~15 yıl sonra~
"Jungkook! Uyuyor musun hâla?" Sabahın köründe Jungkook'a seslenmemle derin bir of çekti.
"Evet."
"O zaman uyan seni velet-i zina." odaya girdiğim gibi boxerlı yatan bedenin üzerine atlayıp kasıklarına oturdum. "Bugün Seo Hyun gelicek." Dudağına hızlı bir öpücük kondurup alt dudağını ısırdığımda elini kalçama atmıştı.
"O gelmeden sabah sevişmesi mi yapsak?" dirsekleri üzerinde yükseldiği sırada sadece suratına boş bakışlar gönderiyordum.
"Bu sabah olmaz. Üniversitedeki oda arkadaşıyla beraber gelicek, onları böyle karşılayamayız."
"Sanki etrafa boşalıp prezervatif çöplerinin olduğu odayla karşılayacağız amına koyayım. Toplarız gelmelerine."
"Yarım saate gelecekler gerizekalı."
"Saat o kadar oldu mu ya?" diyip gözlerini ovuşturduğunda güldüm.
"Hadi üzerini giyin. Çok heyecanlıyım arkadaşı gelicek."
"Kız göreceği için sevinen azmış amcalar gibi, napıyorsun?"
"Öf kıskanma iki dakika." Üzerinden kalkıp eşofman ve mavi bir tişört alıp Junkook'a attım.
"Kalkmak istemiyorum." diyip tekrar kafasını yastığa koyduğunda gözlerimi kıstım ve kulağına eğildim.
"Kookie hadi üstünü giyin. Gece kızlar odalarında uyurken beni becermek ister misin?" Reddedemeyeceği bi tonda kulağına fısıldadığı da kalkıp üzerini giyinmeye başladı.
"Akşama kadar kendini hazırla, kızlar sesini duymasın."
Gülerken kapı zilinin çalmasıyla kalbim maratona çıkmış gibi atmaya başladı.
"Kookie geldiler, kızım geldi. Ya arkadaşı bizi sevmezse, ya kızımız için kötü biriyse. Ya gay olmamızla dalga geçip kızımızı okulda rezil ederse." Saydığım tüm olasılıklara karşın Jungkook bana mal mısın bakışı atıyordu.
"Gay olmak utanılacak veya rezil olunacak bir durum değil. Hem kızımız kötüyü iyiyi ayırt edebilecek yaşta. Kötü biriyle neden arkadaş olsun." diyip dudağıma öpücük kondurdu. "Hadi yanlarına gidelim."
Aşağıya indiğimizde Kyung Mi çoktan onları içeriye almıştı. Seo Hyun bizi görür görmez oturduğu koltuktan hızlıca kalkıp yanımıza geldi.
"Babalarım sizi çok özledim." İlk önce bana sarıldığı için Jungkook, kıskanmış olacak ki, yalancı bir öksürükle bizi ayırdı.
"Bende seni özledim, babasının prensesi."
"Jungkook'un gözündede benim gözümdede minicik bir prensessin sen." dediğimde gülümsedi.
"Bakın bu arkadaşım Haneul."
Jungkook otoriter bir baba profili çizmeye çalışıp elini Haneul'a uzattığı sırada Seo Hyun'un yanına gelen kız üzerime atlamıştı.
"Jimin oppa senin baban mı Seo Hyun? Ben sizin en en en en büyük fanınızım."
"Odamızda posterlerin var baba."
"Niye söylemedin Haneul'a baban olduğumu?" diye gülerek sorduğumda Jungkook Haneul'un bana sarılan kollarını çekip ayırdı.
"Şey yüzünden..." diyip bakışlarını yere çevirdiğinde tüm odağımız Seo Hyun'a dönmüştü.
"Hadi söyle." diye desteklediğinde Haneul, bakışlarını önce Jungkook'a sonra bana çevirdi Seo Hyun.