Üçüncü Bölüm

485 147 367
                                    

Hâlâ ilerliyorduk. Etrafta köpek havlamaları, yaprak hışırtıları duyuluyordu. Bir insan sesi veya başka bir şey yoktu Sadece sokak lambasından ışık geliyordu. Sokak dardı ve terk edilmiş, kusmuk yeşili apartmanlar vardı.

Birden Cem kolumdan tutup beni çekti. "Dikkat et Jale! Az kalsın düşüyordun." Yere baktığımda kanalizasyon kapağının olmadığını gördüm. Cem beni tutup çekmeseydi ne olurdu kim bilir. "Ah Tanrım! Cem, çok teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın" deyip yanağına bir öpücük kondurdum.

🍭🍭🍭

Şafak vakti

Ben Cem'i omzuna yaslanmış gözlerimi dinlendiriyordum. Cem ise taşı tekmeliyordu. Sonra Cem taşı tekmeleyince taşın sert bir yere çarptığını duyduk. Baktığımızda ise karşımıza eski bir depo çıktı. Birden aklımdan 'Cem'i buraya mı saklasam' diye düşündüm. Çünkü kuytu bir yerdeydi ve üstelik burada hiç kimse yaşamıyordu. Polis Cem'in buraya saklandığını kesinlikle öğrenemezdi.

Cem yanıma gelip "İstersen bi' içeri girip bakalım. Burası güvenli gibi. Burada bir süreliğine kalabilirim." Tamam anlamında başımı salladım ve içeriye girdik.

İçerisi çok karanlıktı ve buz gibiydi. Her yerde kutular vardı ve duvarlarda da değişik tırnak izlerine benzer şeyler vardı.

"Biraz soğuk ama idare eder. Jale, sen istiyorsan git. Artık senlik bir şey kalmadı"

"Cem, saçmalama. Burası çok soğuk. Donarak ölürsün burada. Ne olur yapm-" diyecekken hemen sözümü kesti.

"Tamam Jale. Beni duygusallığa bağlama ve dikkatlice dinle. İstediklerimi akşama kadar getir. Tamam mı?"

Yine tamam anlamında başımı salladım.

"Güzel. Öncelikle bana kibrit kutusu yirmi otuz tane fala-" diyecekken sözünü kestim Cem'in.

"Lan hayvan, ne yapacak o kadar kibrit kutusunu, götüne mı sokacan?"

"He Jale, geceleri götüm üşümesin diye yakıp yakıp götüme sokacam."

Tek kaşımı yukarı kaldırıp ona baktığımda şöyle bir durup "Tamam biraz abarttım ama bi' altı tane mi getir. Sonra benim evden yeşil hırkamı getir. Bir de Doritos ve Pepsi getir."

"Başka bir isteğiniz var mı Cem efendi? İsterseniz size son model bir ısıtıcı getirelim. Olur mu Cem efendi?"

Yanaklarımı sıkıp "Senin dalga geçmeni seviyim. İstemem şeker kraliçesi. Bunları getir bana yeter."

(Cem bana şekerleri psikopat gibi sevdiğim için  'şeker kraliçesi' der.)

" Tamam tamam gevşeme. Akşama doğru istediklerini getiririm."

"Peki gece boyunca evde olmadığın için annenle babana ne diyeceksin? "Ah Tanrım, annemle babamı tamamen unutmuştum." İnanmıyorum annemle babamı unutmuşum. Ya uyanmışlarsa? Boku yedim ben!" diye zıplayıp duruyordum. Cem kolumdan tutup " Lan bi' sus, sen bu gidişle bütün şehri uyandıracaksın. Sus gözünü seviyim ya."

Birden kendime geldim ve biran önce annemle babam uyanmadan evde olmalıydım. Cem'le vedalaşıp evin yolunu tuttum.

🌈🌈🌈

Eren hâla hastanedeydi. Oya Hanım ve Taner Bey yoklardı. Eren'de uyuyordu. Sonra kapı çalınca irkilerek uyandı. Uykulu bir sesle "Geeel" dedi. Kapı açıldı ve içeriye beyaz tenli, bal rengi saçları olan bir kız geldi. Eren'in sevgilisiydi.

"Müsait miydin canım geçmiş olsun." deyip Eren'in başucuna oturdu. Eren sevgilisinin elinden sımsıkı tutup "Seni görünce daha iyi oldum canım" dedi.

İşte Benim GeleceğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin