Caroline anlatım:
Binlerce kere çalınan kapıma lanetler ettim. Sadece yalnız kalmak istiyordum. Uyumak ve bunun sadece bir rüya olduğuna inanmak istiyordum. Kafamı yastığıma gömdüm. Sanki bütün dertlerimden kaçabilecektim? Kafamı yastığıma gömmek bana ne kazanç sağlayabilirdi ki? Sadece kafamda o resmin her defasında canlanmasına yarıyordu. Ve beni her defasında göz yaşı dökmeye zorluyordu. Benim gibi bir kızı nasıl kendisine aşık edebilmişti ki? Kafam almıyordu? Sanki dakikasında duvarlarımı yıkmış ve beni bulmuş gibi hissediyordum. Bütün benliğimi, sırlarımı, gelmişimi ve geçmişimi beni ben yapan her küçük parçamı. Beni ondan uzak tutabilen güçlü yanımı bulmuş ve bağlandığım tek zayıf noktam olmuştu sanki.
Peki zayıflıklar sizi güçlü kılanlarsa neden onları dışlıyoruz ki? Sadece bizler acı çekmeyelim diye daha büyük bir güçten fedakarlık mı yapıyoruz yani? İnsanlar doğru söylüyor bence, herşeyin bir bedeli vardır. Fakat tuhaf olan her insanın birer de zaafı vardır. Ve siz bir insana neyi yasaklarsanız karşınızdaki onu ister. Kendi benliğime de onu yasaklamıştım. Fakatlar sonunda kayışlar ellerimden kopmuştu ve bir usta gibi kuklam kendi kendine konuşuyordu artık. Ben ağzımı kapatmıştım ve o bir geveze gibi konuşuyordu.
Onu seviyorum. Hemde binlerce defa. Kendimden vazgeçeceğim kadar. Onu o kadınla basmışken yüzsüzce tekrar onun kollarında olmak istediğim gerçeği kadar seviyordum hemde. O gözlerimin içine kadar bana yalan söylemişken onu öpmek istediğim kadar çok!
Fakat o bana yalan söylemişti. Ve bu koyuyordu işte. Gururumu çiğnemesi ve bana bir halıymışım gibi basması çok koyuyordu. Bana gözleriyle acıması ve oyununda beni şah ve mat etmesi, ağlamama ve kendimi bir sürtük gibi hissetmemi sağlıyordu.
Çünkü ruhum kirlenmiş gibi hissediyordum.
''Ve onu seviyorum El'' dedim. Kapıyı yaklaşık yarım saat önce açmıştım ve şu anda ona acımı anlatıyordum. Bana bakmış ve herşeyin geçeceğini söylemişti. Ama yalan söylüyordu. Saçlarından gelen frezya kokusu ve Rebecca'dan aldığı ona 1 ton açık fondoten herşeyi gün yüzüne çıkartmıştı. Sanki dokunsam kırılacakmış gibiydi. Yüzünün yaklaşık yarısı gizlemeye çalıştığı kocaman bir yumruğa ev sahipliği yapıyordu ve bu sinirlerimi altüst ediyordu. ''Herşey yoluna girecek Care'' demesi de cabasıydı. Tanrı aşkına, acaba bu söylediklerine kendi de inanıyormuydu merak ediyordum?
Fakat herşeye rağmen çıtımı çıkarmak istemiyordum. Ne bağırmak ne de kendimi acındıracak haraketler yapmak. Sadece sessizce bir kenara büzüşmek ve Elena'nın saçımda yaptığı kıvrımları hissetmek istiyordum. Hiçbir şey yapamıyordum, sanki biri hayatımın üzerinden tır sürüsüyle geçmiş gibiydi. Kılımı kıpırdatacak halim yoktu. Sadece uyumak istiyordum. Sanki hayatım üç ihtiyacımdan oluşuyordu, çiş, yemek ve uyku kombinasyonundan. Hemen yanımda duran küçük eski tip radyoya baktım. Belkide hala çalışıyordu. Şansımı deniyecektim, cızırtılı bir ses geliyordu fakat şarkının güzel kısımlarını duyabiliyorduk. Ayaklarımızı yataktan sarkıtmıştık ve odanın içindeki minyatür sobanın ısıtmasına izin vermiştik. Bu sıcaklık uyuşmamı sağlıyordu. Şarkının sözleri beni öldürüyor gibi hissediyordum.
Şarkıyı açın burda:)
Breathe deep, breathe clear
Know that I'm here
Know that I'm here
Waitin'Stay strong, stay gold
You don't have to fear
You don't have to fear
Waitin'I'll see you soon
I'll see you soonHow could a heart like yours
Ever love a heart like mine?
How could I live before?
How could I have been so blind?
![](https://img.wattpad.com/cover/15442497-288-k290907.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BIRAK BENİ! (Klaroline-Delena FanFiction) #Wattys16
Fanficİntikam almak isteyen iki kardeş... Damon Salvatore ve Klaus Salvatore... Onlar tehlikeli... Aileleri dost iki en yakın arkadaş... Elena Gilbert ve Caroline Forbes... Uçak kazasında ailelerini kaybettiler... Sadece ikisini de kızı benimseyen John Gi...