12. Bölüm- İtiraf

961 44 7
                                    

-Merhaba arkadaşlar ,sizden özür diliyorum, biliyorum yazamadım ne zamandır. Hepsi okul yüzünden. Neyse ki 15 tatile girdik. Tatilde bir kaç bölüm atabileceğim.Evet çok kısa bir bölüm olucak. Umarım beğenirsiniz. -

Kapı açıldığında içeri girenin canberk olduğunu görünce içime bir rahatlama geldi. Elindeki ilaçları masaya yavaşça bırakarak yanıma yaklaştı. Alçak bir sesle "Umarım iyisindir" dedi.

Kafamı sallayarak "Evet iyiyim." dedim.
Masaya doğru yöneldi ve ilaçları eline aldı. Elindeki ilaçlara baktığımda birkaç pansuman ilacı vardı.

Bir süre bana baktı ve "Hadi oturda yaralarına şunları sürelim. Belki işe yararlar." dedi kabaca.

Yavaşça yatağa oturdum. Yanıma geldi ve eğildi. Hiç bilmediğim bir ilacı pamuğa akıtarak dirseğimdeki ve yüzümdeki yaralara sürmeye başladı.

O ilaçları sürerken bende onu seyrediyordum. Canım yanıyordu. Bağırmak istiyordum ama bunu Canberk'in yanında yapıp rezil olmak istemiyordum.

"Tuğçe, kardeşimi gördün mü?" diye telaşla sordum.
Gözlerini başka yöne çevirerek "Hayır"dedi.
Korkarak ayağa kalktım, farketmeden Canberk'in elindeki ilaca çarpmış ve ilacı dökmüştüm.
"Hayaksi" dedi ve bana baktı.
"Ö-özür dilerim. Farketmedim ben."  Canberk'ten neden bu kadar korkuyordum anlamıyorum. Birden bire titremeye başladım.

"Hey, özür dilemene gerek yok. Ne olacak? Herkesin yapabileceği sakarlıklar"

Bunları Canberk mi demişti? Vay be. Gerçekten şasırmıştım. Ben bağıracağını düşünmüştüm hele ki bugünkü olaydan sonra.

Bir kaç kere kapıya vuruldu. Canberk hızlı şekilde kapının yanına gidip kapıyı açtı.
Kapının önünde duran Tuğçe bütün giysileri yırtık , kan içindeki derisiyle önümüzde duruyordu.

Korkarak Tuğçe'ye bakıyordum.Tuğçe yavaşça içeri girdi. Gözümden yavaşça yaşlar akarak "Tuğçe ne oldu sana?" dedim.

Gözlerini benden kaçırarak "Sadece kaçarken oldu."
"Sen, burayı nerden biliyorsun?" dedim sessizce.
Biraz sustu , ve sonunda cevap verdi "Sizi takip ettim."
"Neden yanımıza gelmedin?" dedim. Canberk'e baktığımda yüzü kızarmış şekilde ayağı kırık eski bir sandelyenin üstüne oturmaya çalışıyor ve dikkatlice dinliyordu.

Tuğçe "Ayağım acıyordu, yetişemedim.Beni soruya boğucağına yaralarımın geçmesi için yardım edermisin?" dedi sertçe.

"Tamam" diyebildim sadece.
Canberk'e seslendim ama dalmıştı duymadı. "Canberk!(×3)"

Üç seslenmeden sonra beni duyabildi ve "Efendim" dedi.
"İlaçları verirmisin? Tuğçe'ninde pansumana ihtiyacı var"

"Ben pansuman yapmaya başlayayım sende şu odadaki ilk yardım çantasını getir."diyerek eliyle odayı gösterdi.

Odaya girdikten sonra ilk yardım çantasının nerde olduğunu sormayı unuttuğum aklıma geldi ve geri döndüm.

Canberk Tuğçe'nin yanında durmuş birşeyler diyordu. Kapının yanında durdum ve sessizce dinlemeye başladım.
"Tuğçe , Mira'ya hiçbir şey söylemiyeceksin!"
"Nedenmiş o? Hepsini anlatıcağım.Herşeyi."

Canberk sinirle "Eğer söylersen..."

Duramadım ve atıldım "Ne olur söylerse? Zaten artık söylemek zorunda! Söylermisin Tuğçe?"

Tuğçe yutkunarak "Mira kızmıyıcaksın ve bu aramızda kalıcak. Biz Canberkle beraber olduk."


Beklediğim Sendin-Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin