10. Bölüm" Çığlık"

60 3 0
                                    

Multimedia: Ecmel

" Beyaz sayfalara çizik atmaya kıyamazken, yüreğime dökülen mürekkebin sevdim."

❄ ❄ Çığlık ❄ ❄

" Bir daha olmasın,  Bücür. " Gidişini izlerken kurduğu cümleyle beraber şaşkınlığımı hazmetmek için yoğun bir çaba içerisine girmiştim..

"Bücür."  Kısa olduğumu düşünüyordu ama ben gayet normaldim. 1.70 boyundaydım ve Türkiye genelinde uzun boylu sayılırdım. Aptalca gelmişti son kelimesi. Evet, benden uzundu ama yinede kısa falan sayılmazdım.

Eve geldiğimde ablama seslenip odama çekildim. Üzrimdekilerden kurtulup bilgisayarın başına oturdum.

Mahir  Asrın'ı araştırmak, hakkında birşeyler bulmak istiyordum. Havalimanında olanlar aklıma birer çığ gibi düşüyordu. Güvenlik görevlisi adını duyduğu anda korkmuştu.

Bilgisayarı hızlı bir şekilde açmaya çalıştım. Ellerim titriyordu. Çarpıştığımız an kalbimin  kalbiyle birleştiğini hissettim. Kalbim parçalara ayrılıp sanki onun kalbine yerleşmişti.  Gözleri beni kara kutunun içine kilitlemiş ve ben ışığa  ihtiyaç duymadan onun gözlerinde yaşıyordum. Karanlığı andıran siyah incilerinde kendime yol bulmuştum.

Yüzümdeki kan çekilmiş, parmaklarımın buzdan farkı kalmamıştı. Bilgisayar biraz ağırdan alıyordu kendini. O an gözlerimin önüne tekrardan geldi.  Uzun kirpiklerinin gölgelendirdiği keskin bakışları pusluydu. Karanlığın içinde beyaz bir melekti sanki.  Etrafında çoğalan gri dumanlar  yüzündeki şeffaflığı silemiyor,üzerine sinmiyordu.

Bastığı kaldırımın diz çöküşü melekleri kıskandıran güzelliğinin karşısında en belirgin gerçeğini değiştirmiyordu.
Ayla, Batu ve Yasin sadece ikimizin arasında gidip gelen bakışların sahipliğini yapıyordu.
Şaşkındım. Mutluydum. Neden mutluydum bilmiyordum ama bu duygu donmuş damarlarımın tekrardan canlanmasına vesile olmuştu.

Bütün gözleri üzerimde dolaştığının farkındaydım. Kimse bir kelime dahi etmemişti . Onlarda şaşkındı. Ayla'ya baktığımda ellerini ağzına götürmüş şaşkınlıkla Mahir'e bakakalmıştı. Yasin'e baktığımda çoktan yanımızdan ayrılıp yürümeye devem ediyordu. Batu 'da aynı şekilde bir kez daha Mahir'in arkasından bakıp, Yasin'in yanına koşup kolunu omzuna attı. Onlar yürken Ayla ve ben arkada kalmıştık.

"İnanamıyorum!" dedi, Ayla  hâlâ elleri ağzında konuşurken.

" Alkan'a çok benzemiyor mu?" Gözleri hayretle açılırken puslu gözlerim hâlâ dumanlıydı.

" Evet! "dedim," Ona benziyor."Sakin bir sesle.  Sakin değildim kalbim kan basıncını zirveye taşımıştı.

"Seni tanıyor gibi, Yanlış mıyım?" Ellerini ağzından çekip montunun ceplerine yerleştirdi. Gözleri imali bir bakış atınca gözlerime geri çekmeden düz bir metin gibi baktım gözlerine.

" Tanıyor sayılmam. Birkaç kez  tesadüfen karşılaştık," dedim yüzümdeki kasların cansızlığını göz önünede bulundurarak.

"Hımm..." Kahverengi gözleri inanmayan bakışları üzerime düşürürken, " Gerçekten, " dedim ciddi olmaya çalışan sesimle.

" Öyle olsun bakalım.  Çıkar yakında kokusu." Ayla da Yasin'lerin arkasından ilerlemeye başlayınca bende son bir kez Mahir'in sırtına baktım. Hiç beklemediğim bir şekilde omzunun üzerinden  bakınca gözlerimiz birbirine kavuştu. Siyahlara bürünmüş çukurlarında kaybolurken üzerimden çekmedi bakışlarını. Rüyalarımda bile göremeyeceğim hissizliğin vücut bulmuş haline odaklanmıştım. Böyle bir hareket beklemiyordum ondan.  Gri dumanın hüküm sürdüğü havada dudağının kenarı kıvrılınca güldüğünü gördüm.  Mesafesi epey uzaktı ama yüzüne odaklanan bakışlarım mercek görevini üstenmiş gibiydi. Uzak yakındı. Ona bakarken uzaklarda aradığım şeylerin aslında tam ayaklarımın dibinde olduğunu görüyordum.  Yüzüne buzdan duvarlar ören adam gülebiliyor muydu?
Tekrar kafasını önüne çevirip ara sokağa girip, gözden kayboldu.

KALBİN ÇAĞRISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin