8.Bölüm- Ölücek!

988 49 15
                                    

BARAN'DAN...

Mira o çocuğu öpmüştü değil mi? Hem de bana Okan yüzünden ayrılmadım demesine rağmen. Bana yalan söylemiş olmasının hesabını soracağım ondan diyerek geri döndüm.

Okan’la konuşuyordu "Bana bunları zorla yaptırıyorsun!" Ne yani Okan Miraya zorla bir şeyler mi yaptırıyordu? O Miraya cevap bile veremeden yüzüne sertçe bir yumruk attım.

Karnına tekmeler savurdum. O sırada hiç tanımadığım bir çocuk bizi ayırdı. "Bu aptal kız için mi kavga ediyorsunuz beyler hadi ama" Miranın aptal olduğunu nereden biliyormuş bu çocuk?

Mira ona garipsemişçe bakıyordu "Ne işin var senin burada?" demek ki tanıyormuş. Daha fazla dayanamayarak sordum "Kimsin sen?" ikimizin sorusuna cevap verecek şekilde bize baktı "yeni arkadaşınız artık bu okulda okuyacağım" bu yeni çocuğu hiç sevmedim.

Okuldan çıkarken bir köşede Mira'yı beklemeye başladım. Onu gördüğümde kolundan tutarak ara sokaklardan birine çektim. "Ne oluyor Baran? Ne yapıyorsun kolum acıyor bırak kolumu" dediklerini umursamadan onu çekiştirmeye devam ettim.

Kimsenin olmadığından emin olduğum bir yerde durdum. Ona fırsat bile vermeden konuşmaya başladım. "Bana her şeyi anlat Mira. Neden ayrıldık? Okan sana zorla ne yaptırıyor?" yüzüme garipsemişçe bakıyordu "Okan bana zorla bir şey yaptırmıyor" sinirlerime hakim olmaya çalışıyordum "Onu seviyor musun?" bir an tereddüt eder gibi olsa da hemen toparlandı "Okan’ı seviyorum beni rahat bırak" koşarak uzaklaştı.

Arkasından bakarken ondan 2. Kez nefret ettim. Demek yalancının tekiymiş iyi ki benden ayrılmış!

Bende arkasından yavaş adımlarla ilerledim. Okulun kapısına geldiğimde Okan’la Mira konuşuyorlardı. Okan hiçte içten olmayan şekilde konuşmaya başladı “Bu akşam seni alacağım. Bara gidiyoruz.” Mira bir adım geriledi “Ne? Asla gelmem” Okan alaylı bir tavırla sordu “Gerçekten gelmiyor musun? Yazık olacak” Miranın buradan bile belli olan endişesi vardı. “Geliyorum” Okan mirayı korkutuyor olmalıydı.

“9’da evin önünde ol. Ha birde bara uygun olacak şekilde giyin” burnuma hiçte hoş olmayan kokular geliyordu.

Tam 8’den beri buradayım. Arabamla Mira’nın evinin önündeyim ve bekliyorum. Bu işte karışık bir şeyler var.

Kapılarının önüne beyaz bir araba yaklaştı. İçinden Mira indi ve evinin önünde beklemeye başladı. Sanırım o araba Yağmur’a ait.

Yani Mira evinde kalmıyor. Tamam, işte bu çok garip.

Biraz daha bekledikten sonra Mira kumaş yetmeyen kısacık elbisesiyle Okanın arabasına bindi. Bende peşlerinden takip ettim. Pahalı barlardan birine girdiklerini gördüm.

Yarım saat sonra ayakta duramayan Mira barın kapısının önünde belirdi. Kendi kendine gülüyordu. Koşarak yanına gittim.

“Mira ne kadar içtin sen? Daha gönyede duramıyorsun” “Dadım mısın sen ya? Bırak beni” “Mira şuan sarhoşsun seni bırakamam” kolundan tutarak onu sürümeye başladım. “Ah bırak kolumu” Arabaya zorla bindirdikten sonra hemen yan koltuğa geçip arabayı kilitledim. O ise hala arabayı açmaya çalışıyordu.

“Boşuna uğraşma araba kilitli. Ayrıca şu telefonunu ver seni bırakacak birilerini aramam lazım” hızla telefonu arkasına sakladı “Hayır telefon benim özelim vermem” hala aptalca gülüyordu “Mira ver şu lanet telefonu” kafasını hayır manasında salladı.

“Pekâlâ, zorla almam gerekecek” onun arkasına doğru kollarımı uzattım. Şuan yüzlerimiz çok yakındı. Gözleri dudaklarımdaydı. Daha ben ne olduğunu anlayamadan dudaklarıma yapıştı. İçimde ona karşılık verme isteği vardı ama bunu yapamazdım.

Beni aldatmıştı. Ayrıca yalan söylemişti ve şuan bir sevgilisi var. Onu üzerimden ittim. “Senin sevgilin var bunu yapamayız”

Telefonunu vermediği ve onu bizim eve götüremeyeceğim için yakınlarda bulduğum bir otele gelmiştik.

“İki tane tek kişilik oda istiyorum” kredi kartımı uzattım “Üzgünüm beyefendi. Tüm tek kişilik boş odalarımız dolu. Gold Majesty Hotel olarak büyük bir holding’i ağırlıyoruz. Sadece 2 tane çift, 4 tanede 3 kişilik odamız mevcut” Sıkıntıyla iç çektim. “Pekâlâ, o halde bir tane çift kişilik oda alıyoruz” şifremi girip onaylandıktan sonra, anahtarı alarak odamıza çıktım.

Mira sızmıştı. Ayakkabılarını çıkararak onu yatağa yatırdım. Daha sonra başka şansım olmadığından yanına bende uzandım.

Sabah kalktığımızda tüm güneş ışığı odayı dolduruyordu. Yatakta doğrulup Mira’ya baktım. Hala bıraktığım şekilde uyuyordu. Yataktan kalkıp oda servisini arayarak kahvaltıyı söyledikten sonra, dışarıyı izlemeye koyuldum.

“Baran? Burada ne işim var” duyduğum sesten sonra sesin sahibine doğru döndüm. “Sarhoştun ve telefonunu vermedin. Bende seni evime götüremeyeceğimden buraya getirdim” gözlerini ovuşturarak odayı ve yatağı inceledi “Hiç olmadı ayrı ayrı odalarda ve özelliklede ayrı yataklarda kalamaz mıydık?”

“Otel büyük bir şirketi ağırladığından tek kişilik odalar dolu bende meraklı değilim seninle kalmaya” Başımı tekrar dışarıya yöneltim.

Kapı kırılacakmışçasına çalıyordu. “Bu kim baran birini mi bekliyorduk?” bakışlarımı ona çevirmeden cevapladım “Oda servisidir kahvaltı söylemiştim”

“Oda servisleri ne zamandır kapıyı böyle çalıyor” kapı kolu açıldı “O-Okan?” hızla arkama döndüm. Okan bir bana bir de Miraya baktıktan sonra onun kulağına doğru eğildi “Kardeşine güle güle de” Nasıl?

Beklediğim Sendin-Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin