Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar. Ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar. Ve sırf dardı diye kafalar düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik. "Sarılmak yakar bizi," deyip aşkı hep uzaktan sevdik.
-Charles Bukowski
Yüzüme patlayan flaşlarla kendime gelmiştim. Allahım her gün başka bir şey oluyordu. Bir kaç haftadır sakin bir gün geçirememiştim. Benim anlamadığım şey o adam çok ünlü bir insan değildi. Bu insanlar beni nerden tanıyorlardı. Beni ve onu. Buraya kadar neden gelmişlerdi ki ?
"Melsum hanım, babanızla içerde tartıştığınız doğru mu ? Babanız size şiddet mi uyguladı ? Fırat beyle bir ilişkiniz olduğu söyleniyor doğru mu ?"
Fırat'ın ismi geçtiğinde içimde oluşan heyacana takılmak istemedim. Şiddet ? Evet bana şiddet uyguladı. Sadece bir tokattı belki dışardakiler için ama bunun dışında sözlü şiddetler vardı. Ve bu belki de fiziksel şiddetten daha ağırdı. Zaten fiziksel şiddet bile olması üzücü ve iğrenç bir durumdu. Şiddetin her türlüsü yanlış değil miydi zaten ?
"Hayır, hayır yok öyle bir şey. Fırat bey sadece müvekkilimdir. Şiddet de asla söz konusu değildir. Ufak bir rahatsızlığım var burnum sık sık kanıyor. Teşekkürler. İyi günler"
Hızla arabama bindim. Elim ayağım titriyordu. İlk defa böyle bir şey yaşamıştım. Bu yaşadıklarım beni ürkütüyordu. Göz önünde olmak daha da ürkütüyordu. Burnum hala kanıyordu. Sanırım stres ile alakalı bir durum vardı. Peçeteyle burnumu sildim. Telefonumun melodisi arabanın içini doldurdu. Telefonumu elime aldım. Kayıtlı olmayan bir numaraydı.
"Alo , buyurun."
"Alo. Melsum hanım. Cezaevi müdürü Ahmet Taşkan ben. Fırat bey siz ile görüşmek istiyor. Görüşmek ister misiniz ?"
"Tabi ki. Zahmet olmazsa verebilir misiniz telefonu ?"
"Elbette. İyi günler"
"İyi günler."
"Alo. Avukat iyi misin ? Haberler de gördüm. Kötü gözüküyordun. Biri bir şey mi yaptı ?"
Haberleri gördüyse eğer onun için söylediğim şeyleri de duymuştur. Keşke arkadaşız deseydim. En azından Fırat yakın olduğumuzu hissederdi.
"İyiyim Fırat. Teşekkür ederim. Bir problem yok. Bu aralar sık yaşadığım bir şey. Burnum kanıyor. Sen nasılsın ?"
"Ben nasıl olmak gerekirse öyleyim. Burdan çıkmak istiyorum. Ve Burdan çıkınca ilk işim seni doktora getirmek olacak. Çünkü Kesin sen gitmemişsindir."
Gülümsedim ama o bunu görmeyecekti.
"Seni çıkaracağım. Elimden geleni yapacağım. Evet doktora gitmedim. Önceliğim sensin."
Ah tanrım, ne demiştim ben ! Yanaklarım kesin kıpkırmızıydı.
"Bence önce kendini düşünmelisin."
"Peki denerim."
Arkadan müdürün sesini duydum.
"Artık kapatmalısın."
"Benim kapatmam lazım. Kendine iyi bak. Çünkü senin iyi olduğunu bilmeye ihtiyacım var."
Sanırım bayılacaktım. Fırat bana ilk defa bu kadar güzel şeyler söylüyordu.
"Sende kendine iyi bak. Dikkat et. Görüşürüz"
"Görüşürüz, güvercin"
Allahım yardım et bana Fırat'ı kurtarabilmem için yardım et bana. Telefonuma dan mesaj sesi gelmişti. Hemen baktım. Araba da olmasaydım sevinç dansı edebilirdim. Mesajı atan kişi İhsandı. Kağıdın fotoğrafını atmıştı. Hemen teşekkür ve dava dosyasını açtığına dair belgeleri yolladım. Kağıtta sayı ve harflerin karışık olduğu 8 haneli bir şey yazıyordu. Bu ne olabilirdi ? Kasa şifresi, telefon şifresi, alarm şifresi ve daha bir sürü şey. Bu samanlıkta iğne aramaktan farksızdı. Ama pes etmeyecektim. Ateş beyin evine gidip bu şifreleri denemem lazımdı. Yaptığım suçtu ve yanlıştı. Ama bu dava da suçlulardan biriydi. Bunu yapmalıydım. Başka çarem yoktu. Ama evine nasıl girecektim. Bir yolunu bulmam lazımdı. Düşün,düşün,düşün,düşün...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güvercin
RomanceBazı anlar vardır, kabus olsun istersiniz. Uyandığınız da hiç yaşanmamış olsun. Şu an öyle bir anın içindeydim. Ama beni öldüren ise bu anın kabus olamamasıydı. Sevdiğim insana en büyük acıyı yaşatacaktım belki de. Onun bedenine özgürlüğü verip ruhu...