Kusurlarını saymak, ikisi için de daha kolaydı.
"Her zaman gülümsediğini bildiğin biri sana dehşetle bakıyorsa, bunun son olduğunu anlayabilirsin." Tony sanki gözlerinin önünde yine o an belirmiş gibi duraksadı. Bununla beraber onu dinlemiyormuş gibi duran Nebula, bakışlarını adamın solgun yüzüne çevirdi. "Ve sana olan da bu muydu?"
Kuruyan dudaklarına rağmen hafifçe güldü. Bu, beraberinde hafif bir sızı getirmişti. "Ben zaten biliyordum." Birlikte geçirdikleri dört günün ardından, Nebula bunun kendini yüceltmek için söylenmiş bir cümle olmadığını biliyordu. Bu yüzden onu bölmeden dinlemeye devam etti. "Yine de umut edecek kadar aptalız. İnsan ırkıyla alakalı bir şey belki de, bazen zeki olmak her şeyi çözemiyor. Çözse güzel olabilirdi belki." Bir kez daha soluklanmak için durdu.
"İlk kez onun dünyaya saldırması için gönderdiği uzaylıları yendiğimizde- yani Chitauri'leri - her şey çok anlamsızdı. Ama bunu gören tek kişi olmam daha anlamsızdı. Kimse birine gezegen yönetmesi için karşılıksız bir ordu vermez değil mi? Herkes kazanmanın mutluluğunu öylesine yaşıyordu ki, yeni bir darbe alabileceğimizi kimse düşünmedi. Yenilebileceğimizi kimse düşünmedi." Hayatının tamamını onun işkenceleriyle geçirmesine rağmen, Nebula Thanos'un bunu yapacağını hiç düşünmüş müydü? Cevabın ne olduğunu biliyordu, bu yüzden kimseyi yargılamadı. "Belki böylesi daha iyiydi. Sekiz yılın sonunda, elimde kalan tek şey kabuslardı. Bir şey olacağını biliyordum ama elimde olan tek şey buydu. Ne zaman olacağını, kimin tarafından yapılacağını bilmiyordum. Böyle bir durumda kimseyi kendime inandıramazdım. Her zaman ileri görüşlülüğümle övündüm ama bu düşünceye öylesine kapılmıştım ki, ardarda yaptığım hataları fark etmedim. Gökten bir şehrin düşüşünü izledim. Kulağa saçma geliyor değil mi? Sadece bir ihtimal uğruna yapmayı göze aldığım şeyler. Ama günün sonunda, kimse bunu neden yaptığımı sormadı. Bense anlatmanın bir şeye yarayacağını hiçbir zaman düşünmemiştim."
"Yani korktun?" Kadının sorusuyla durdu. Bu sırada üstündeki örtüye daha sıkı sarınmıştı. "Başından beri korkuyordum, onlara anlatmama nedenim bu değildi. İnanacaklarını düşünmedim. Yanıldığım söylenemezdi. Yukarıdan gelecek bir tehlikeden bahsettiğimde, bana bakan gözleri hatırlıyorum. Herkes bir dahinin hikayenin sonunda delirmesini bekler. Muhtemelen düşündükleri şey buydu. Ya da hatalarımdan sıyrılmak için bir bahane aradığımı düşündüler. İnsanlar genellikle benim hakkımda pek olumlu şeyler düşünmezler. Haksız da sayılmazlar." Nebula son cümlelerin kendisine ne kadar uyduğunu düşündü. Dünya'nın anlamadığı adam ve Galaksi'nin nefret ettiği kadın. Günün sonunda ölümün onları almasını birlikte beklemeleri ne kadar şiirseldi. Evrenin onlarla son oyunu bu muydu?
"Ben onları inandıramazdım ama onlar beni inandırdı. Bir takımın parçası olabileceğime, bunu tek başıma yapmak zorunda olmadığıma. Söyleyince çok aptalca geliyor ama yaşarken öyle değildi sanırım. Birisi gözünün içine bakıp bunu birlikte yapacağız, dediğinde ona inanırsın. Bu yüzden gerçeklerle yüzleştiğinde düşüşün daha sert olur." Ve düşmeye ne kadar alışık olduğuna dair cümlelerini sesli dile getirmedi. "İşte ilk kez Bruce'u gördüğümde düşündüğüm şey bunlardı." Kadının söylediği isimleri tanımadığını biliyordu ama konuşmak onu sakin tutan tek şeydi. "Her zaman gülümsediğini bildiğin biri sana dehşetle bakıyorsa, bunun son olduğunu anlarsın. Bruce yılların ardından karşımdaydı ama gözlerindeki ifade evine dönmüş birinin ifadesi değildi. Herkesin aksine kendimi ona karşı hep yakın hissettim. Bazı zamanlar beni anlayan tek kişi oymuş gibi geliyordu. Birisinin seninle aynı kusurlara sahip olduğunu bildiğinde, kendini ona açmakta zorluk yaşamazsın. İnsanlar ikimize de deli gözüyle bakıyordu. Dahi iki babanın iki dahi oğlu. İnsanların gözünde bundan ibarettik. Ne başarırsam başarayım, günün sonunda silah tüccarı Howard Stark'ın oğluydum. Ve Bruce dünyanın en tehlikeli biyolojik silahlarını üreten Brian Banner'ın oğluydu. Ona hayran olduğumu hiçbir zaman gizlemedim. Her şeye rağmen gülümsemeyi biliyordu. Kendisi bunu görmese de, güçlüydü. Pek fazla insana sarıldığımı sanmıyorum. Ama ona sarıldım. Çünkü bakışları bana veda etmem gerektiğini hissettirdi."
Veda edemedikleri de vardı.
"Kaybedeceğimi biliyordum ama savaşmadan bırakmak saçma olurdu değil mi? Yıllarca buna hazırlandım. En çok karşı çıkması gereken benmişim gibi hissediyordum." Sararmış gözlerini yeniden camdan dışarı yöneltti. Başka bir zaman aralığında, bu görüntüyü hayranlıkla izleyebilirdi. Ama şimdi, tüm vücudu titrerken düşündüğü şey bu değildi. Birkaç saatin ardından belki de kim olduğunu bile hatırlamayacaktı. "Gamora'dan ayrılırken ona babamızı öldüreceğimi söylemiştim. Şimdi Gamora yok, bense muhtemelen günlerce bu gemide sürünüp en sonunda öleceğim." Ve bu sırada, insan ırkının zayıf özelliklerini taşıyan adamın çoktan ölmüş olacağını eklemedi. "Hatalarımızı saymak için yeteri kadar vakit yok sanırım."
"Doğru. Yaptığımız güzel şeylerden bahsetmeliydik. Onlar daha kısa sürerdi." Cümlesini bitirdiğinde, yere doğru kayarak başını zemine yasladı. Artık ne gemide bulup üzerine giydiği ceket, ne de Nebula'nın üzerine örttüğü örtü onu ısıtmıyordu. "Anlatacak daha çok şeyim vardı. Burada keseceğim için üzgünüm." Kadının gülümsemeye çalışmasına rağmen titreyen dudağına takıldı gözleri. Onun yalnız kalmasını da istemezdi ama elinden bir şey gelmeyeceğinin de bilincindeydi. Kendisinin aksine hâlâ ayağa kalkabilen Nebula yanına gelip çömeldi. Bunun ardından başının havalandığını hissetmişti.
Canını yakmamaya çalışarak kaldırdığı adamın başını dizlerinin üzerine bıraktı. Kimse, yalnız başına gitmeyi hak etmezdi. Kendisinin yaşayacağı sonu, sadece birkaç gündür tanısa da adamın yaşamasını istemiyordu.
Elini uzatarak adamın yorgun göz kapaklarını aşağı indirdi. "Bir kez olsun, uyurken hatalarını sayma." Tony, kadına son kez gülümsedi. Onu dinleyecekti çünkü uykuya dalarken aklına gelen Pepper'dan başkası değildi.
**
Üç gün önce telefonum bozulduğu için kitaplarıma yeni bölüm atamadım ama en azından buraya bilgisayardan yazarak yeni bölüm atmak istedim. Zaten telefonumla birlikte bütün resimler de gittiği için bu saatten sonra pek fazla bölüm atabileceğimi sanmıyorum. Yani Endgame'e kadar sadece bu kitaba yeni bölüm atacağım gibi. Filmi izlediğimde ise bir inceleme falan atarım hemen orada konuşuruz. Bir yıldır bu anı bekledik sonuçta.
Bölüme gelince, filmde görür müyüz bilmiyorum ama ben Tony ve Nebula'nın harika bir ikili olabileceğini düşünüyorum. Ve ayrıca hâlâ yapabiliyorken Tony'nin hayatta olduğu bir şeyler yazmak istedim. Gerçekten dört gün sonra en sevdiğim karaktere veda etmem gerektiğini kabul edemiyorum ya...
Eğer yazabilirsem Endgame'e kadar birkaç bölüm daha atmayı planlıyorum ama ne olacağı belli olmaz tabi.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!