How to Heal Hawkeye?

1.2K 101 90
                                    

Clint hasta olduğunda, ona sahip çıkan bir ailesi vardı.

Clint güne burnunu çekerek başladığında buna şaşırmamıştı. Yağmurun altında saatler süren bir görevden sonra, elbette ki normaldi. Tony gibi zırhın içinde değildi, Steve gibi bütün hastalıklara bağışıklığı olan bir bünyesi yoktu, Hulk ve Thor ile kendini karşılaştırmaya bile çalışmayacaktı. Natasha ise- Natasha'nın hasta olabileceğinden bile pek emin değildi. 

Bu yüzden yerlerde sürünerek yatağından çıktığında, hedeflediği tek şey bir kutu mendil almaktı. Bunun ardından aynı yavaşlıkla yatağına girdiğinde, çıplak ayağına değen hayvanın tüylerini hissedebilmişti. Lucky her zamanki sevimliliğiyle onu izliyor, sahibinin ne yaptığını inceliyordu. Clint onu yanına çağıracak gücü bile kendinde bulamazken, üzerindeki yorganı kafasının üzerine kadar çekti. Kafası yastığın altına neredeyse gömülmüştü. Az sonra üzerindeki örtü çekilmeye başladığında, gözlerini kısık bir şekilde araladı. 

Lucky parlak gözleriyle, ağzında yorganın bir ucuyla birlikte kendisine bakıyordu.

Hissettiği titremeye rağmen gülümsedi. Bu sırada, Friday kendisine seslense de duymadı. İşitme cihazı kulaklarında değildi. Magneto ile savaştıktan sonra, içinde demir olan herhangi bir şeyin sağlam kalabileceğini düşünmüyordu. "Lucky. Hadi örtüyü bırak."  Lucky bunu umursamazken ağzındakiyle birlikte yataktan atladı ve adamın üzerinin tamamen açıkta kalmasını sağladı. Clint bir yandan örtüye uzanmaya çalışıyordu, aynı zamanda Friday'in önüne çıkardığı sanal ekranları kenara itekliyordu. "Friday çek şunları gözümün önünden lütfen." Friday'in çabasının boşa olduğunu fark etmesine sevinirken tamamen ayağa kalktı. Bununla birlikte vücudundaki bütün kemiklerin sızladığını da hissetmişti.

"Hadi, Lucky. Gel buraya oğlum!" Lucky ağzındaki yorgan parçasını bıraktıktan sonra sahibinin ayaklarının ucuna döndü. Dili ağzından sarkarken, Clint köpeğin kendisine korkuyla baktığına yemin edebilirdi. Yere çömelerek hayvanın boyuna eğildi. Bu hareket başını döndürdüğündeyse hızlıca yatağına tutunmuştu. 

Boşta olan elini uzatarak köpeğin başını okşadı. Lucky de kendisine verilen sevgiye karşılık başını eğmiş, kafasını Clint'in eline doğru bastırmıştı. Patisini adamın yüzünün seviyesine kadar çıkardığında, ne yapmaya çalıştığını anlamak için Clint kafasını eğdi. Bununla birlikte köpek patisini adamın alnına bastırdı. "Ateşim mi var?" Lucky bir kez havladı. "Bu evet demek oluyor. Ayrıca işitme cihazlarım kulağımda değil. Ağzını okuma işini beceriyorum sanırım?" Lucky bu sefer iki kez havladı.

"Tamam, henüz çok iyi değilim. İnkâr etmiyorum." Odak noktası önündeki köpekken, kapının açıldığını duymadı. Aynı şekilde, içeriye giren Natasha'yı önüne gelene kadar da fark etmemişti.

"Nat?" Natasha bir şeyler söyledi, ama Clint anlamaz gözlerle onu izlemeye devam etti. Kadının yüzündeki ifade yumuşarken, eğilip eliyle adamın kulaklarını kontrol etti. Tahmin ettiği gibi, aradığını bulamamıştı. Kafasını kaldırıp bir şeyler dediğini gördü. Kendisine demediğini tahmin ediyordu. Çünkü Friday ile konuştukları zaman hâlâ hepsi kafalarını kaldırıyordu.

Natasha elini ona uzattığında ona tutunarak ayağa kalktı. Onun yardımıyla yeniden yatağa uzandığında, Lucky de onun yanına uzanmıştı. Normalde onun kulenin içinde gezmeyi ne kadar çok sevdiğini biliyordu. Muhtemelen, dostunun hasta olduğunun bilincindeydi ve ona sevgisini göstermeye çalışıyordu. Elini uzatıp onu iyice kendisine çekerken örtüyü üzerine örtme işini Natasha'ya bıraktı.

Team as a FamilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin