1.3

1.2K 109 156
                                    


İki gündür işe gitmiyordum ve an itibari ile beş parasızdım. Seokjin'den o günden beri köşe bucak kaçıyordum. Evdekilere ise nasıl anlatacağımı düşündüğüm için onlardan da kaçıyordum. Rosé bu sırada ise benim yanıma sıkça geliyor ve Jimin hakkında sorular soruyordu. Bende Seokjin'e rastlamamak için Jimin'le görüşemiyordum. En kısa zamanda Jungkook'un Rosé'den hoşlanıp hoşlanmadığını öğrenmem gerekiyordu çünkü yüksek ihtimalle Rosé Jimin'den hoşlanıyordu. Sooyoung ve Yerim her fırsatta neyim olduğunu ve Seokjin'in o gün neden beni eve bıraktığını deli gibi merak ediyor ve soruyorlardı. Nasıl söyleyecektim? Kendilerini tanımıyorum ama nişanlım oluyorlar, ileride bir şirket evliliği yapıcaz ama işin içinde de işler var gerçek bir evlilik olmayacak 6 ay sonra fes edilecek ve Seokjin mirasın sahibi olurken ben kendi aile mirasımdan olucağım. Cidden bunu böyle mi söyleyecektim. Aslında fena fikir değildi. Şok etkisini fırsat bilip okula gidebilirdim. Sahi okulda onlardan kaçsam akşam aynı evde oluyorduk ya.

Mutsuzlukla Hoseok'un çalıştığı kafeden içeri girdim. Son paramı da karamelli, çikolatalı bir latteye yatıracak ve yarın için iş olup olmadığına bakacaktım. Şanslıysam akşama iş bile olabilirdi. Hoseok'un önünde ki bar sandalyesine oturduğumda suratsızlığımı anında fark edip konuşmaya başladı.

" Hayırdır neşe kaynağım, bu ne surat böyle. Nerde benim her şeye gülen Jisoo'm? " Elindeki masayı sildiği bezi bir çırpıda omzuna attı ve bana doğru eğildi.

" Yoksa depresyonda mısın? " Elimi yanağıma yasladım ve dudak büzdüm.

" Keşke Hoseok'um, keşke. Her şey berbat ilerliyor. " Kaşlarını çattığında düşünür bir ifadesi vardı.

" Ne olduğunu biliyor ihtimalim? "

" Seokjin ile olan yakınlık seviyene göre değişir. " Kaşlarını anında kaldırarak şaşkın bir ifade ile öne doğru eğildi.

" Yoksa ondan mı hoşlanıyorsun? " Bana yaklaştırdığı  kafasını fırsat bilerek alnına bir fiske vurdum.

" Saçma saçma konuşma, yok öyle bir şey. "

" O zaman ne? Yoksa o mu senden hoşlanıyor? " Anlıma bir şaplak indirdim.

" Evleniyorum. "

" NE! " Gözlerimi kocaman açıp kafasına bir tane geçirdim.

" Bağırmasana. "

" Yoksa sen Seokjin'in bahsettiği şirket evliliği yapacağı kız mısın? Oha, her yerde seni arıyordu. " Birden kahkaha atmaya başladı.

" Gerçekten Seokjin'le yakınsın. " Eliyle ağzını kapattıktan sonra arkamda bir yere baktı ve geri bana döndü.

" Sana bir şey söyleyeyim mi, bu çocuğu kaçırma. Bas nikahı, dört tane de çocuk yapmadan yakasını bırakma. Böyle bir DNA şifresi daha dünyada yok kızım, hoş sende ki DNA şifresi de bu dünyada yok. Efsane çocuklarınız olur. "

" Hoseok, çocukların akıllarından çok tiplerini düşünüyorsan sen evlen Seokjin'le. Eminim gelinlik sana çok yakışır. Hem bulmuşsun Seokjin gibisini kaçıracak mısın? "

" Maalesef kızlardan hoşlanıyorum. "

" O zaman senin Jisoo ile mi evlenmen gerekiyor Hoseok~ah? " İnsanın istemediği otta burnunda bitermiş ya da iti an çomağı hazırla mı demeliyiz. Evet, şu an da tam arkamda müstakbel kocam duruyor ve Hoseok mahçup bir ifade ile arkamda ki bedene bakıyor. Alnıma bir şaplak daha indirdim. Cidden, bir bu eksikti.

" Ben iki tane karamelli, çikolatalı latte hazırlayayım. " Seokjin yanımda ki bar sandalyesine oturduğunda ona mahçupça bakıp gülümsedim. O ise arsızca sırıtıyordu.

noble ❧ jinsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin