"Ayrılacaktık zaten amına koyayım. Herkes farkındaydı Jennie ile olanların şirket ilişkisi olduğundan." Taehyung'un resmine yazdığım yorumdan sonra şirketten zibilyon tane arama almıştım. "Ne fark eder? Ha 3 gün sonra ha yarım saat önce. ayrıldığımızı açıkladım."
Benim bağırmalarım ve küfürlerim sonucu telefonun ucundaki Bay Lee daha da hiddetlenmişti. "Jungkook'la aranızda bir şeyler olduğu doğru mu?"
Yutkunup koltukta sessizce oturan Jungkook'a çevirdim bakışlarımı. "H-hayır."
"Jimin gay isen bunu bizden saklamamalısın."
"Eğer öyle olsaydım ağzıma sıçardınız. Neyse ki değilim. Bir de onun yükünü taşımayacağım üzerimde."
"Hayır cinsel yönelimine karışmazdık."
"Gerçekten mi?"
"Biliyordum seni piç kurusu, gaysin değil mi Jimin?"
"Sokarım sana da şirketine de. Ayrılıyorum." telefonu sinirle suratına kapadığımda, Jungkook bakışlarını bana çevirdi.
"Bu sefer ki ne dedi?"
"Gay misin dedi."
"Evet dediğini duymadım."
"Demedim çünkü."
"Aramızdaki ilişkiden utanıyorsun." sesindeki kırgınlığı en aptal kişi bile anlayabilirdi.
"Hayır, o yüzden de-" sözlerimi dinlemeyip yatak odasına doğru adımladı, yani öyle tahmin ediyordum.
Telefonuma gelen aramayı önemsemeyip sessize aldım. "Kyung Mi!"
Adım seslerinden geldiğini anladığım Kyung Mi'ye çevirdim bakışlarımı.
"Akşam yemeğini hazırlaman için sana emir vermem mi gerekiyor?"
"Bugün rahatsızım efendim aklımdan çıkmış." Sinirle bağıracaktım ama gerçekten vücudu hastalıktan olacak ki çok cılız duruyordu.
"Kusura bakma sinirle sana da bağırdım. Ben hazırlarım yiyecek bir şeyler. Sen odanda dinlen, hastaneye gitmen gerekiyor mu?" sözlerimi söylerken yanına adımlayıp anlına elimi koydum. Ateşinin olduğunu yanaklarının kızarıklığından bile anlamıştım.
"Sorun değil efendim, dinlenirsem geçer."
"Şoföre haber vericem hazırlan seni hastaneye götürsün."
"Efendim gerçekten sorun değil dinlensem ge-"
"Sen bana karşı mı geliyorsun?" çakma sinirle söyleyince kafasını eğip teşekkür etti.
Bir kaç dakika sonra kapı örtme sesi ile evden çıktığını anlamıştım.
Mutfakta bulduğum yiyecekleri tepsiye koyup yatak odasına adımladım. Odaya girdiğimde burun çekme sesinden Jungkook'un ağladığını anlamıştım.
Tepsiyi komodinin üzerine koyup arkasına yavaşça sokuldum. "Bebeğim fazla abartmıyor musun?"
Yüzünü bana dönünce onun hafif kızaran gözleri ve dudakları hayata lanet okumama sebep olmuştu. Onu üzen her şeyin sonunu getirmek istiyordum.
"Benim yüzümden işinden oldun, fanların bizi kabul etmeyecek ve her gün rahatsız edici mesaj atacaklar, ailelerimiz öğrenince belki bizi istemeyeceklerdir. Ve sen daha şirketteki adama söyleyemediğin, utandığın bir ilişkiyi gizli gizli yürütemezsin." konuşurken akan göz yaşlarını elinin tersiyle silip yatakta diklenince onun sözlerini düşünmekten başka bir şey yapamadım. "En iyisi..." burnunu yukarıya çekti, "biz ayrılalım."
Tam kalkacakken bileğinden tuttum. "Jungkook saçmalama. Regl dönemindeki kızlar gibisin. Abartma. Elbette söyleyeceğim aileme, iş yerime, arkadaşlarıma."
"Neden az önce söylemedin o zaman?" sözümü kestiğinde yapacak hiç bir açıklamam yoktu.
"Olan oldu. Bundan sonraya bakalım."
"Ben... benim yüzümden bu kadar şeyi karşına almanı istemiyorum."
"Sende alacaksın karşına. Ayrıca bu benim hayatım. Ailem, arkadaşlarım ya da iş yerim cinsel yönelimimi kabullenmiyorsa değiştirmem gereken yönelimim değil, onlardır." susup burnunu tekrar çekince yanına biraz daha yaklaştım.
Gözünden akan yaşı minik ellerimle silip elime oranla büyük olan suratını avuçlarım arasına alıp dudaklarına öpücük kondurdum.
"Seni seviyorum." bir kaç saniye gözlerime baktıktan sonra dudaklarıma öpücük kondurup cevap verdi.
"Bende seni seviyorum Jimin."