0.8

3K 216 90
                                    

Söz vermiştik artık. Geçecekti. Öyle olmak zorundaydı. Geçmeliydi.

Jimin'in kollarından çıktığım anda ağlamam daha da çok şiddetlendi. Öyle bir ağlıyordum ki... Sanki bütün içimi döküyordum.

Jimin, başımı iki elinin arasına aldı ve baş parmağı ile yanaklarımı okşadı ve göz yaşlarımı sildi. Artık ağlayışlarım, derin bir iç çekişlere dönüşmüştü.

"Ağlama,"

"Ağlamak istiyorum."

"Ağlama,"

Bunu söyledikten sonra çenem titremeye başladı. Yine ağlayacaktım. Kendimi ona açıyordum. Bana iyi gelmeyeceğini biliyordum ama yine de onunla olmak istiyordum.

"Lanet olsun, ağlama," başını geriye attı ve yutkundu. O yutkunurken adem elması hareket etmişti. Ben de yavaşça yutkundum.

Ellerini yanaklarımdan çekti ve kendi yüzünü sıvazladı. Ardından direkt olarak gözlerime baktı.

"Şu histen nefret ediyorum. Ağlama!"

Göz yaşlarımı sildim ve ona sorarcasına baktım.

"Anlamadın mı?"

Gözlerine boş ve duygusuzca bakıyordum. Beni sevdiğini biliyordum. Ama ona güvenmiyordum. Bunun için, her şeyi itiraf etse bile olmazdı. Gerçi ben ondan önce itiraf etmiştim ya, neyse...

"Anladım,"dedim, sesim yine çatallaşmıştı ve bu az sonra yine ağlayacağım anlamına geliyordu.

Ellerimi ellerinin arasına aldı.

"Bak, şimdi sakinleş. Sonrasında her şeyi anlatırsın. Tamam mı?"

Başımı onaylarcasına salladım ve ellerimi Jimin'den kurtarıp yürümeye başladım. Boş bir koşu yolundaydık ve etraf karanlıktı. Açıkçası biraz korkmuştum.

Yürürken Jimin'i arkamda bıraktım ve ona bakmadım. Aklım babamdaydı ve sağlıklı düşünemiyordum. Eğer sağlıklı düşünseydim, en başında Jimin ile buluşmazdım zaten.

Babaydı bu. Seviyordu insan. Ne yaparsa yapsın nefret edemiyordu. En acısı da buydu zaten. "Keşke,"dedim, fısıltı ile karışık bir şekilde, "ondan nefret edebilseydim."

Gözlerimin dolduğunu hissettim. Yine!

Ben ki, bu zamana kadar annemin bile yanında ağlamazdım. Annem gittikten sonra da babamın yanında ağlamazdım. Ben kimseye güçsüz yanımı göstermezdim. Korkardım.

Fakat bugün, bir istisna olmuştu. Ben, Kim Jennie, Jimin'in yanında hıçkırarak ağlamış ve onu sevdiğimi söylemiştim. Eğer şu anda kendimde olsaydım, adım gibi eminim bunların hiçbiri olmazdı ama olmuştu bir kere.

Jimin'i görebilmek için arkamı döndüm. Bana bakıyordu fakat gözlerinde farklı bir şeyler vardı. Tanıdık bir ifade vardı.

O gün, onu otobüste yıkılmış bir şekilde gördüğümde de, gözleri böyle bakıyordu. Bir şeyler yanlıştı.

"Seviyorum,"dedim. Kafayı yemiş olmalıydım. Bu da neydi böyle.

"Efendim?"dedi ve kaşlarını çattı.

"Seni,"dedim, "seviyorum!"

Sesim yüksek çıkmıştı. Jimin şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. O da farkındaydı, psikolojim berbattı ve normalde olsam asla böyle şeyler demezdim.

Yanıma yaklaştı ve bir süre öylece baktı. Sonrasında... Sonrasında ise, yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Sonra daha çok yaklaştırdı ve daha çok. Beni öpecekti!

solo ❦ JenMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin