4-For The First Time In My Life

261 44 6
                                    

Notes'un kapısından içeri girdiğim gibi aşina olduğum o mükemmel kahve kokusu ve arka plandan gelen hafif jazz müzik kulaklarıma ulaşmıştı.Rüzgarla dağılmış sarı saçlarımı yüzümden çekip tek omzuma attığım gibi gözlerimi içeride gezdirmeye başlamıştım.Birkaç dakika erken gelmiştim ama Harry'nin çoktan geleceğini düşünmüştüm.Aniden belimde hissettiğim büyük ellerle yerimde sıçrayıp nefesimi tutarak arkamı dönmüştüm.Yemyeşil gözler bana muzipçe bakarken tuttuğum nefesi geri verip gözlerimi devirmiştim.Bu kıvırcık kafa beni kalpten öldürmek mi istiyordu?

"Geç kalmadım değil mi?.." Diye mırıldanmıştı her zamanki gibi ağır ağır konuşarak gözlerini yüzümde tutuyor beni inceliyordu.Beni incelediğini fark edebiliyordum.

"Hayır...Ve bir daha sakın arkamdan sinsice gelme." Diye mırıldanmıştım köşedeki boş masaya yürümeye başlarken.

"Bir daha görüşmeyeceğimizi sanıyordum?Sanırım fikrini kolayca değiştirmene sebep oluyorum..." Masaya oturduğumuz gibi kaşlarını kaldırmış yüzünde gamzelerini çıkaran bir gülümseme ile bana bakmıştı.

"Kalkıp giderim,bunu biliyorsun değil mi?" Diye mırıldanmıştım tek kaşımı kaldırıp onu tehdit edercesine konuşmuştum.Harry'nin elmas gibi parlayan gözlerinden bir gölge geçse de hızla toparlanmış "Her neyse...Nasıl gidiyor?" Diye mırıldanmıştı şapşal bir gülümseme ile.Cidden mi,bunun için mi gelmiştim?...

"Cidden nasıl gittiğini mi konuşacağız?Daha şimdiden beni sıkmayı başardın." Diye mırıldanmıştım bu sırada masamıza gelen garson kız sanki Harry'i ve beni tanımış bu yüzden ikimizi uzunca bir süzmüştü.Evet alakamız olmayan insanlardık ama sonuçta babam onların bir nevi patronları sayılırdı.

"Siparişinizi alabilir miyim?" Diye mırıldanmıştı kendini toparlayabildiği gibi.

"Ben sade kahve istiyorum." Diye mırıldanmıştım hemen arkamdan Harry "Bana da aynısından getirebilirsin.Teşekkürler." Diye mırıldanmıştı kıza gülümseyerek.İyi kalpli bir çocuktu...Hayatı seviyordu.Bu da ondan uzaklaşmam için bir diğer başlıca sebepti.Esmer kocaman gözleri olan kız gittiği gibi Harry hemen tekrar söze atılmıştı.

"Seni hala çözmeye çalışıyorum.Nelerden hoşlandığını,ne konuşmak istediğini...-" sözünü kestiğim gibi "Ben konuşmayı sevmem." Diye mırıldanmıştım gayet basit bir şeymiş gibi,benimle en ihtiyacım olduğu dönemlerde kimse ama kimse konuşmamıştı.Konuşmanın önemi neydi ki sözleriyle sana kimse yardım edemeyecekse...

"Sadece bir kere buluşacağız ve peşinden 'gelmeyeceğim' diye anlaştık.Hadi ama...Bunun bir buluşma olduğunu düşünmüyorum." Diye mırıldanmıştı arkasına iyice yaslanırken.

"Bu zaten bir buluşma değil ama...Her neyse." Diye mırıldanmış ardından derin bir nefes alıp kendimi konuşmaya zorlamıştım.Sadece birkaç saat...Kendimi zorlasam bitecekti.

"Mm,pekala.Şarkı söylüyorsun?Değil mi?" Diye mırıldanmıştım başka konuşacak konu bulamayarak.

"Evet.'One Direction',duymuş olabilirsin." Diye mırıldanmıştı kafasını gururla sallayarak hafifçe gülümsemişti.

"Hayır duymadım.Dinlediğim fazla şarkıcı yoktur..." Diye mırıldanmıştım omuzlarımı silkerek umursamadığımı da göstermiştim.

"Sana şarkı söyleyebilirim...Belki bir gün." Diye mırıldanmıştı yine o gamzeli gülümsemesini yüzüne yerleştirdiği gibi.

"Sağol,gerek yok.Bu konuyu geçelim.." Diye mırıldanmıştım kafamı aşağı eğdiğim gibi.Yine başka bir işkence...Tam yine hayatımın berbatlığı hakkında sövecekken kahvelerimiz gelmiş ve kız yanımızdan ayrıldığı gibi Harry "20 soru oynayalım.Bir sen soru sor bir ben.En azından soru bulabilirsin değil mi?" Diye mırıldanmıştı kahvesini yudumlarken.

Eternal Flame(H.S)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin