ON BEŞİNCİ BÖLÜM

98 27 26
                                    

Starbucks'a gelmiş ben milkshakemi kızlar da filtre kahvelerini içip bir yandan da aralarında yarın değil diğer günkü buluşmayı konuşuyorlardı.

Ben milkshakemi içmeye devam ederken arka cebimdeki telefonun çalmasıyla cebimden telefonumu alıp ekranda yazan ada baktığımda Turgut'un adını gördüm.

O sırada kızlar kim aradı dercesine bana bakıyorlardı.

Onlara hiçbir tepki vermeden telefonu kulağıma götürüp "Alo." dedim.

"Jale, Starbucks'daki pop star gibi giyinmiş kız sen misin?"

Kafamı kaldırdığımda girişte Turgut'u gördüm. Bizim olduğumuz masaya bakıyordu. Ayağa kalktığımda bizim masaya doğru ilerledi ve yanıma geldiğinde birbirimize sarıldık.

Bir sandalye çekip yanıma oturup kızlara da selam verdikten sonra bana dönüp "Ben de seni arayacaktım, Deniz Hoca'yla konuşmak için." dedi.

"Buraya mı çağıracaktın beni."

"Aynen."

Sonra üzerimdekilere bakıp " Jale hanımcığım, yemin ediyorum tam pop star gibi olmuşsunuz." dedi.

"Teşekkür ederim."

Tam o sırada kızlar kalkıp "Jale biz kalkıyoruz. Bizimle mi geleceksin yoksa Turgut'la mı gideceksin?" diye sorduklarında Turgut elini havaya kaldırıp "Jale benimle kalacak." dedi. Bunun üzerine kızlarla vedalaştık.

Kızlar gittikten sonra Turgut'a "Gidelim mi?" diye sordum.

"Ben bir filtre kahve alacağım. Sonra gideriz." dedi.

Turgut filtre kahvesini aldıktan sonra Starbucks'dan çıkıp arabaya doğru yöneldik.

Arabayı çalıştırırken "Nereye gitmek istersin?" diye sordu Turgut.

"Bilmiyorum." dedim sadece.

"Jale sorun ne?"

Yine "Bilmiyorum." dedim.

"Ben biliyorum ama."

Merakla ona baktığımda Turgut'sa gözlerini yoldan ayırmayıp "Özlüyorsun." dedi. "Hiç kavuşamamış olmana rağmen birisini özlüyorsun."

"Çok aşığım." dedim gözyaşlarım içinde.

"Ve sen bana söylemiyorsun." Sonra bir peçete uzatıp "Lütfen ağlama." dedi. "En azından ağlıyormuş gibi yapma."

Şaşkınlık içinde ona bakıp "Nasıl yani?" dedim alçak bir sesle.

"Gözlerinden yaşlar süzülmüyor. Daha doğrusu süzülemiyor. İnsanlar ağlamanın ezikçe ve utanç verici olduğunu düşünüyorlar."

"Altı yaşındayken bir erkek için ağlamanın ne kadar saçma bir şey olduğunu düşünüp kendime hiçbir erkek için ölsem de ağlamayacağım demiştim. Ama şimdi? Şimdi her şey değişti."

"Şu an ağlamak için nelerini vermezsin değil mi? Ağlayım da bu içimdeki acı gözyaşlarımla akıp gitsin."

Sonra bana dönüp öylece gözlerimin içine baktı. Yüzünde acıklı bir tebessüm vardı. Dudakları titriyordu. Boynu kızarmıştı.

Derin bir nefes alıp direksiyonu iyice kavrayıp "Çektiğin acılar içinde boğulduğunu biliyorum. Öyle bir boğuluyorsun ki bazen nefes bile alamıyorsun. Ama almak zorundasın Jale. Kendin için. En önemlisi de hayallerin için nefes almak zorundasın. Yoksa kaybolup gideceksin. Ortadaysa bir avuç kalbi kırılmış insan bırakacaksın.

"Jale seni seviyorum ve gitmeni istemiyorum. Sen gidersen ben ağlarım. Hem de çok. Bunun için sana aşık olmama gerek yok. Seni sevmem yeterli bu yüzden gitme Jale. Gitme."

İşte Benim GeleceğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin