44

811 43 10
                                    

"Hoşgeldiniz efendim." kapıyı açan Kyung Mi'ye kafamla selam verip içeriye girdim.

"Jungkook geldi mi?"

"Çoktan geldi, Jungkook Bey odanızda uyuyor."

"Tamam. Sen odana gidebilirsin. Akşam yemeğini şimdi yemeyeceğiz."

"Peki efendim."

Elimdeki poşeti taşırken odamıza sabırsızlıkla adımlıyordum. "Çok beğeneceksin Jungkook."

Odaya girdiğimde Jungkook gömleğini ve kumaş pantolonunu çıkarmadan yattığını gördüm. Yorgun olmalıydı ama bu gece daha da yorulacaktı. Sessizce poşetten çıkardığım kelepçeyi önce sağ koluna taktım, hafifçe kıpraşmıştı.

 Sessizce poşetten çıkardığım kelepçeyi önce sağ koluna taktım, hafifçe kıpraşmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Daha sonra sol koluna taktığımda tamamen uyandı.

"Napıyorsun Jimin?" uykulu uykulu konuşurken kravatından tutup kendime çektim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Napıyorsun Jimin?" uykulu uykulu konuşurken kravatından tutup kendime çektim.

"Haşmetli uken geldi." dudağına ufak bir öpücük kondurdum.

Kelepçeli kollarını kafama geçirip beni kendine çekti ve benim ufak öpücüğüme karşılık tutkulu büyük bir öpücük başlattı.

Elleri bağlı olduğu için bu gece hareketleri sınırlıydı, ben yapacaktım her şeyi. "Haşmetli ukenin bu sefer üstte olmasına ne dersin?" öpücüğüne ara verip konuştuğumda kızaran dudaklarını yaladı.

"Elim kelepçeli olsada her koşulda seme ben olurum Jimin."

"Bi kere ya."

Tekrar beni öpmeye başladığında belli belirsiz 'Hayır' dediğini duymuştum.

"Ellerimi çöz rahatça sevişemiyorum."

"Kontrolü ben alacağım kelepçeler kalsın." Gözlerimi kısıp güldüğümde o da sırıttı.

"Başla o zaman."

Boynumdaki kollarından kurtulup göğsünden onu yatağa ittim yavaşça. Gömleğinin düğmelerini kılkırtacak bir şekilde yavaş yavaş açıyordum. Madem seme olmama izin vermiyordu, bende uke olmam için yalvartacaktım onu.

Açılan beyaz ten bile kolayca herkesi erekte edebilirdi. Göbek deliğinin bir iki parmak üstünden, düz bir şekilde, dilimi gezdirmeye başladım. Spor yapmasının verdiği yapılı göğüslere geldiğimde Jungkook kollarını başının üzerine kaldırdı.

Bir göğüs ucunu elimle sıkıştırırken diğer göğsünün kahvesinin tadına bakıyordum. Hep dediğim gibi; onun tadını tarif edemezdiniz. Biraz kiraz, biraz vanilya, belki biraz da kahve... Bu tada tek söyleyebileceğim şey bana ait olduğu için artık cenneti dilemiyorum.

Üzerinden kalktığımda kollarını indirdi Jungkook. Pantolonunun düğmesini ve fermuarını o kadar yavaş açıyordum ki aradan neredeyse 1 dakikada geçmiştir.

"Sikeyim canım acıyor. Bu kadar yavaş yapma Jimin."

Elimle boxer üzerinden belli olan üyesini tuttup konuşmaya başladım. "Ne yapayım?"

"Ne demek ne yapayım? Bunu ilk yapışımız sanki. Jimin elini hareket ettir, sıcak elini sabit tutman canımı acıtıyor."

Bilerek sadece elimi hafifçe sıkıp serbest bırakıyordum. Elimde atan üyesinin yardıma çok ihtiyacı vardı.

"Ne yapayım anlamadım."

"Aşağı yukarı yap." kafasını geriye attığında şakaklarından terler iniyordu.

Aklıma gelen fikirle gülümseyip boxerını aşağı indirdim. Şişmiş üyesini tekrar elime alıp sağa sola yatırdım. "Böyle mi?"

"Sikicem şimdi. Aşağı yukarı dedim sana, ah Jimin lütfen. Hadi yap şunu düzgünce yada niyetin yoksa çöz elimi ben yapayım."

Alt dudağını ısırıp bana baktığında daha fazla bekletmeden yükselen üyesini sıcak mağarama kabul ettim.

yeter bu kadar da :)

Perv3rt [M] JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin