Gösterişli bir sitenin önünde durduk.
Cem yol boyunca biraz üzgün biraz da neşeli görünüyordu. Büyük bir ihtimalle onu reddettiğim için üzgündü. Ama neşeli olmasının nedeni neydi bilmiyordum.
Arabadan indikten sonra büyülenmiş gibi o gösterişli siteye baktım.
Yerlerde, sokak lambalarının gövdelerinde ve binaların dış cephesinde aydınlatmalar vardı. Dış cephesinde koyu gri ve beyaz renkleri hakimdi.
Ben siteye hayranlıkla bakmaya devam ederken birisinin arkamdan yaklaştığını hissettim.
Yaklaştı yaklaştı...
Artık o kadar çok yaklaşmıştı ki nefesini boynumda hissediyordum.
Kulağıma eğildi ve "Beğendin mi?" diye fısıldadı.
Hafifçe kafamı yana çevirdim ve Turgut'u gördüm. Yüzümde kocaman bir gülümseme belirirken kafamı tekrar o ihtişamlı binalara çevirip "Bayıldım." dedim.
Arkamdan sarılıp çenesini omzuma koydu. Ve boynuma bir öpücük kondurdu. O anda bunu yaptığına inanamadım. Çok rahatsız olmuştum. Bir adım ondan uzaklaşıp boynumu elimin tersiyle bastırarak sildim.
Sonra kafamı kaldırıp ona baktığımda rahatsız olduğumu anlamadığını anladım.
"Beğenmene sevindim. Çünkü Cem bir süreliğine burada kalacak." dedi.
"Eğer Cem burada kalacaksa onun beğenmesi daha mantıklı olmaz mı?" dedim bu konuyu unutmak ister gibi.
Turgut gülmeye başladı. Gülmeye devam ederken Cem'e dönüp "Duydun mu abi ne diyor?" dedi.
Cem de gülmeye başladı.
Erkek milletini anlayamadığımı bir kez daha kendime kanıtlamış oldum. Demin komik bir şey mi demiştim? Neden güldüklerini anlayamadım.
"Ne gülüyorsunuz bebeler!" diye somurttuğumda. İkisi de beni duymamış olacak ki en son dediğime hiç biri tepki göstermediler.
"Senin beğendiğin her yerde kalırım ben şeker kraliçesi."
Sonra yaklaşıp kolunu omzuma attı Cem.
"Sen dünyanın en iğrenç yerini bile beğensen orası benim için cennetten farksızdır," deyip saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu.
'Allah'ım yarapbim. Lütfen artık ötemi berimi öpmeyin ya. ÖP-ME-YİN!' diye içimden çığlıklar atarken Turgut arkasını dönüp "Hadi gençler, gitmiyor muyuz?" sorusu üzere Cem'le yürümeye başladık.
Biraz yürüdükten sonra sitenin bir bloğunun önünde durduk. Bloğun önünde büyük harflerle B BLOG yazıyordu.
Turgut cebinden bir kart çıkarıp kapının üzerindeki cihaza okuttu. Ve sonra kapıdan kapının açıldığına dair bir ses geldi.
Turgut kapıyı itip "Kadınlar önden." deyip bana gülümsedi.
Bana böyle kibar davranması bir yandan hoşuma gitse de bir yandan da beni kaydırıyordu.
Eren'e karşı.
Turgut yüzünden. Turgut'a aşık olmasam bile sanki ona aşıkmış gibi hissediyordum ve bu benim bütün dengemi altüst ediyordu.
Ama yine de yaptığı kibarlıktan ötürü ona gülümseyip içeriye girdim. Ben kapıdan geçtikten sonra Turgut kapıyı tutmayı bıraktı. Cem de kapıyı kendisi için tutup öyle geçti.
Asansörün düğmesine bastı Turgut. Cem de yanımıza gelmişti.
Asansör gelince esnemeye başladım. Turgut yine kolunu omzuma attı. Ve sonra hepimiz asansöre bindik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İşte Benim Geleceğim
Novela JuvenilHayallerinin peşinden gitmeye çalışırken elleri, kalbi ve ruhu kanlar içinde kalan Jale ve sahte sevgilerin peşinden koşup sonunda ihanete uğrayan Eren... Biri çok aşık çok seviyor diğeriyse tamamen nefret dolu. Bu şekilde aralarındaki dengeyi kurmu...