How I Met My Rhodey

561 44 41
                                    


James Rhodes, Tony Stark için sadece bir arkadaş değil, aileydi.

Oturduğu yangın merdiveninde daha fazla küçülebilirmiş gibi bacaklarını kendisine çekti. Baharın soğukluğu demire olduğu gibi yansımıştı. Üzerindeki ona bol gelen polar da altındaki kalın eşofman da ısınmasına yardımcı olmuyordu.

Kollarını dizlerinin üzerine yerleştirip başını da üzerine koydu. Kulakları üşüdüğünde, hasta olacağını hemen anlardı. En iyi ihtimalle birisinin yokluğunu fark etmesi sabahı bulurdu. Fark edenlerin bir şey yapacağı konusunda da emin olduğunu söyleyemezdi. Sonuçta onu oraya kilitleyenler de aynı insanlardı.

Yılın başından beri, ne yaparsa yapsın kendisini kimseye sevdirememişti. Bir ayın sonunda çabalamaktan da vazgeçmişti. Kimsenin ona alışacağı yoktu. Sınıfındakilerle aralarında olan üç yaş, araya bariyerler koyuyor gibiydi. Oraya kendi zekasıyla geldiğine elbette ki kimse inanmıyordu.

Howard Stark'ın oğlu olarak yargılanmadığı herhangi bir zaman olacağını sanmıyordu.

Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, ne kadar çaba harcarsa harcasın, zengin bir babanın müsrif ve şımarık oğlu olacaktı. Babasının silah üretimi yapması da pek iyi etki bırakıyor sayılmazdı.

İsmi babasıyla anılsa da, günün sonunda tek başına kalan yine kendisiydi. Howard Stark muhtemelen arkadaşlarıyla ya da karısıyla bir yerlerde eğlenmeye devam ediyordu. Aklına oğlunun bir yangın merdiveninde gece vakti kilitli kaldığı elbetteki gelmezdi.

Bu yüzden Tony bütün gece orada kalacağına emindi. Kimse onu aramaya gelmezdi. Yokluğunu bile fark etmezlerdi.

Bu düşüncesinden öylesine emindi ki, arkasından bir ses geldiğinde bunun camı açmaya çalışan birisi olduğunu düşünmedi. Ve bu yüzden yaslandığı cam yurdun içerisinden açıldığında, sırtı geriye doğru düştü ve dengesini kaybetti.

Eğer onu tutan kollar olmasaydı, sert zemini boylayacağını biliyordu. Camın iç tarafına düşmek onu öldürmezdi ama canını yakacağı kesindi.

Kafasını yavaşça kaldırdığında tanıdık bir yüzle karşı karşıya geldi. Bir sohbetleri olmasa da çocuğu tanıyordu. Tony'nin tek kaldığı odasına karşılık, koridorun sonundaki çift kişilik odada kalıyordu. Yanlış hatırlamıyorsa, ismi de Rhodey'di.

"Bu saatte yangın merdivenine çıkmak pek akıllıca bir karar değildi sanırım, hımm?" Siyahi çocuğun sesindeki yumuşak ifade, Tony'nin de gevşemesine neden oldu. Onunla uğraşan tiplere pek benzediği söylenemezdi. Yine de, önceki tecrübelerinden kaynaklanan bir çekingenlikle, minnettarlığını yüzüne yansıtmamak için küçük bir çaba harcadı.

"Bir karar da sayılmazdı zaten." derken bacaklarını da içeri aldı ve vücudunu tamamıyla yangın merdiveninde çıkarmış oldu. Kendisini çocuğun kollarından çekerken hafifçe gülümsemişti. Rhodey'nin yüzünde kendisinin neyi kastettiğini anlamış gibi bir ifade belirmişti. Tony birisinin kendisine acımasından nefret ederdi, çünkü acınacak bir konumda olmadığını gayet iyi biliyordu. Ama yine de karşısındaki kişinin art niyetli olamayacağının farkındaydı. İstese o pencereyi açmayabilirdi, diğerlerinin oyununu sürdürebilirdi ama o yardım etmeyi seçmişti. Bu bile gözünde pozitif bir yere geçmesini sağlardı. 

"Anthony'ydi değil mi?"

"Tony'yi tercih ederim. Uh, Rhodey?" 

"Rhodes. James Rhodes." Tony hafifçe kafasını salladı. En azından yaklaşmıştı. Sırtına vuran rüzgarla birlikte camın hala açık olduğunu yeni fark ediyordu. Rhodes onun bakışlarının cama kaydığını fark etmiş olacak ki, ondan önce davranıp camı kapattı. Ve Tony daha ne olduğunu bile anlamadan yanağında bir el hissetmişti. "Donmuşsun sen. Hasta olmadan önce gidip sana sıcak bir şeyler alalım."

Team as a FamilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin