Jungkook'a söylediğim yalana inanmasını umarak kendimi koltuğa atıp kafamı geriye yasladım. Popomda hissettiğim sızı rahatsız etsede yana dönmek içimden gelmiyordu.
Telefonumun ekranını açıp güvenliğin numarasını tuşladım.
"Buyrun efendim."
"Birazdan Jungkook gelebilir. Kendini yok et o kulübeden, görmesin seni." Vereceği cevabı önemsemeden telefonu yüzüne kapattım.
"Kyung Mi!" Sesim boş evde yankılanırken bir kaç saniye içerisinde geldi. "Jungkook gelebilir birazdan, dış kapıyı açık bırak. Sende odandan çıkma."
"Siz nasıl isterseniz." Diyip yanımdan gitti.
Şimdi geriye kalan tek şey tüm dilek haklarımı kullanarak Jungkook'un gelmesini ummaktı.
Telefonumun ekranını açtığımda 2 tane cevapsız çağrı gördüm, Jungkook'tan. Hafifçe sırıttım.
"Umarım gelirsin Kookie~."
Kafamı tekrar koltuğa yaslayıp tavanı izlemeye başladım. Aklıma saat 11'de olanlar gelince dudağımı yalamadan edemedim. Yalan söyleyemem, zevkin böylesini daha önce hiç yaşamamıştım. Saat sabahın 5'i ve sıfır uykuyla tek ihtiyacım olan sıcak bir duş ve uyumak.
"Sensiz yapmayacağım Kookie~." Kendi duyacağım bir ses tonunda söyleyip arsızca sırıtmıştım.
"Jimin-shi!" Alt kattan gelen sesle yerimden kalktım.
Merdivenleri çıkış sesini duyunca kalbim kendiliğinden hızlanmıştı.
Sesli bir şekilde yutkunup konuşmaya başladım. "Hoşgeldin."
"İyi misin? Silah sesi duyduğunu söylemiştin."
"Gelmen için yalan söyledim." Gözlerini kısıp bir kaç saniye bana baktıktan sonra gitmek için arkasını döndü. "Dur lütfen gitme."
"Kendine yeni bir arkadaş bul Jimin." Koşarak önüne geçip onu durdurdum.
"Gitme sorun değil diyorum. Oldu bitti. Eminim senin hoşuna gitmiştir seme sendin sonuçta kıza yapmışsın gibi düşün, görmezden geleceğim. Yeter ki gitme." Ard arda nefes almadan konuşurken yere gözlerini sabitlemişti.
"Jimin ben kendimi daha affedemezken sen nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?"
"Çünkü..." kalbim neredeyse ağzımdan çıkacak durumdaydı. Bakışlarımı pantolonumun paçalarına çevirerek konuşmaya devam ettim. "Ben gayim."
"Hı?"
"Ne duyduysan o. Gitme sadece."
"Bana mı aşıksın." Dediğinde yüzüne kaldırdım bakışlarımı.
"Aşk sayılmaz ama etkilenmiş olabilirim."
Derince bir nefes alıp ofladı.
"Yani sana tecavüz ettiğim gerçeğini değiştirmiyor."
"Eğer gerçekten istemeseydim yatağımın kenarında ve her on adımda bir duvarda olan acil durum düğmelerinin hepsine basardım."
"Yani gönlün vardı." Dediğinde ilk defa sırıtmıştı.
"Belki biraz olabilir." Dedim çekinerek. "Neyse hetero bir bireye ben bunu yaptırdığım için özür dilerim. Üzerine geldim, seni sinir ettim."
"Sorun değil, senin de dediğin gibi seme olduğum için asıl zevki ben aldım." Dedi seslice gülerek.
"Tamam sensin seme. Geç otur ayakta durmaktan bacaklarım ağrıdı."
Arkamdan yürürken gülerek söylendi. "Eminim ayakta durmaktandır. Ah jungkook dur acıyor."
Sesimi taklit edip dalga geçtiğinde ufaktan koluna vurdum.
"Benim de sana söyleyeceğim bir şey var."
"Sen de mi gaysin jungkook?" Sırıttı.
"Hayır, biseksüelim." Dediğinde az bir şey içime su serpilmişti.
"Yani?"
"Hani şu günde 100 kere baktığım yabancı varya."
"Ee nolmuş ona? Yoksa ben miyim?" Dediğimde sadece dalga geçiyordum.
Cevap vermeyip yüzüme kinayeli bir şekilde bakınca "Şaka yapıyorsun." Dedim.
"Sana inadımdan spor salonunda sabahlıyordum. Ama hiç bir zaman seninki kadar mükemmel bir vücuda sahip olamadım."
"Saçmalama senin vücudun mükemmel, ayrıca ben kısayım. Yani sen 1-0 öndesin."
Bir süre sessizlik olduktan sonra konuşmaya tekrar başladı. "Bu gece olanlar bu gecede kalacak Jimin tamam mı? Bir daha asla böyle bir şey olmayacak."
Sadece kafamı sallamakla yetinmiştim. Aslında, onunla sex hayatımın olması hoşuma gitmiyor değildi ama biseksüel birisi bir daha yapmayalım diyorsa, benden etkilenmemiş demektir. Etkilenseydi sevgili olurduk.
Fazla uçtuğumu fark ederek kafamı hafifçe salladım.
"Ben duşa gidiyorum Jungkook geliyor musun?" Dediğimde sırıtarak, Jungkook tüm ciddiyetiyle konuştu.
"Cinsel şakalarda olmasın bu saatten sonra."
Cevap vermeme kararı alıp odama kıyafetlerimi almaya gittim.