"Jennie? Bir sorun mu var?"
Jisoo'nun bana seslenişi ile kafamı sıramdan kaldırdım ve ona boş gözlerle baktım. Bir süre sessizce bakıştıktan sonra, kafamı olumsuz anlamda salladım ve yüzümü yine sıraya gömdüm.
"Belli, bir şeyler olmuş." Jisoo sırtımı dürttü ve ardından kollarımdan tutarak beni sıradan kaldırmaya çalıştı.
Tüm gücümle ona direniyordum fakat Jisoo'ydu bu, istediğini alırdı.
En sonunda sıradan kalktım ve şu sıralar hep yaptığım gibi, boş ve anlamsız gözlerle omuz silktim.
"Jennie, hadi ama!" Jisoo koluma girdi ve yürümeye başladık. Öğlen paydosundaydık ve sınıf bomboştu.
Sınıftan çıkınca ona soran gözlerle baktım, nereye gidiyorduk böyle?
"Seni biriyle tanıştıracağım, çok seveceksin."
Gözlerimi devirdim. Neydi bu? Jimin ile en son konuştuğumuzdan bu yana yaklaşık on gün geçmişti ve ben yaklaşık on gündür etrafta zombi gibi geziyordum.
Duygusuz, uykulu ve umursamaz...
Jisoo da, benim bu hâlimi görünce, keyfimi yerine getirmek için beni erkeklerle tanıştırıyor ve onlardan hoşlanmam için çaba sarf ediyordu. Fakat bırakın hoşlanmayı, onlar benle konuşurken onları dinlemiyordum bile...
"Jisoo... Cidden sırası değil,"
"Kızım genciz biz, tabiki seveceksin, hepsi şu Yoongi yüzünden değil mi?" Kaşlarını çattı, "Onun yüzünden artık kimseye güvenmiyorsun. Elimde olsa onu bir kaşık suda boğarım!"
"Hayır... Onun yüzünden değil. Onu çoktan unuttum. Sadece şu sıralar dersler üstüme geliyor, sınavlar falan... Boğuluyorum."
Yüzüme inanmamış gibi baktı ve sonrasında yine kolumdan çekip yürümeye başladı. Onu pes etmiş bir şekilde takip ediyordum. Böyle giderse tanımadığım ve sonrasında kalbini kırmadığım biri kalmayacaktı.
Zaten birkaç kere hakkımda bu tür söylentilere rastlamıştım fakat umursamıyordum.
En sonunda okulun kafeteryasına indik. Jisoo beni boş masalardan birine sürüklerken gözlerimi devirdim ve kaderime boyun eğip Jisoo'nun gösterdiği masaya oturdum.
Jisoo yanıma geldi ve kulağıma bir şeyler fısıldadı. Onu dinlemiyordum, hemen şu tanışma olsun, bitsin ve sınıfa çıkmak istiyordum.
Jisoo sözünü bitirdikten sonra, "Tamam mı?" dedi, onu dinlememiş olmama rağmen kafamı olumlu anlamda salladım. Jisoo göz kırptı ve yanımdan ayrıldı.
Derin bir iç çektim ve tanışacağım kişinin gelmesini bekledim. En sonunda biri geldi ve karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu.
O gelir gelmez doğruldum ve bir süre yüzüne baktım. Aslında yakışıklı bir çocuğa benziyordu. Yazık olacaktı.
"Selam," dedi, oldukça gergin ve heyecanlı görünüyordu, "ben Kyungsoo." Elini sıkmam için uzattığında bir süre tereddüt etsem de elini tuttum ve sıktım.
"Ben Jennie," diye bir şeyler geveledim ve elimi ondan çektikten sonra sıkıntıyla soluk vererek kafamı sağa döndürdüm.
Onun bu gergin ve heyecanlı tavrının aksine çok sakin ve umursamazdım. Büyük ihtimal umudu kırılmış ve gururu incinmiş bir şekilde yanımdan ayrılacaktı.
Açıkçası umrumda bile değildi.
.
.
.
"Ciddi misin?" Jisoo'nun yaptığı soğuk espri karşısında yüzümü buruşturdum ve Tanrı'dan yardım diledim. Beni neyle sınıyordu böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
solo ❦ JenMin
Fanfiction"Hani o çok sevdiğin yalnızlığın varya, seni ondan bile kıskanıyorum." -bir civciv ile bir kedi- Park Jimin X Kim Jennie