Aranan intikamcılar eve geri döndüğünde, Friday ve Dummy'nin söyleyecek bir çift sözü vardı.
''Sana söylüyorum Tony, Friday bizden intikam almaya çalışıyor!" Tony, elindeki kaynak makinesini kenara bıraktı ve sandalyesini döndürerek Clint'e baktı.Yüzündeki inanmayan ifadeyi Clint elbette fark etmişti.
"Ne sanıyorsun Barton, robotların kin tutabildiğini falan mı?" Tamam, Friday'in kin tuttuğunu kabul edebilirdi ama Dummy? Tony ona teneke diye sesleniyordu, onun intikam planı yapacak kadar zeki olduğuna nasıl inanabilirdi? Ki böyle bir şey varsa bile onların kendi bilinci vardı. Tony onların özgürlüğüne elbette karşı çıkmayacaktı. "Buna inanmadınız değil mi patron? Bay Barton şu sıralar aşırı hassas. Ona terapist ayarlamamı da kabul etmiyor." Tony güldüğünü saklamaya çalışırken tekrar masasına doğru döndü.
"Bir kızı babasına şikayet etmek pek mantıklı değil. Kime inanacağımı zaten tahmin ediyorsundur Hawkeye." Clint arkası dönük Tony'e inanamazcasına bakarken kafasını salladı. Laboratuarın kapısından çıktığı an Friday'in sesini duyduğunda, ikili oynayan yapay zekanın kurnazlığına hayret etti. "Sırtınızı dönerken dikkat etmeyi unutmayın Hain 3." Evet, bir de şu mesele vardı. Friday hepsini hain olarak numaralandırmıştı.
Clint, o sözü söylediği o güne lanet etti.
**
Wanda, buzdolabından çıkardığı dondurma elinden alındığında, bıkkınlıkla yan tarafına döndü. Dummy bir robottu. Dondurmayı ne yapabilirdi? "Hadi ama Dum. Buna daha ne kadar devam edeceğiz?" Dummy garip sesler çıkardığında anlamazcasına ona baktı. "Friday, Dummy ne diyor?"
"Dondurmayı Bay Stark'a götüreceğini söylüyor, Çocuk Hain." Gözlerini devirirken dolabı kapattı. Bir tane daha çıkarsa Dummy'nin yine alacağını biliyordu. Onu engelleyebilirdi, Friday ve Dummy de muhtemelen bunu biliyordu. Yine de yapay zeka ve robotun oynadığı bu oyun onu gülümsetiyordu.Teneke diye adlandırılan bir robotun sevdiği birini korumaya çalışması sevimliydi.
"En azından beni de numaralandıramaz mısın? Çocuk olarak seslenilmek biraz onur kırıcı." Mutfağa giren Kaptan'a gülümseyerek selam verirken Friday'in cevabını bekledi.
"Hain 1 sizin bir çocuk olduğunuz konusunda ısrar ediyor efendim." Steve -Friday'e göre Hain 1-, sabır istercesine tavana baktığında, Dummy onu kıskacıyla itekleyerek dondurmayla beraber kapıdan çıktı. Wanda tezgaha yaslanırken, oturması için Steve'e önündeki sandalyeyi işaret etti.
Steve ona uyarak sandalyeye oturdu ve telefonunu çıkarmak için ceplerini yokladı. Telefonun üzerinde olmadığını fark ettiğinde sıkıntıyla iç çekti. Bucky'i araması gerekiyordu. "Wanda telefonun yanında mı?"
"Friday internete girmeme izin vermiyor. Nedense sadece çocuk erişimi olan sitelere girebiliyorum. Arayacak kimsem de olmadığı için telefon taşımayı bıraktım." Steve gülse mi ağlasa mı artık bilemiyordu.
"Friday senden bir şey istesem yapmazsın değil mi?" Friday gücenmiş gibi bir ses çıkarttı. Steve artık karşısındakinin bir yapay zeka mı, yoksa Tony'nin kızı mı olduğunu gerçekten ayırt edemiyordu.
"Elbette yaparım Hain 1." Steve bu cevabı bekliyor sayılmazdı. "Uh, teşekkür ederim o zaman, yani hain kısmı dışında? Bucky Barnes'ı arayabilir misin?"
"Binky Bornes aranıyor." Steve birkaç saniyenin ardından Friday'in söylediği ismi ancak idrak etmişti. "Friday, hayır-hayır! Binky Bornes da kim? Bucky Barnes. Sen bu ismi zaten biliyorsun!" Wanda Steve'in omzuna ona sabır dilermiş gibi dokunup mutfak kapısına ilerledi.