5.BÖLÜM

364 227 127
                                    



2017 Eylül İstanbul
Eylül festivali konsere birkaç saat kala

Tuna "Böyle bir şeyi kabul ettiğime inanamıyorum." Diye bir taraftan söyleniyor, diğer taraftan da konser için hazırlanıyordu.
Ceren : Kuşum iki saatlik bir şey ya. Senin için çocuk oyuncağı.
Tuna : İnsanlar saatlerce hatta günler öncesinden prova yapmaya başlarlar. Bizim son dakikaya sıkışan bu durum nedir ya ?
Buse manikürünü yaparken yine boş bulunup konuşuyordu.
"Demek ki özgüvenli bir gruplar. Aman bu rock'çıların hepsi böyle zaten."
İşte işin can alıcı kısmı bu idi. Ceren olayın heyecanını en sona saklamıştı. Tuna caz müzik yapan ve başka müzik türlerinden pek hoşlanmayan, müzik hayatına çok da dahil etmeyen biriydi. Şimdi ise çok benimsemediği bir rock müziği yapan grupla sahne alacaktı.
"Ceeeeeeeeeeeren "diye bağırdı.
Ceren, Buse'ye dönerek " Bir tutamadın şu dilini ya."
Buse: Eninde sonunda öğrenecekti.
Tuna: Ceren ne diyor bu ya, bunu son dakika mı söylemek için bekledin ?
Ceren : Tuna kuşum, beklemek değil de hani kabul etmezdin ki caz değil rock deseydim.
Tuna: Zaten etmezdim. Nasıl kabul ettim bilmiyorum...
Tuna içine düştüğü bu durumu çok sevmese de büyük bir olaya son dakika kala arıza çıkaran tiplerden olmak istemiyordu. Üstelik bu durumu bilse de bilmese de söz vermişti bir kere. Nasıl olsa o konseri yapacaktı. Sorun çıkarmanın bir anlamı yoktu.
Ceren : Kuşum inan ki seni zor'a sokacak hiçbir şeyi yapmam biliyorsun. O kadar kolay ki. Zaten gitar bildiğin gibi. Bas gitar'da iyisin ikimiz de biliyoruz. Sadece akustik daha çok sevdiğin için ona yöneldin. Zaten sahneden hemen önce kısa bir prova alacaksınız. Sen kirini pasını tam da orada atarsın. Şarkılar da sana verdiğim dosyanın içinde var. Hep sahnede söylediklerin zaten , birkaç ekleme yaparsın oh mis oldu bitti işte."
Tuna : Oldu bitti mi ! ah ne basit anlatıyorsun sen öyle.
Ceren: Yaparsın.
Buse: yaparsın.
Ortamın kafasını karıştırıp köşeye çekilen insanlar gibiydi Buse. Bir taraftan laf yetiştiriyor, bir taraftan da Tuna'dan daha heyecanla, sanki sahneye kendisi çıkacak gibi hızlıca, telaşla hazırlanıyordu.
Ceren: Baya beş dakikalık iş zaten ne olabilir ki hem.
Buse: Hem.
Buse'nin bir papağan gibi tekrar ettiğini gören Tuna ve Ceren kafalarını ona doğru çevirip, baktılar. Buse o sırada makyajını yapıyordu. Oralı dahi olmadı. Kızlar ikisi de neyse bu da böyle bir insan bakışı ile kafalarını salladılar. Buse bu kısa süreli aksiyonda habersiz bir şekilde kafasını kaldırıp Tuna'ya baktı.
Buse: Bu ne hal kızım böyle . Rock star havan olması lazım. O ne öyle çarşıya çıkarken parlatıcı sürmüşsün gibi.
Ceren: Ay evet, bak biraz koyu bir ruj sür... Kızlar ben çıkıyorum sakın geç kalmayın. Unutmadan, grubun vokalisti Erdem diye biri. Numarasını telefonuna kaydettim Tuna. Senin numaran da onda var. O seni arayacak. Alana gelince de gelip seni alıp, grupla tanıştıracak. Ben konuştum.
Tuna: Telefonuma mı kaydettin ne ara ya.

Ceren kızlara direktifleri verdikten sonra Tuna'nın derme çatma dairesinin tahta kapısını vurup çıktı.
***

Konserzamanı, Konser alanı

Buseve Tuna konserin olacağı alana yaklaştıkça Tuna gözünün önüne gelen insanlarahayret ediyordu. Ona göre oldukça kalabalık bir yerdi ve bu yerler böylekonserler aslında pek de ona göre değildi. Denizin kenarında büyük bir alandıkonser yeri. Ceren'in çalıştığı organizasyon şirketinin biraz küçük, henüz çokfazla tanınmayan gruplar için konserler düzenlediği bir yerdi. Tuna kalabalığıgörünce, Buse'nin arkasına saklandı.
"Buse götür beni burada çok insan varburada."
"Saçmalama çık arkamdan."
"Siz bana bu kadarkalabalık olacağını söylemediniz ama bu yaptığınız dost kazığı."
"Konser bu kızım, üç kişilikmi olacak zannettin."
"Yok olmaz. Ben yapamam, sosyalfobim var benim yok olmaz yapamam.
"Ya saçmalama ne demek sosyalfobim var. Koskoca bar da tek başına çalıyorsun Tuna ! o zaman sosyal fobintutmuyor da şimdi mi tutuyor."
"Bar değil, akustik bar. Ayrıcabar bile değil, eski pavyon . Hem Allah aşkına kıytırık bir akustik gitarlaçaldığım akşamlara konser mi diyorsun sen."
"Ay hiç olur mu kendiniziküçük görmeyin lütfen Tuna hanım... Neyse ne sonuçta insan karşısına çıkıyorsun."
"Gözlerimi kapatıyorum ama."
"Tamam işte burada dagözlerini kapatırsın."
"Of çok heyecanlıyım."
Buse'nin Tuna'yı kolundan tutup ikna etme çabaları devam ederken Tuna'nıntelefonu çaldı ve arayan O'ydu...
***
Ağustos'tan çıkıp Eylül'e kavuşan, bulutlarındamlalarını oluk oluk akıttığı yağmurlu bir eylül akşamında, insanın kendisiiçin en kıymetli kişiyi bulacak olması, Tuna ve Erdem' e hayatın ilkhediyesiydi.
Tuna telefonuyla, kalabalığın içindekonuşmaya çalışıyordu. Arayan Erdem'di.
"Tuna selam, neredesin şuan?"
"Sesini duyamıyorum, çokgürültü var."
Tuna ve Erdem kalabalığın ortasında birbirlerine seslerini duyuramayınca,mesajlaşmaya karar verdiler.
İlkmesajı atan, kaybeder. Kuralının geçerli olmadığı birkaç hikayeden birisi yani.
Tuna : Nereye geleyim ?
Erdem : Sahnenin hemenarkasında Kulise giden ağaçlıklı bir yol var. Oraya gel alayım seni.Kalabalıkta bulamadım seni.
Tuna : Tamam geliyorum.
Aradan birkaç dakika geçtikten sonra birbirlerini buldular. Çıkan grup sonrasısahneye ara verilmiş. Ve en az meltem rüzgarı gibi hafif esen bir müzikçalıyordu sahnenin orada. Tuna sahneyi geçip, kendi gözleri kadar yeşilağaçlıklı yolda sahneden kulağına gelen o şarkı ile Erdem'e doğru yürüyordu.
Kulaklarda duyulan tek şarkıla vie en rosa idi.
İlk görüşte aşk var mıdır ? evet var. Çünkü bir insan bir insanınkalbine ancak ilk görüşte varabilir. Başka zaman çıkılan tüm o yollar. Düşünselbir gücün ürünüdür.
Erdem, en az gözlerininmaviliği kadar parlak giydiği bir gömlek, saçlarını yana atmış bir tarzı ileTuna'ya doğru gülümseyerek geliyordu. Tuna kalbinin çarptığını ve durmaküzereymiş gibi olacağını hissetti. Kendisinde hissettiği bu duygu durumunu enson ergenliğinde hissettiğini hatırlayarak gülümsedi. Tuna hislerini küçük birgülümseme ile kapatmaya çalışırken iç sesi durmadan kafasının içinden konuşmayadevam ediyordu. Aynı zamanda Erdem'in de iç sesi en az Tuna'nın ki kadar durdurak bilmiyordu.
Tuna: Bir insan bir insanınasıl bu kadar derinden ve uzun zamandır tanıyormuş gibi hissedebilir.
Erdem: Hala çok güzelsin Tuna.Eskisinden çok daha güzel...
***

 bölüm sonu 



TABURE ÜSTÜNDE UNUTULMUŞ KEDİ (tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin