" Açtığın yaraları beraber kapatmak isterdim. "❄ ❄ Sesli Mesaj ❄ ❄
" Asrın!" dedi hiçbir duygu belirtisi uyandırmayan buz tutmuş sesiyle. Siyah mürekkeple yoğrulan gözleri, çöldeki kızgın kumları andırıyordu. Yakıcıydı. Uzak hiç bu kadar yakın olmamıştı.
" Mahir Asrın Şafak." Tekrar ettiği adını beynim unutulmayacak listesinde zirveye taşımıştı. Siyaha bürünmüş ortamda sadece yüzündeki kaslar hareket halindeydi.
Kalbimde duyduğum kelimeler beynimde yankı bulnca o sesten uzaklaştığımı farkettim.Karanlığa sığınan bedenim bir kez daha titredi. Yavaşça gözlerim aralandığında bilincim yerine gelmeye başladı. En son gözlerimin içine bakan o, adam vardı. Sesiyle büyülenmiştim.Şimdi beyaz bir noktaya takılıp yüzünü hatırlamaya zorladım hafızamı. Ama yoktu. Beynim silmişti simasını. Sanki hiç görmemiştim. Hayal görmüştüm belkide. Bilmiyordum. Gerçek olduğuna kalbim inanmıştı ama hafızam yokluğundan yanaydı.
Alkan bir elvadayı bile çok görmüştü. Hoşçakal kelimesine bile değmeymeyecek olduğumu göstermişti. Ama neden bu hale düşmüştüm? Onu çok seviyordum. Aşıktım. Yaşattığı acılara sığınacak kadardı sevgim. Bazı şeyleri unuttum, yokluğunu,gidişini kabullendim derken bir adam karşıma çıkıyor ve ben o, adam da Alkan'ı görüyorum. Nasıl bir aşktı bu? Gözlerim başkasını görmüyordu.
Bilincim net bir şekilde kendine geldiğinde beyaz noktadan bakışlarımı çekip etrafa bakındım.
Kendime gelmiştim tam olarak.Sol göğsümde hissettiğim ağrının bilincimin yerine gelmesinde büyük bir etkisi vardı. Gözlerim tepemden aşağıya doğru inen seruma takılınca nerde olduğumu anladım . Hastanedeydim. Sırtım yatmaktan sızım sızım sızlıyordu.Kulaklarım yanı başımda dıd, dıd sesleriyle karıncalanınca kafamı o yöne çevirdim. Kalp atışlarını,nabzı ve kan basıncını gösteren EKG cihazdan çıktığını anladım.
Kaldığım odada kimsecikler yoktu. Neden burdayım? Hiçbirşey hatırlamıyordum Hayal olduğunu varsaydığım o adamdan başka birşey yoktu hafızamda. Bana ne olmuştu?
Kapının kulbu aşağıya doğru çekilince kapının arkasında birinin olduğunu düşündüm.
Yoğun bakıma girilirken giyinen koruma elbiseleri giymişti gelen. Elbiseden odaya yayılan gıcırtı sessizliği bozmuştu.
Ben yoğun bakımda mıydım? Neler oluyor?
Yanıma yaklaştığında yeşilin bile kıskanacağı yeşillikteki gözler odağıma takıldı. Bu ablam Miray'dı.
Gözleri bir anda parlayınca ellerini yüzüne koyarak ağlamaya başladı." Uyanmışsın kardeşim." dedi ağlamaklı sesiyle. Huysuzca yerimde kıpırdanırken vücudumdaki acılar hareket etmeme izin vermiyordu. Acı bir inilti çıktı ağzımdan.
" Bana ne oldu? " dedim acıları iliklerime kadar hissederken.
" Her tarafım ağrıyor. En çok burası." dedim sol göğsümün üstünü gösterek. Kalbimin etrafınına yerleştirilen yapışkanlı kablolar kaşındırıyordu. Ablam gözyaşlarını doldurduğu yeşillikleri yüzümde gezdirirken elini anlıma koyup okşamaya başladı.
" Kerem'i çağırıp geliyorum, canım." Ablam yanımdan ayrılıp odadan dışarı çıktığında bilinçaltıma yerleşen bin türlü kurmacayı kendimce ortaya sürüdüm.
Hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Hayal meyal o, çocuğu yani Mahir'i hatırlıyordum. Nedenini bilmesem de Mahir 'i hatırlamam tuhaftı. Hatırlamak sayılmazdı. Benim kurmuş olduğum bir hayalden ibaret olmalıydı. Alkan'a benzeyen bir adam profil yaratmıştım. Onu çok özlemiştim ve olanlara onu özlemem sebep olmuştu. Hayal bu kadar gerçeğe yakın olamazdı ama hayal olmasını umut ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN ÇAĞRISI
Roman pour Adolescents"Ona kalbimi sundum." "Sevecğini düşündüm." "Âşık olacağını..." "Gözyaşlarımı sileceğini..." "Yaralarıma merhem olacağını..." "Ruhuma dokunacağını..." "Nefesim olacağını..." Dudağım muzipçe kıvrıldı, gözlerim puslanmıştı. "Öyle de oldu." " Kalbini...