17.Bölüm

2.7K 158 42
                                    

Yerde kahkaha atmaktan midem ağrıyordu. Kol ile susup susup sonra birbirimize bakıp tekrar ve tekrar gülüyorduk. O kadar komik bir durumdu ki? Bir süre sonra gülmekten midemiz ağrıdığı için daha sonra tekrar gülmeye sözleşmiştik. Evet bu yapılabiliyor. Kol ile bir süre de konuşmuştuk. Daha sonra kapıyı kapayıp çıkmıştı zaten.

Salon'a boş boş bakıyordum. Sonunda ayaklarım beni yorgunluktan kanepeye atmışlardı. Kanepeye savaş açıp adeta üzerine zıpladığımda, kanepe de yerinden oynamıştı. Arkama yastığı alıp tavana bakmaya başladım. Ellerimi ensemde birleştirdim. Tavana ne zaman baksam Elena ile tanışmamız aklıma gelirdi. Sonra nasıl büyüdüğüm, kardeşim olacağını öğrenmem, kaçırılmamız.

Bir sürü anı vardı burda. Gerçi ne kadar olmuştu ki kaçırılalı? 1 ay mı? Bir ömür mü? Zaman kavramını yitirmiştim adeta. Bu çok büyük bir zulümdü bu. Peki şimdi herşey nerde?

Tyler?

Bay John?

Mutluluğumuz?

Hani herkes hayal eder ya küçükken, biz büyüyünce ailemiz kaç yaşında olucak diye. Biz büyüdüğümüzde onlara birşey olur mu diye? Kimin aklına gelir bu kadar erken ölecekleri, böyle ölecekleri?

Kapı açılış sesini duymama rağmen, kalkıp bakma zahmetine girmedim. Kimdi ki bu. Yanımda bir çöküntü hissedince istemsizce bakışlarım oraya yöneldi. Elijah yanıma uzanmış tavana bakıyordu. Onu incelemeye başladım. Çikolata kahvesi gözleri yine uzun kirpikleri ile süslenmişti. Burnu dikleşmiş, kaşları çatık tavana bakıyordu. Dudakları hafif açılmıştı. Sakal tıraşını yeni yaptığı belliydi. Naneli losyon kokusundan anlamıştım.

Bir anda bana döndüğünde afalladım. Ona söyleyecek tek bir kelimem dahi yoktu. Gözlerimiz buluştuğunda, içimi bir sızı kapladı. Gözlerimi kaçırdım. Canım acıyordu. Çok hemde. Oda gözlerini kaçırdığında tekrar ona baktım. Belkide biraz rahatlamanın zararı olmazdı?

''Elijah'' dedim. Bana döndü. Gözlerimi dikip ona bakmaya başladım. Yavaşça cevap verdi. ''Efendim Caroline?''

''Sana bir şey anlatabilirmiyim?'' diye sordum. Bu sefer o bana gözlerini dikti. Gözlerinden bir ışıltı geçmişti. O kadar küçüktü ki görünmezdi sanki. Ama evet gözlerinin için gülüyordu adeta.

''Evet, lütfen.'' Onun bu saygılı halleri çok hoşuma gidiyordu aslında. Sözünün eri biri olması. Bu kadar iyi bir insan Mafya kardeşlerle nasıl akraba olabilirdi ki?

Ona dönüp gözlerimle cevapladım. Şimdi bana bakmaya başlamıştı işte.

(15 yıl önce)

''Ya baba ya n'olur bizi yaynıız bıyakmayın bende dinleyim sizin işlerinizi'' Babama direniyordum. Hep John Amca'nın kızı Elena'dan bahseder dururdu. Ama ben arkadaş istemiyordum ki. Eğlenmez ki o benle. Eğlenceli biri değilim ben! Doğru düzgün bile konuşamıyorum.

''Sus Caroline. Elena gibi harika bir kız olmayı öğreneceksin dediysem dedim. Şimdi git giyin paçoz gibi çıkma insanların karşısına. Annen nerde?'' Ya bana ne ben paçoz olmak istiyoyum. Bana ne ya bana ne? Pufff yaaa. Annem mi? Annem ha? Bir düşüneyim?

''Yine bir iş için bir adam geydi baba. Annemin yatak odasındalay. İş konuşuyolaymış annem öyle dedi. Bir de sakın bizi rahatsız etmeyin dedi.''

''Git anneni çağar saçı başı dağınık çıkmasın adamların yanında. Çıkarsa olacakları biliyorsun değil mi Caroline'' Yine mi? Dövülmek istemiyoyum ben. Bir kere hem çok akıllıyım hemde çok uslu bir kızım ben. Hıh!

BIRAK BENİ! (Klaroline-Delena FanFiction) #Wattys16Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin