilli olsan bile onlarla aranda bir bağ var. Sağlam olmasada senin için önemli bir bağ. " Ona donakalmış bir şekilde bakakaldım. Nasıl beni bu kadar iyi tanıyabiliyordu?

" Beni nasıl bu kadar iyi tanıyabiliyorsun? Ben seninle bu konularda hiç konuşmadım. Ben seninle hiç konuşmadım. Seni tanımıyorum bile! " Yutkundu. Direksiyonu tutan elleri sıkılaştı. Gözlerinin parıldadığını fark ettim. Yaşlardan dolayı.

noble ❧ jinsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin