Dokuzuncu Bölüm

312 105 112
                                    

Jale uyuyordu. Turgut da onu izliyordu.

Mahkum kafasını yerden kaldırıp "Sana bir şey sorucam evlat." dedi.

Turgut kafasını Jale'den kaldırıp mahkuma döndü.

Biran önce bu adamdan kurtulmak istiyordu. Çünkü ona güvenmiyordu ve böyle adamlarla çok fazla yüz göz olduğu için tehlikeli olduklarını biliyordu. Özellikle Jale için.

Ne kadar muhatap olmak istemese de "evet" dedi soğuk bir sesle.

Mahkum işaret parmağıyla bir yeri işaret edip "Cebindeki o alet-" Turgut mahkumun sözünü kesip yine "evet" dedi.

"O alet çilingirlerde bile bulunmuyor. Bu alete sahip olmak için ya bir hırsız olmalısın ya da başka biri. Yani sıradan insanlar o alete sahip olamaz evlat."

Turgut kafasını çevirip "Sen nereden biliyorsun?" diye sordu.

Mahkum kafasını yana çevirip "Dolandırıcıyım ben evlat. O yüzden sahiptim. Ama sonra yakalanınca aldı piçler! Sen ne iş yapıyorsun?" diye sordu.

Turgut, Jale'nin saçlarını okşamaya başladı ve Jale'nin geçmişini öğrenirse neler olabileceğini düşündü.

Jale kafayı yerdi.

'Sen nasıl bir insansın. Bunu nasıl yaparsın.' demesi beyninde çınladı.

Ve o an ne olursa olsun Jale'den geçmişini saklamaya karar verdi. Çünkü onu kaybetmek istemiyordu.

"Uzun hikaye." dedi. Anlatmak istemediği belliydi.

Ama mahkum onu rahat bırakmadı. Çünkü Turgut'un ne yaptığını öğrenmek istiyordu.

'Eğer bu çocuk da benim gibi polisler tarafından aranıyorsa belki arkadaşıyla birlikte beni de kurtarır. Ve ben de artık bu kahrolası yerden kurtulup hayatıma kaldığım yerden devam edebilirim.' diye içinden geçirdi mahkum.

"Zamanımız bolca var evlat. Bu yüzden ne kadar uzun olursa olsun anlat."

Turgut, Jale'nin saçlarını okşamaya devam ederken "Onun bilmesini istemiyorum." dedi.

Mahkum, Jale'ye bakarak "Sarışın kızın mı?" diye sordu.

"Evet." dedi Turgut.

"Şu an uyuyor evlat. Yani seni duyamaz."

Turgut'un içi rahat değildi. Bu mahkum ona pek de güvenilir gelmiyordu. Ama sonra "Peki." dedi ve anlatmaya başladı.

"İki yıl öncesinde benim Helin yerine başka bir sevgilim vardı. Adı Kayra. Biz ikimiz ve diğer iki arkadaşımız daha vardı. Onlar da İkra ve Harun'du. Ve onlar da sevgiliydi. O ikisi şu anda deliler hastanesindeler. Ama Kayra nerede bilmiyorum."

Mahkum içini çekip "Eee?" dedi devamını öğrenmek istermiş gibi.

Turgut anlatmaya devam etti.

"Biz dördümüz hırsızlık, kumar, soygun, dolandırıcılık gibi gibi her türlü şeyi yaptık. Ama en önemlisi biz yamyamdık! İnsan eti yerdik!"

Mahkum duydukları karşısında tüyleri diken diken olmuştu.

'Gece acıkıp da ya beni yerse. Sabaha sağ çıkarsak iyi.'

Turgut anlatmaya devam etti.

"Acıktığımız zaman ıssız yerlerde yaşayan insanları bir şekilde kandırıp tuzağımıza düşürürdük. Sonra ormanlık bir yere kaçıp her yerini bölüşüp çiğ çiğ yerdik."

Korku bu sefer mahkumun her bir hücresine yayılmıştı.

'Yeminle aranıyordur bu çocuk. Allahım! Koru şu kulunu yarabbim.'

İşte Benim GeleceğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin