Mavi çizgili Chimmy'li pijamalarımı giyip oturma odasına geçtiğimde Jungkook'un gelmiş olduğunu gördüm.
"Oh çok bekledin mi?"
"Hayır da pijaman tatlıymış uke." Demişti hafifçe sırıtarak.
"Hatırlatırım en son becer beni haşmetli seme Jimin demiştin."
"Peki şizofreni olma olasılığın yüzde kaç?"
"Sıfır." Dediğimde gözlerini kıstı ve derin bir nefes aldı.
Koltukta önceden yer edinmiş Jungkook'un karşısındaki koltuğa oturdum. "Canın bir şeye mi sıkkın?"
"Annem birazcık rahatsız. Aklım onda kaldı."
"Baban yanında eminim iyi olacaktır." Dediğimde gözlerini kilimin motiflerine dikti.
Seslice yutkunup konuşmaya başladı; "Babam ben mezun olduktan tam bir ay sonra kalp krizi geçirdi."
Verdiğim teselliye binlerce kez küfrettim içimden. "Başın sağolsun. Özür dilerim bilmiyordum."
Kızarmış gözlerini irislerime dikip bir kaç saniye baktıktan sonra konuşmaya başladı; "Sorun değil dostum."
"Annen yalnız mı yaşıyor Busan'da?"
"Kız kardeşim bakıyor ona." Dediğinde kafamı aşağı yukarı salladım.
Sessiz ve buruk ortamı kırmak amacıyla gülümsemeye çalıştım.
"Kyung Mi!"
Bir kaç saniye sonra yanımıza gelince konuşmaya başladım. "Masaya bir şeyler getir." Kafasını eğip mutfağa gitti.
"Haşmetli uke az gülümse." Dediğimde gözlerini kısıp bana baktı.
"Şu üstündeki pijamadan utan, ben ukeyim diye bağırıyor."
Eğilip dirseklerimi bacağımın üstüne koydum. "Ben uke değilim." Sözümü bitiremeden iki bileğimi tek eliyle tutup kafamın üzerine kenetledi.
Kendinden emin bir şekilde bana bir bakış atıp yanağıma öpücük kondurdu.
"Sakin ol sevimli uke." Dediğimde tüm gülümsemesi gitmişti.
"Sen ukeyi görüceksin şimdi."
Bir bileğimi serbest bırakıp diğer bileğimi ters çevirdi. Acıdığı için sırtımı ona dönmek zorunda kaldım. Kolumu biraz daha büktü ve sırtıma dayandı. Yüz üstü koltuğa dayandığım için ağzımdan ufak bir inleme çıktı. Popomu ufakça sıkıp üyesini bana sürttü.
Resmen can çekişiyordum.
"Kabul et kim seme?" Dediğinde gülmeye çalıştım fakat yüzüm koltuğa dayalı olduğu için durdum.
Kafamı kaldırıp konuşmaya başladım.
"Pozisyon her ne kadar el vermesede seme benim Kookie." Dediğimde tüm ağırlığını bana vererek kendini bana bastırdı.
"Nefes alamıyorum Jungkook."
"Söylemezsen kalkmam Jimin."
"Ukesin Jungkook!" Diye bağırdım sinirle.
"İlla içine gireyim mi istiyorsun?"
"Ukeye yakışmayan hareketler." Diyip dalga geçtim.
"Şimdi sıçtım ağzına Jimin." Sertçe beni omzuna aldı ve yatak odasına götürdü.
Sanırım şimdi boku yedim.